Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.78
Gram Altın
2386.58
BIST 100
10229.54
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 Şubat 2024

''Bi eyyü zenbin kutilet'' hangi suçtan öldürüldüler

Hem bölge hem de sosyal olarak zor ve önemli dönemlerden geçiyoruz. Geçmişte bu gibi zor dönemler yaşamadık değil fakat zamansal olarak genel ve lokal bu son yaşananlar, olası sonuçları itibariyle daha bir kırılgan.

Yaşadıklarımızdan mıdır? bilinmez çok mu duyarsızlaştık. Çok mu alıştık acı, kan ve gözyaşlarına.

Hangisini yazalım, hangisine ağıt yakalım ki?

Acı ve kayıplarımız sadece birer rakamdan ibaret bugün.

Rakamlar gibi donuk, rakamlar gibi ruhsuz oldu algılarımız. Her gün her saat hatta her dakika ritmik olarak artan kayıplarımızın tüm zerrelerimizde genetik bir bozukluğa, inandığımız değerleri eksi yönde eksilttiğinden, yok ettiğinden habersiz olduk. Ritmik bir şekilde ruhsuzlaşmak, ritmik bir şekilde donuklaşmak ve ritmik bir şekilde imansızlaşmak. Gidişat ve sonuç belli değilmi; Ritme ve ritüele uygun olarak ümmetçe cehenneme toplu bir akın. ‘Bi eyyi Zenbin Kutilet’ söylemini binlerce yıldır hiç bu kadar kullanmadık belki. ‘’Ne kadar çok değerlendirdik, halbuki gelip ekip biçip gidecektik’’ demişti ya Zarifoğlu. Ölümün, kan ve gözyaşının hiçbir haklı nedeni olamaz. Ne milli değerler ne kutsal davalar, ne beka nede renklerle tanımlandırdığımız ulusal sınırlar asla ve asla işlenen cinayetleri haklı işleyenleri ise kahraman yapamaz. Her türlü değerlerimizin içiçe karıştığı, herkesin kendilerince milli ve haklı davaları için avazı çıktığı kadar bağırdığı fakat kimsenin kimseyi duymadığı bir hendek içerisinde debeleniyoruz, hayır sadece debelenmiyor o kaos ve hendekten çıkmak için çaba gösterenler birileri tarafından ya ayaklarından tutulup tekrar hendeğe çekiliyor ya da birilerinin hukukuna göre yargılanıp cezası kesiliyor. Ve bunu da birileri ya en kutsal değerleri adına ya da en yüce milli hedefler adına yapıyor. Dahası bu cinayetler karşılığında cennet ile ödüllendirileceklerini zannedecek kadarda gaflet dalalet hatta hiyanet içerisinde olabiliyorlar. Basında ve sosyal medyada Diyarbakırlı Ramazan Hoca diye tanındı, Diyarbakır ulucamide tespih satarak geçimini sağlardı. Konuşmalarından ve sohbetlerinden dini konularda hatırı sayılır bir kültüre sahip olduğu anlaşılıyordu. Üzerinde alışıla gelmiş hocaların giydiği ne bir cübbe ne de bir sembol vardı. Bilakis sokakta gördüğümüz en vasat bir insanın bile birkaç tık altında giydiği giysiler ile sahip olduğu bilgi ve kültür şaşırtıcı derecede bir tezat içeriyordu. Yunus Emre’nin ‘’Şöyle garip bencileyin’’ diye bir şiiri vardı ya hani;

Bir garip ölmüş diyeler

Üç günden sonra duyalar

Soğuk su ile yuyalar

Şöyle garip bencileyin…

Mütevazi, mazlum bir garip idi ramazan hoca. Dini konularda eline geçtiği kadarıyla ulaşabildiği islami eserleri okumuş ve kendince çevresini dini konularda aydınlatmaya çalışırdı. Hiç yorulmadan sorulan sorulara cevap verirdi, konuşurdu, durmadan doğru bildiği şeyleri anlatırdı. Sanki zamanının kısıtlı olduğunu hissetmişçesine, Rabbi tarafından kendisine verilen ömür ve zaman dolmadan inandığı tüm doğruları insanlara aktarırcasına bir çaba vardı Ramazan hocada. Canına kim, kimler ve ne için kastetti bilemiyoruz tek bilinen mazlum bir insanın zalimce ve haketmediği bir şekilde katledilmiş olduğu gerçeğidir. Umuyoruz Ramazan Hoca Allah katında şehittir. Umduğu ve inandığı şekilde Rabbi huzurunda rızıklanmakta şu an...

Ramazan hocanın indallahta mahkemei kübrada kalemini kıranlardan hesap soracağı günün katledildiği günden daha çetin olacağı muhakkaktır. Rabbi huzurunda secdedeyken mazlum ve gariban Ramazan hocayı gözünü kırpmadan katledenlere soruyoruz ‘’Bİ EYYİ ZENBİN KUTİLET’’ Hangi suçtan dolayı öldürüldü…