Dolar (USD)
32.24
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2419.31
BIST 100
10268.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Bize yeni bir Nizâmülmülk lazım

İnsan kainatta nereye bakarsa baksın her yerde mükemmel ve kusursuz işleyen bir sistem görmektedir. Bunun nedeni nedir peki? Yaratıcı, yarattığı her şeyi bütün ilişkiler ve bağlantılarıyla çok iyi bilmekte olduğu için bu ilişki ve bağlantılar üzerine eşyanın yaradılışına uygun bir düzen kurmuş ve işletegelmiştir. Kısaca hücreden, galaksilere kadar nereye bakarsak bakalım mükemmel işleyen bir “sistem” vardır. Bu muazzam sistemin bu mükemmellikte işlemesinin nedeni nedir peki? Büyük küçük fark etmeksizin, kuvvetli zayıf ayrımı olmaksızın her şey sadece kendi vazifesini yapmakta, hiçbir şekilde sınırını aşmamakta, görevini savsaklamamakta, sistemin işleyişinde tabi olduğu kuralların dışına çıkmamaktadır. Bu yapının mükemmel olmasının nedeni araştırmak ve anlamak, aslında bilginin menbaına erişmek, düşünmenin zirvesine varmaktır.

İnsanlar tarafına baktığımızda ise bir farklılık görmekteyiz: O da akılsız, kör, sağır, kuvvet ve kudreti bulunmayan tabiatta mükemmel bir sistem işlemektedir. Öte yandan akıllı, gören, bilen, kuvvet ve kudret sahibi olan insanlık dünyasında hep bir sistem arayışı hakim olmuştur. “İnsan eli değmemiş mükemmel bir doğa” ifadesi ile insanın elinin değdiği yerde sistemi bozduğu ifade edilmiştir. Tarih boyunca hep insanın mahiyetinin ve amacının sorgulandığı, birlikte yaşamanın kurallarının oluşturulması ve insanlar arasındaki ilişkilerin düzenlenmesi sorunu insanlık tarihinin temel meselelerinden biri olmuştur. Yani insanlık tarihi, doğru tanımlama ve doru modelleme arayışı üzerine kurulmuştur. Kısaca insanlık tarihi boyunca bir sistem arayışı süregelmiştir.

Bu bağlamda meseleyi ele aldığımızda; içinde yaşadığımız bu insanlık tarihi kesitinde ülkemizdeki durumumuz nedir acaba? Kurumların birbiri ile uyumlu çalışmadığı, hatta kurumların kendi içinde bile bir uyumlu çalışma sistemi kurulmadığı görülmektedir. Bireyin, ailenin, mahallenin, şehrin, ülkenin, komşu ve diğer ülkelerin ve hatta bunun da ötesinde insanlığın doğru bir modelleme ve sistem yaklaşımı ile ele alınmadığını gözlemlemekteyiz. Öncelikle sorunun iki ana konuda olduğu gözlemlenmektedir. Birincisi,

Sistemsizlik, sistem olmuş,

Kuralsızlık, kural olmuş,

Haksızlık, hak olmuş,

durumdadır. Her neye dayalı olursa olsun, hangi felsefi temellere oturursa otursun, hatta gerekirse mükemmel bile olmasın, acilen belirli bir sistem içinde hareket etme, sistemin kurallarına uyma iradesine erişmek gerekmektedir. Bu yapının mükemmel olması şart bile değildir, zira hiçbir sistem, sistemsizliğin sistem olduğu bir sistemden daha kötü değildir. İkincisi ise, bize bu coğrafyanın genetik kodlarına uygun bir sistem lazımdır. Her kaos kendi düzenini doğuracağı gibi, iki asırdır içinde bulunduğumuz bu kaos ortamında da devletimiz yepyeni bir düzen kurma yolunda ilerlemekte, bu düzenin kurulması isteğini ortaya koymaktadır. Bunun gerçekleşmesi için de “Bize Yeni Bir Nizâmülmülk Lazımdır”. Zira, özellikle son 150-200 yılda, eklektik düzenlemeler şekline bir işleyişle ilerlendiği, sistemin parçalarının birbiri ile senkronize çalışmasının sağlanmadığı, çalışan mekanizmaların da bu coğrafyanın genetik kodları ile uyumlu olmadığı için, sürekli sorunlarla yaşayagelmiş bulunmaktayız. Milletimizin kadim değerlerinin özeti olan “Anadolu İrfanı”nın modellemesi yapılarak, ihya ve inşasına ivedilikle başlanılmalı, süregelen ve var olan gayretlere de destek verilmelidir. Sistemin, milletimizin gücünü ortaya koyduğu derin aklında olgunlaştırılarak hayata geçirilmesi zamanı gelmiştir.