Dolar (USD)
32.52
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2441.45
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Kasım 2015

BEYRUT VE PARİS'TE KATLİAM: İNSANLIK ÖLÜYOR!

DAİŞ, 12 Kasım'da Beyrut'a, 13 Kasımda ise Paris'e saldırdı. Beyrut'un ağırlıklı olarak Şiilerin yaşadığı güney banliyösü olan Burc-al Barajne'ye yapmış olduğu saldırıda 40 kişi öldü. Paris katliamında ise yüz ellinin üstünde insanın hayatını kaybettiği bildirilmektedir.

İnsanların hayalleri ve hayatları, Beyrut'ta, Ankara'da, Suruç'ta, Diyarbakır'da ve Paris'te yapılan terör saldırılarıyla defalarca söndürüldü. Zincirleme yapılan terör saldırılarının amacı, Suriye ve Irak'taki çatışmanın çözümünü imkansız hale getirmektir. Suriye ve Irak'ta çözümün olmaması için terör saldırıları yoğunlaşmaktadır. DAİŞ çeteleri, Hilafet Devleti adını verdikleri cehalet devletinin çözülmemesi için, barışı, hayatı ve hayalleri yok etmektedirler. DAİŞ, var olmak için kaos, kriz ve çatışma stratejisini küreselleştirmektedir.

Her terör saldırısından sonra onlarca insan ölmekte ve yaralanmaktadır. Terör, insanların hayatlarını korku, endişe ve kaygı içinde geçirmelerine neden olmaktadır. Terör, insanı ve hayatı anormalleştirmektedir. Terörün anormalleştirdiği bir başka önemli şey, insanlığın maneviyatını, ahlakını, itikadını ve fıtratını temsil eden İslam'dır. Her terör eylemi kolaylıkla İslam'a ve Müslümanlara mal edilmektedir. İslam'ın terör ve şiddetle özdeşleştirilemeyeceği, terörist eylemleri gerçekleştirenlerin İslam ve insanlıkla ilişkileri olmayan barbarlar olduğu hususu ısrarla insanlığa ve dünyaya ikna edici ve nitelikli bir şekilde anlatılmalıdır. Terörizm, İslam ve insanlığı esir almak istedikçe, İslam ve terörizm karşıt ve bir araya gelmez olarak konumlandırılmalıdır.

Terörle mücadele adı altında Müslüman ülkeler işgal edildi, milyonlarca insan öldürüldü, insanlar mülteci durumuna düştü, iç savaşlar yaptırıldı. Avrupa ve Amerika'da Müslümanların terörist olduğu işlenerek toplumda büyük bir İslam düşmanlığı, diğer adıyla İslamofobi yaygınlaştırılmaya çalışılmaktadır. Terörizmle mücadele, Müslümanların üstüne bombalar yağdırılarak veya İslam düşmanlığı adı altında ırkçılık yaygınlaştırılarak yapılamaz. Emperyalizm ve ırkçılık, terörizmi doğuran, besleyen ve geliştiren iki kaynaktır. Terörizmle mücadele için, emperyalizm ve ırkçılıkla mücadele edilmelidir.

İnsanlığın, terör konusunda kafası karışık durumdadır. Teröre dair küresel bir anlayışın oluşturulamaması, terörle mücadele ve destek arasında ikili tavırların devamını sağlamaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, teröre karşı ilkeli ve bütüncül bir anlayışla mücadele edilmesi gerekliliğini şöyle ifade etmektedir: "Artık terörizmle mücadele konusunda sözün bittiği yerde olduğumuzu hatırlatmak istiyorum. Bunun artık ön plana çıkması gereken bir dönemde olduğunu özellikle hatırlatmak istiyorum. Terörün dili, dini, ırkı milleti olmaz. Teröristin hepsi kötüdür. " Dini, dili, kültürü ve medeniyeti terörizmin, şiddetin ve emperyalizmin dayanağı ve yakıtı yapan anlayışlar, terörü canlandırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Terörle mücadele için insanlığın, inançları, kültürleri, medeniyetleri, kimlikleri ve dilleri teröre alet etmemesi gerektiğini öğrenmesi gerekmektedir.

Terörizm, dünyanın her yerinde insanlığı vuran ve vurmaya devam eden büyük bir tehlikedir. Ortadoğu güvende olmadıkça Avrupa'nın güvenliğinin sağlanamayacağı gerçeği artık fark edilmelidir. Batının güvenlik ve refahı için kanlı ve kavgalı Ortadoğu şeklindeki emperyalist dizayndan vazgeçilmelidir. Batı, emperyalizm uğruna sistematik olarak şiddet ve terörü organize etme hastalığından vazgeçmelidir. Batı devletleri tarafından icat edilen emperyalist terörizmden vazgeçilmediği sürece, Paris'te, Kahire'de Beyrut'ta, Suruç'ta ve Ankara'da insanlar ölmeye devam edecektir.

Terör, bütün milletlerden gençleri tuzağına düşürerek var olmaktadır. Gençlerimizin terörizmin tuzağına niçin düştüğü sorusu üzerinde önemle durulmalıdır. Terörizm, gençlere bir hayat, hayal ve kimlik vadetmektedir. Terörist ideolojilerin ve örgütlerin gençlerimize vadettiğinin ölümden ve barbarlıktan başka bir şey olmadığını anlatmamız, gençlerin hayatı, hayali ve kimliği sahici anlamda bulacakları eğitim, maneviyat, kültür, aile, yaşam alanları, eğlence, inanç, felsefe, sanat, doğa, spor ve sivil gönüllü aktivite alanları ve kanalları oluşturmamız gerekmektedir. İnsanlık, gençliğe sahip çıkmalıdır. Terörle mücadele, gençliğe sahip çıkılarak kazanılır.

Dünya devletleri, bugün terörü küresel hegemonya mücadelesinin en etkili enstrümanı olarak kullanmaktadırlar. Bugün Suriye'de küresel güçler adına vekalet savaşı yapan terör örgütleri bulunmaktadır. Devletler başta olmak üzere birçok yapı, terör endüstrisinde imalatçı olarak yer almaktadır. Devletler, dolaylı veya dolaysız terör endüstrisini imal etmekten vazgeçmedikçe, terörizmle gerçek anlamda mücadele verilmesi mümkün değildir. Terörizmle mücadele, aslında büyük güçlerin kullandığı bir maskeden başka bir şey değildir. Emperyalist devletler, terörizmle mücadele adı altında aslında insanlığa karşı savaş vermektedirler.

Paris saldırısı, Avrupa'nın tamamına verilen bir mesajdır. Saldırıların yapıldığı yerler konser salonu, restoran ve kafe gibi yerlerdir. Başka bir ifade ile Avrupalı yaşam tarzının yaşandığı mekanlarda saldırılar gerçekleşmiştir. Paris saldırısının psikolojik ve sembolik anlamı vardır. Saldırıyı gerçekleştirenler, Avrupalılara, hiçbir yaşam alanınızda artık güvende değilsiniz mesajını vermektedirler.

Victor Hugo, Paris'te bir kişi öldürüldüğünde bunun cinayet, doğuda elli bin öldürüldüğünde ise bunun sorun olarak algılandığına dair iki yüzlü tavrı çok önceden net bir şekilde ifade etmişti. Bu iki yüzlü tavırla, terörle mücadele edilemez, Beyrut'ta, Kahire'de, Kobani'de, Bağdat'ta, Madrid'te, İstanbul'da Diyarbakır'da Paris'te, Suruç'ta kısacası dünyanın her yerinde gerçekleşen terör eylemlerini katliam ve barbarlık olarak görmedikçe insan hayatını korumak mümkün olmayacaktır. İnsanı, hayatı ve hayali teröre karşı korumak ve savunmak, insanlığın en büyük görevi ve sorumluluğudur.