Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2400.79
BIST 100
10265.78
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Mart 2014

BİTKİSEL İLAÇLAR

Birkaç yıl önce çıktığım yaz tatilinde tek gecelik konaklama için bir tesise ihtiyacım oldu.

İslami medyadan ciddiyeti ile tanınan bir gazetenin reklamını yaptığı otel yolumuzun üzerinde idi.

İslami konularda tavizsiz tutumu ile tanınan gazeteye güvenim tamdı. Gazetem, bir kuruluşun reklamını yapıyorsa araştırmaya gerek yoktu.

Gazete reklamındaki bilgi ve resimlere göre tesis denize sıfır ve ormanlar içindeydi.

Bir akşam üzeri otele vardık. Bütün gün yolculuk yapmış bitkin düşmüştük.

Otelin konumunun gazetemizdeki tanıtıcı reklam ve resimlerle hiç ilgisi yoktu.

Etrafında orman yerine birkaç adet kuru ağaç, dikenlikler ve kayalıklar vardı. Deniz sıfır olmak şöyle dursun, dürbünle bile görünmüyordu.

Otel görevlileri sıfır denize(!) müşterilerini bir traktör römorku ile taşıdıklarını afra tafra ile belirttiler.

Ortalarda dolaşan otelin sahibi ve görevlileri olduğu anlaşılan kişilerin bizim gazetenin savunduğu yaşam şekli ve kılık kıyafet ile hiç ilgileri yoktu. Gazete aracılığı ile kandırdıkları müşterilere şirin görünmek ihtiyacı bile duymamışlardı.

Gelen müşterilerin çoğu yeni evli orta ve düşük gelir grubundan, ilk yaz tatilleri için bir yıl para biriktirmiş, tertemiz insanlardı.

Gazetedeki reklama göre açık büfe olduğu vurgulanan akşam yemeği, yoğurtlu makarna, maydanozlu makarna, naneli makarna, ketçaplı makarna, soğanlı patates, sarmısaklı patates, domatesli patates, biberli patatesten ibaretti.

Zavallı müşteriler, benim gibi bir gece için değil, 8-10 günlük anlaşma yapmışlardı. Para kaptırmanın burukluğu ve hüznü içindeydiler. Hem gazeteye hem tesise sitem ediyorlardı. Gazeteye güvenin hüsranını yaşıyorlardı.

Gazete önüne gelen her reklam teklifine balıklama atlamalı mıydı?

İslami medyanın okurları "gazetem yazıyorsa doğur yazar" inancındadırlar. Gazeteyi muhatap ve referans kabul ederler. İslami Medya, reklam alırken sadece kasasını, değil okurlarını da gözetmelidir.

Son yıllarda özellikle "İslami Medya" öncülüğünde bir bitkisel ilaç furyası başını almış gitmektedir. İslam ile bitkisel ilaçların akrabalığını, bağlantısını, yakınlığını çözmekte zorlanıyorum.

Dindar insanlar, hiç bir dini gerekçe olmamasına rağmen, bitkisel ilaçlara sempati duyuyorlar. Belki Batı Medeniyetine olan güvensizlikleri, belki de alternatif bir medeniyetin mensubu olmanın bilinçaltı ile bitkisel ilaçlara yönelmektedirler.

Sağlık tacirleri, İslami medyaya dindar kimselerin bu tercihleri nedeniyle yükleniyorlar.

Tacirler, çaresizlikleri ve zaafları vicdansızca istismar etmektedirler.

Bitkisel de olsa ilaçlar insanlara istismarcılar ve ehliyetsiz ellerle değil hekimler ve eczacılar eliyle ulaşmalıdır.

Tanıtımlar ve reklamlar, ilmi verilerle değil, rivayetlerle yapılmaktadır. İlaçların çoğunun içeriği şüphelidir. Bitkisel ilaçlar ülkemizin resmi sağlık sisteminde yer almamakta, istismara açık bir sistemle piyasaya sürülmektedirler.

Ben otuz yıllık bir hekim olarak kendi branşımda bu ilaçlardan yararlanmış tek kimseye rastlamadım.

Okurlar, İslami medyayı fisebilillah çalışan kurumlar olarak algılamakta, her konuda onlara güven duymaktadırlar.

Kurumlarını kaybetme pahasına da olsa ,okurlarının güvenini kaybetmemelidirler.

.