Dolar (USD)
32.35
Euro (EUR)
34.58
Gram Altın
2383.80
BIST 100
10173.14
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 Temmuz 2016

Bitmeyen soykırım: Srebrenitsa

Bundan tam yirmi bir yıl önce bütün dünyanın gözleri önünde tarihin en korkunç soykırımlarından biri gerçekleşti. Soykırımın adı Sreprenitsa'ydı. BM ve NATO kuvvetleri, Müslüman sivilleri koruma görevlerini yerine getirmediler ve Sırp çetecilerin on bin insanı katletmesine seyirci kaldılar. Srebrenitsa soykırımı, aslında NATO ve BM'nin artık işe yaramadığını ve işlevini kaybettiğinin en büyük kanıtı durumundadır.

1991-1995 yılları arasında eski Yugoslavya'da kanlı bir iç savaş yaşandı. Sırp çeteleri, Krivaya 95 adını verdikleri bir barbarlık operasyonuyla Srebrenitsa'ya saldırdılar. Sırp çeteciler, her türlü ağır silaha sahiptiler. Sırp çetecilerin başında Bosna kasaplarından Ratko Mladiç vardı. Sırbistan devleti, ordusunun Akrepler denilen özel birlikleriyle Srebrenitsa soykırımına fiilen katıldı. Srebrenitsa soykırımının suçlusunun sadece Bosnalı Sırp çeteler değil, aynı zamanda Sırbistan devleti de olduğu olduğu unutulmamalıdır. Soykırımda kadın, çocuk ve yaşlı ayırımı yapılmadan on bin insan katledildi.BM, Srebrenitsa'yı güvenli bölge ilan etmesine ve orada beş yüz civarında Hollandalı barış askeri bulunmasına rağmen soykırıma engel olmamıştır. Srebrenitsa soykırımına engel olmamaktan dolayı insanlığa karşı sorumluluklarını yerine getirmeyen BM ve Hollanda, insanlığın vicdanında sorumlu durumdadırlar.

Srebrenitsa soykırımı, İkinci Dünya Savaşı'ndan beri işlenen en büyük toplu soykırım olarak tarihe geçmiştir. Uluslararası hukukta Srebrenitsa vahşeti soykırım suçu olarak kabul edilmiştir. Srebrenitsa soykırımı, olmuş bitmiş bir soykırım değildir. Srebrenitsa soykırımının her yıl dönümünde kimlikleri tespit edilen onlarca insanın beden parçaları yeniden gömülmektedir. Bu senede yüz yirmi yedi insanın bedeni tekrar toprağa verilmiştir. Her sene öldürülenlerin gömüldüğü Srebrenitsa soykırımı, biten değil, bugün dahi devam eden bir soykırımdır.

Srebrenitsa soykırımını anlamadan bugünkü dünya sistemini ve İslam coğrafyasında yaşanan yangını anlamak mümkün değildir. BM ve NATO, Srebrenitsa'daki soykırımı engelleme konusunda aciz olduğu gibi, bugün Suriye'de, Irak'ta, Libya'da ve Yemen'de yaşanan kanlı savaşları da durduramamaktadır. Srebrenitsa soykırımı, dünya barışını koruyacak hiçbir mekanizmanın ve yapının olmadığını ortaya çıkarmıştır. Bugün dünya sistemine hükmedenler, dünya barışını sağlamak yerine dünya savaşı çıkarmak için her türlü kirli, karanlık ve kanlı oyunu sergilemeye devam etmektedirler.

Soğuk savaş sonrasında emperyalist büyük devletler, Balkanlara yerleşmek için Bosna savaşını çıkardılar. Halklar arası çatışmayı derinleştirmek için Srebrenitsa soykırımına göz yumdular. Bugünde emperyalist güçler, Ortadoğu ve İslam coğrafyasını paylaşmak için yaratıcı yıkım denilen bir savaş, çatışma ve kaos stratejisi uygulamaktadırlar. Irak, Suriye, Afganistan savaşlarının temel amacı, emperyalist güçlerin Ortadoğu'ya ve Asya'ya yerleşmesini sağlamaktır. Kendileri savaşmayan büyük güçler, vekalet savaşı denilen bir oyunla kendi adlarına savaşan grupların ve rejimlerin her türlü barbarlığı, katliamı ve soykırımı işlemelerine izin vermektedirler.

Srebrenitsa'da on binden fazla insanı vahşice işleyen Sırp çeteler, Avrupa'nın ortasında insanlığa karşı büyük bir suç işlediler. Bugünde Suriye'de, Irak'ta, İstanbul'da DAİŞ isimli bir terör çetesi büyük katliamlar işlemektedir. Ramazan ayında DAİŞ, İstanbul'da, Bağdat'ta ve Suriye'de yüzlerce insanın ölümüne yol açan katliamlar işlemiştir. Sırp çeteler, dün Müslüman Boşnaklara karşı kullanıldığı gibi, bugün de DAİŞ, Müslüman toplumlara karşı kullanılmaktadır. Bosna savaşında Sırpları destekleyen en büyük güç, Rusya idi. Bugün de Suriye'de yüzbinlerce insanı katleden Esed rejiminin arkasındaki güç, Rusya'dır.

Srebrenitsa'yı unutmamak, Batı'yı, BM'yi, NATO'yu, Sırpları, Rusları veya DAİŞ'i

suçlayarak sorumluluğu hep dışarıda bir yerlere yıkmak demek değildir. Srebrenitsa'yı unutmamak, aslında asıl sorumluluğu kendimizde bularak bu konuda kendimizi radikal bir öz eleştiriye tabi tutarak kendimizi sürekli olarak sorgulamaktır. Dün Srebrenitsa'da olduğu bugün de Müslüman coğrafyasında meydana gelen sayısız katliama ve şiddete Müslüman toplulukların niçin engel olamadığı sorusu üzerinde ciddi ve eleştirel olarak düşünmektir. Duygusal, düşünsel, sosyal, ekonomik, kültürel, eğitimsel ve siyasal zaaflarımız ve açıklarımız sayesinde, hep iç çatışmalara ve dış müdahalelere kolaylıkla av olan bir yapımız olduğunu gerçekçi bir şekilde fark etmemiz gerekmektedir.

Ölüm ve öldürmenin egemen olduğu bir coğrafyamız bulunmaktadır. Etnik, mezhepsel, kabilesel ve siyasal gerekçeler ileri sürerek, ölmeyi, öldürmeyi ve şiddeti kolaylıkla içselleştirebilmekte ve kutsayablmekteyiz. Yaşamanın ve yaşatmanın en yüce değer olduğunu unuttuğumuz için coğrafyamızda milyonlarca insanın öldüğü katliamlar ve soykırımlar yaşanmaktadır. Ölümü, öldürmeyi ve şiddeti kutsayan ölüm kültürünün sarmalından kurtulmayı sağlayan, hayatı ve insanı esas alan yeni bir yaşam kültürü inşa etmemize imkan veren yeni bir yol bulmalıyız. Müslüman toplumların, yeni bir yaşam kültürü seferberliği başlatmalarına acil ihtiyaç vardır.