Dolar (USD)
32.23
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2454.07
BIST 100
10309.92
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Şubat 2020

Biri İnkarcı Öbürü Düpedüz Putperest!

İdlib’de büyük bir insanlık dramı yaşanıyor ve İslam dünyası denilen dünya maalesef sessiz. Çocuklar, yaşlılar, kadınlar bombalar altında inim inim inlerken İslam ülkelerinin kılı bile kıpırdamıyor. Sadece bazı halk kesimleri ayni ve nakdi yardım göndererek oradaki kardeşlerimize yardım etmeye çalışıyor. Devletler düzeyinde bir ortak girişim grubu kurularak oradaki mazlumların gözyaşının dindirilmesi lazım. Mısır, Suud ve İran gibi satılık/kiralık yönetimlerle idare olunan “İslam Ülkeleri” hariç tutulursa Türkiye’nin başını çektiği en azından beş-on İslam ülkesi bir araya gelerek dünyaya seslerini daha güçlü duyurmalılar. Orada şu an büyük İsrail’in kuruluş hazırlıkları yapılıyor. Belli ki ABD, Rusya ve İran aralarında anlaşmışlar. İran’a Şii hilali, İsrail’e, ABD’nin garantörlüğünde, bağımsız Kürdistan yaftasıyla toprak, Rusya’ya da Akdeniz’e açılma sözü verilmiş. Bu gerçek bal gibi ortadayken Türkiye elbette bütün bu olan biteni izleyecek değil. Hem kendi güvenliğini hem de bölgedeki kardeş halkların güvenliğini sağlamak zorunda. Bunu yaparken tabii olarak oyunu bozmaya kalktığı için risk alacak ve büyük tehlikelerle yüzleşecek. Suriye’de yüksek yoğunluklu bir askeri müdahale bizi bekliyor gözüküyor.

Yusuf Kaplan Yeni Şafak’ta bir yazı yazdı ve muhtemel bir askeri darbe için uyarılarda bulundu. Gördük ki Ak Parti cephesi de dahil olmak üzere bu uyarıyı pek dikkate alan olmadı. Hatta birileri “bunu kim iddia ediyorsa dayanaklarını açıklamalı” filan dediler. Beyler bu işin şakası yok! Erdoğan liderliğinde Türkiye’de iyi kötü bir mücadele yürütülüyor. Bu mücadeleden rahatsız olan taraflar var. 15 Temmuz’da oyun bozuldu. Din-cemaat kisvesi altında içimize sokuşturulan münafıklar deşifre olunca bu köpeklerin tasmalarını ellerinde tutan sahipleri yeni oyun arayışları içerisine girdiler. Bu sütre gerisindeki patronların yani ABD-CİA ve diğerlerinin de içinde bulunduğu konsensüsün FETÖ, Kemalist cephe, radikal sol vs. gibi ayrımları yok. Bunlar çıkarları söz konusu olduğunda herkesle ittifak yaparlar, herkesle işbirliğine giderler. Mesela Kemalistlerle fetöcüleri aynı yatağa sokup buradan bir post-kemalist-fetöist bir gayr-i meşru çocuk elde ederek bunu büyütüp gürbüzleştirip saldırgan hale getirerek devletin, milletin başına bela edebilirler. Tek dertleri normal olmayan yollardan iktidar değişikliği yapmak. Kendi çıkarlarına uygun hareket edecek, söz dinleyecek ve her şeyden önemlisi Amerikan çıpasından sapmayacak bir hükümet yapısı için her şeyi denerler. Bu yüzden bu darbe iddialarını hafife almayın derim!

Geçen yıl Akit TV’de katıldığımız TV programlarında şunu söylemiştik: Türkiye için vazgeçilmez müttefik ve dost yoktur, hiçbir emperyalist devlet bizim dostumuz değildir. ABD ‘den uzaklaşalım derken Rusya ile ölçüsüz yakınlaşmamız ve kendilerine güvenmemiz çok doğru değil. ABD’ye ne kadar mesafeli duruyorsak Rusya için de aynı hassasiyeti göstermeliyiz demiştik. Evet s400 mevzusundan dolayı Rusya ile inanılmaz derecede samimi olduk. Ancak zaman gösterdi ki uyarılarımızda çok da haksız değiliz. Rusya Suriye meselesinde daha evvel altına imza attığı yazılı ve sözlü mutabakatlara uymuyor. Esad’la birlikte PKK’yı destekleyerek resmen bölgedeki varlığımızı sarsacak hamleler yapıyor. ABD ne kadar tehlikeli ise Rusya da bizim için bir o kadar tehlikeli!

Bugünlerde sosyal medyada Necip Fazıl’ın Amerikancılığı konuşuluyor. Güya Necip Fazıl demiş ki, “Ruslar dinsizdi ABD ile yakınlaşalım” Dedi mi demedi mi bilmiyorum. Ama demişse de şaşırmamak lazım. Zira sağ-muhafazakar, İslami camia bir dönem örtülü ABD desteği ile Rusya’ya karşı komünizmle mücadele dernekleri adı altında örgütlendirildi. Oysa ABD emperyalizmi Rus Emperyalizmden daha az tehlikeli değildi! O dönem sağcıları neden mesela bir de kapitalizmle mücadele dernekleri kurmadılar. Bugün kapitalizm ve onun kirli emelleri komünizmden daha mı az tehlikeli? Rus dinsiz de sanki Amerika büyük dindar! Piyasa tek tanrıcılığı üzerine kurulan kapitalizmle materyalizm-inkarcılık üzerine kurulan komünizm arasında ne fark var? Birisi putperest, paraya tapıyor, öbürü materyalist, düpedüz inkarcı!