Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Ocak 2021

Bize göre birlik (1)

Henüz 15 Temmuz darbesi yapılmadan daha o günlerin gelebileceğini öngördüğümüz, aklıyla değil nefsiyle hareket edenlerin, çiğ nefsiyle beraber dinin, inancın, tarikatın, partinin içinde tutulan insanların, kendine ait bir dinle, koza örülmüş bir akılla terörize olmuş olarak dış dünyaya çıkıp bu ülkenin başına cehennemi getirebileceğini üstüne basa basa yazdığımız “Ya Birlik Ya Cehennem” dosyamızın sonlarındayız. Bugünkü yazımızda ise “Birliğin bize göre olanını” işlemekteyiz.

Birlik konusunda söylenen çok söz, yazılan çok yazı var. Her biri, insan için toplum için kurumlar için devlet için ve ülke için ayrı ayrı birer kıymet.

Gelin bugünkü yazımızda “Bize göre Birlik” fikrine çalışalım. Sizinle beraber bir yıldır yazıp anlamaya, okuyup anlatmaya çalıştığımız bir birliği kurmaya çalışalım. Sadece kendi alanı ile uğraş verecek olan basit ve sade bir Birlik örneğini çalışalım.

Niyet olarak, başlangıç olarak hem çok doğru hem de çok yeterli bir cümle ile başlayalım.

“Gelin Birlik Olalım.”

Bu cümle, taşınan asil ve haklı niyet itibari ile çok isabetli bir söz.

İyi ama nasıl birlik olalım? “Gelin Birlik Olalım” sözünden öte asıl mesele “Birliğin nasıl olacağında?”

Birlikler niçin kurulur? Bu soruya şöyle bir cevap verilebilir: Bir amaca hizmet etmek için insanlar bir araya gelir ve herkes bir işin ucundan tutar ve böylece birlikler oluşmuş olur.

Siyasi, dini, iktisadi yani genel olarak bir Ülke Birliğine geçmeden önce çok basit bir birlik kuralım. Ülke Birliğinden çok daha sade bir birlik kuralım. Örneğin Türkiye’deki Sütçüler Birliğini kuralım.

Peki, ne yapalım? Nereden başlayalım işe?

Damızlık süt inekleri alarak, damızlık koyunlar, damızlık keçiler, damızlık süt hayvanları alarak başlayalım.

Araştıralım bakalım dünyada neler bulacağız?

İngiltere’de günde 70 litre süt veren inekler var. Hollanda’da günde 60 litre süt veren inekler var. Kendi yurdumuzda yerli cins dediğimiz 10 litre, 15 litre süt veren ineklerimiz var. Hem süt damızlığına, hem de et damızlığına uygun inek türleri var.

En fazla süt veren, süt damızlığına en uygun süt ineği aldığımızı düşünelim. Bu ineğin ağırlığı zaten bir tondan aşağı değil. Bu inek türü dümdüz ovalarda, bol çayırlarda, iklimi ılıman ve yağışlı yerlerde harika bir şekilde verim verir. Ama engebeli bir arazide bir tondan fazla gelen bir ineği gezdirmek mümkün değildir. Dolayısıyla böyle engebeli bir arazide çok işe yaramaz, yüksek fayda getirmez.

Türkiye’nin kaç kilometre karesi böyle bir ineğin beslenmesine müsaittir? Peki, müsait olmayan yerlerde ne yapacağız, nasıl bir inek türü alacağız? Ayrıca getirilen süt ineklerinin kendi yaşadıkları bölgede belli bir ısı, nem, belli otlar veya yemlere alışık olarak bu verimi veriyorlar. Türkiye’ye geldiklerinde her şey değişecek. Aynı verimi vermeleri mümkün olabilir mi? Muhtemel ki aynı verimi vermeyecekler.

Bazılarının verimi belki de yüzde birinin artarken daha çoğunun yüzde doksandan fazlasının verimi düşecek. Çünkü farklı bir bölgeye gelmiş olacaklar. Öyleyse hangi bölgede, hangi tür süt hayvanın daha verimli olacağını hesaplamak durumundayız. Dolayısıyla bölgelere göre hayvan türlerini tespit edip belirlemek ve seçmek zorundayız.

Bütün bunları seçtik. İşi çözdük mü? Kesinlikle hayır.

Bunları nerede barındıracağız? Sütlerini nasıl sağacağız ve sağdığımız sütleri nerede toplayıp nerede işleyeceğiz? Ayrıca bütün bu ürünleri piyasaya nasıl arz edeceğiz?

Bunların hepsi de sorun.