Dolar (USD)
32.24
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2465.99
BIST 100
10319.96
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Şubat 2016

BİRLİK ÇAĞRISI

İbn Arabu00ee'nin Fütu00fbhat-ı Mekkiyye'sinde anlatılır;

Hikmet sahibi bir zat, ölümünün yaklaştığını sezince, çocuklarını toplayıp nasihat etmek ister ve oğullarının her birine, birer değnek bulup getirmelerini söyler. Çocukları değnekleri getirince onları bir deste şeklinde bağlayıp;
-Haydi, bu desteyi kırmaya çalışın bakalım, der.

Çocuklar kırmaya güç yetiremeyince bağı çözer ve değnekleri bir bir ayırarak bu haliyle kırmalarını talep eder. Oğullar, değneklerin hepsini kırarlar. Bunun üzerine baba, evlatlarına dönerek der ki;

"-İşte böyle yavrularım! Benden sonra siz kardeşler olarak birlik ve beraberlik içinde olursanız size kimse zarar veremez ve üstünlük sağlayamaz. Fakat parça parça olursanız, o vakit düşmanlarınız sizi dağıtmaya fırsat bulur ve sizi mahveder."

Milletçe zor yokuşları meşakkatle adımladığımız zamanlardan geçiyoruz. Talebimiz, geçeceğine inandığımız meşakkatlerin kalıcı nedametlere dönmemesinden yanau2026 Zor; çünkü kalabalıklaştırıldığı ölçüde yalnızlaşan birey, hayatı kendisine kolaylaştırdığı ölçüde, çevresine zor kılmaya alıştı. Şanlı bir mazinin acısını ve gururunu, gözyaşını ve onurunu millu00ee ve manevi bir şuur ile kardeşçe taşıyan toplum insanı, her sahada bencilleşti. Yaşantısının merkezine birinci şahsı aldı ve yaşanan her hadiseyi buna göre şekillendirdi. Kendinden olanı kucaklamak yerine, yalnızlığına sarılmayı tercih etti. Sosyal, kültürel, ticari ve ilmi zeminde bizi atıp uzaklara, beni seçti.

Kişi, hata üzerine de olsa "farkındalık" ile değer kazanır. Çünkü farkındalık, huzursuzluğu, huzursuzluk değişimi gerekli kılar. Farkında mıyız? Azaldığımızın, ayrıştığımızın, parçalara ayrıldığımızın ve her azınlığın başka bir yöne savrulduğununu2026 Nüvesinde adalet, merhamet ve nezaket barındıran, cahiliye toplumundan saadet asrı çıkaran yüce dinimiz, dünyaya, "şiddet ve terör dini" şeklinde yansıtılıyor. Buna mukabil bilinçli yahut bilinçsiz bir şekilde oluşturulan kısır tartışmalarla birileri Peygamber ve sahabe hayatını kendine düstur edinmeye çalışan ehl-i sünnete, birileri İmam-ı Azam Ebu Hanife Hz. ve İmam Şafi gibi değerlerin öncülük yaptığı mezheplere, bir kısım da Hasan el- Benna'nın, Hoca Ahmet Yesevi'nin, Yunus Emre'nin, İbn'ul Arabi'nin, Abdulhakim Arvasi'nin sinesinde bulunduğu tasavvufu00ee düşünceye savaş açmış durumdau2026 Ümmet, ateş çemberinin tam ortasına düşmüşken bilen bilmeyen herkesin her hususta yorum hakkını kendinde bulması ile birlikte süku00fbt ve muvazenesini koruyamayarak haddi aşmayı vazife edinmesi calib-i dikkattir. Bu durum bilgi kirliliğinin ötesi değildir. Vebale düşmektir.

Bununla beraber her gün bir yahut bir kaç şehit, kanını vatanına rehin vererek, aile ve sevdiklerini gerisinde bırakıyor ve ebedu00ee aleme uğurlanıyor. Görmeyi vazife edinen gözler ve halen titreyebilen gönüller için bıraktıkları birkaç satır, vasiyet niteliğindeki birkaç talep bile ne derin hikmetler barındırıyor. Birilerimiz güzel yaşasın diye, birileri hedef, ideal ve hayallerinden vazgeçiyor. Birilerimizin evlatları babasız kalmasın diye, birileri evlatlarını Rahman'ın himayesine teslim edip sılaya dönüyor. Birileri anladığını anlatabilmek için gidiyor.

u00c2l-i İmran Su00fbresi 103. ayette buyrulur;

Hep birlikte Allah'ın ipine (kitabına, dinine) sımsıkı sarılın. Parçalanıp ayrılmayın. Allah'ın üzerinizdeki nimetini düşünün. Hani siz birbirinize düşmanlar idiniz de, O, kalplerinizi birleştirmişti. İşte O'nun (bu) nimeti sayesinde kardeşler olmuştunuz. Yine siz, bir ateş çukurunun tam kenarında iken oradan da sizi O kurtarmıştı. İşte Allah size ayetlerini böyle apaçık bildiriyor ki, doğru yola eresiniz.

"Dışımız ne yakın bize, içimiz ne uzaku2026" demişti bir güzel. Önce içimize, sonra kardeşliğimize dönme vaktiu2026 Bahara geç kalmayalım; bahar geç kalmasın diyeu2026

Selam ile

Nuray Alper