Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

02 May 2017

Bir Derde Düşeli İnsan

Çile gerek insana, kemale ermek için. Aslına dönmek için döner durur aslında insan. Cevheri arayan insan kendini dağa taşa vurur. Oysa cevher içindedir. Derman arar durur; derman da içindedir.

Yorulursun, üzülürsün demişti. Sabır, sabıru2026 Sabırdan kaleler kurmak gerekecekti. Kurarsın sabır kalelerini de yine yenilirsin. Ahdin tekrar tekrar bozulur. Yenilirsinu2026 "Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer"in müjdecisi bir sesin peşinden gidersin. Sonra gökte süzülen bembeyaz bir güvercinin acımasız avcının tüfeğinden açılan ateşle yere çakılması gibi çakılırsın. Bembeyaz umutların kan rengindedir artık. Yenilmişsindir! Uzar vuslat, ya sabır!

Sonra bunun rüya olduğunu sanarak tekrar başlarsın. Bir evin saçağına bile şükredersin, ıslanmadığın için. Sen kaçsan ne olur ki? Düşerken göğün ellerinden yağmurlar. Sen açmasan da avuçlarını, o tenine konacaktır senin. Islanacaksın iliklerine değin. Yağmuru alıp vereceksin nefes yerine. İçinde yağmur birikirken, dışındaki gök çöker üstüne. Nereye kaçarsın? Ya sabır!

Çırılçıplak kalırsın çölde. Harcanmıştır kıymetini bilemediğin tüm cevherler. Beyhu00fbde gezersin, döner döner durursun. İstikametin şaşmıştır. Ara, arau2026 Bir ilticaya davet beklersin. En müşfik bir limana sığınmak maksadıyla yola çıkarsın. Yola revan olmuşsundur da bu sefer azığın tükenmiştir. Ya sabır!

"Ömrün bütün ikbalini vuslatta duyanlar" kaybediyor. Uzatmak gerek bu sürgünü. Vuslatı ertelemek evladır. Menzile hemen varılmaz. Varmak isteyen acele etmiştir. Döküp saçmıştır ne varsa içinde. Ruhu açlık çekecektir. Beden bitap haldedir. Ya sabır!

Niyazi-i Mısru00ee'nin şu dizelerine kulak verelim:

"Derman arardım derdime derdim bana derman imiş,

Bürhan sorardım aslıma aslım bana bürhan imiş."

Derman arardım derdime, derdim bana derman imiş. Delil sorardım aslıma, aslım bana delilmiş, diyor gönül ehli şair. Görünürde dertler insana yüktür. Zorluktur ama acizliğimizi bildirir. Bu acizlik, bizi öyle kutlu bir yola sokar ki sonunda hayra vasıl oluruz.

Bazen ya gafletten ya basiretimizin bağlanmasından olsa gerek ahirde bizi neyin beklediğini göremeyiz, tahmin de edemeyiz. Bazen belada aşkı buluruz; bazen de aşkta belayı. Fuzu00fblu00ee'nin beyti ne güzel özetliyor halimizi:

Ya Rab, bela-yı aşk ile kıl aşina beni,

Bir dem bela-yı aşktan etme cüda beni!

Ya Rabbu00ee!.. Beni aşk belasıyla ayrılmaz bir dost eyle. Aşk belasından bir an dahu00ee beni uzak kılma!..

Bu bela veya musibeti sıradan insanlar kaldıramaz. Bu mevzuda Osman Nu00fbri Topbaş Hocaefendi'nin şu yorumu mühimdir:

"Musu00eebetler ve belalar en çok peygamberlere gelmiştir. Bu, yüksek bir hakikattir. Bu kıvamda olmayan avamdan kimselerin, Allah'ın takdiri dışında kendi arzularıyla yüksek bir musu00eebete heves etmeleri, doğru değildir. Çünkü böyleleri, hevesle talip olsalar da; musu00eebetle karşılaştıklarında altından kalkamaz, sabredemez, ağırlığını kaldıramaz, hatta isyana sürüklenirler."

İnsan, Allah'tan hem dünyada hem de ahirette iyilik dilemelidir. Bir derde düşmüşse insan rıza ile kabullenmelidir.

"Yarin cefası cümle vefadır cefa değil,

Yare kim cefa kılur diyen ehl-i vefa değil" diyor Fuzu00fblu00ee.

Bu dizeleri şöyle açıklayabiliriz: Dosttan gelen cefa, tamamen vefadır. Aslında cefa gibi görünen haller sevgilinin ikramıdır. Şayet bu halleri anlamayıp, dost bana cefa etti diyenler vefasızın ta kendisidir.

Evet, şimdi derman da ferman da sende!