Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
35.08
Gram Altın
2475.48
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Eylül 2019

BM’nin de işi bu

“ Evet, ben öldürdüm.

N’olacak !... İtirazı olan mı var ! ” diyor, katil Veliaht Prens Selman…

BM, güvenli bölge için kulağının üstüne yatmaya devam ediyor

Üç yüz altmış beş gün önce Cemal Kaşıkçı katledildi, cesedi bulunamadı…

Mutreb: "Gövdeyi bir torbaya koymak mümkün müdür?"

Tubeyki: "Hayır. Çok ağır, boyu da uzun. Aslında hep kadavralar üzerinde çalıştım. Kesmeyi iyi bilirim. Hiç sıcak bir beden üzerinde çalışmadım, ama onu da kolayca hallederim. Normalde kadavra keserken kulaklığımı takar müzik dinlerim. Bir yandan da kahvemi sigaramı içerim. Ben parçaladıktan sonra siz de poşete sarıp bavullara koyar ve çıkarırsınız."

Tam bir yıl önce (2 Ekim 2018) Suudi Arabistan’ın İstanbul Başkonsolosluğunda Cemal Kaşıkçı’yı katledenlerin konuşmaları bunlar…

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı 24 Eylül 2019’da BM’de soruyor : “BM ne işe yarıyor?”

BM de hal diliyle : “…keserken kulaklığımı takar, müzik dinlerim. Bir yandan da kahvemi, sigaramı içerim.” diyor.

BM, cinayetleri, işgalleri meşrulaştırıyor.

Prens Selman'ın, Amerikan PBS televizyon kanalının "Frontline" haber programcısı Martin Smith'e, Aralık 2018'de Riyad'da otomobil yarışı sırasında Kaşıkçı cinayetine ilişkin itiraflarda bulunuyor:

"Bu olay benim sorumluluğum altında oldu, tüm sorumluluğu üstleniyorum." diyor ama 2019’un haziranında BM İnsan Hakları Yüksek Komiserliği yayımladığı (OHCHR) yüz bir sayfalık raporda aralarında Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın da bulunduğu üst düzey yetkililerin soruşturulması için güvenilir kanıtlar olduğuna işaret etmiş, Cemal Kaşıkçı'nın kasten ve taammüden öldürüldüğünü, BM Genel Sekreterini soruşturma açması için göreve çağırmıştı. Failler adalet önüne çıkarılmadığı gibi bin Selman’da Mısır Kasabı Sisi gibi Batı’nın başköşesinde ağırlanmakta.

Suudi Dışişleri, cesedi yerli işbirlikçiye verdiğini itiraf etmişti…

Cemal Kaşıkçı’nın Türkiye’de katledilmesi; Türkiye’ye yönelik ve sonuçları ağır olacak çok ciddi bir operasyondur. 15 Temmuz kalkışmasından kalır yanı yoktur. Terör sevicilerin, Türkiye’yi mahkum edici çıkışları bunun en açık göstergesidir. 2 Ekim 2018’de işlenen bu cinayetin hemen akabinde Almanya’da Soros’un vakfında basına kapalı toplantı yapıp dört ay sonra yapılan (31 Mart 2019) Yerel Yönetimler Seçimlerinde ‘güç birliğine’ gitmeleri tesadüf olabilir mi? 21 Eylül 2019’da Aydınlık gazetesinin ortaya çıkarıp haberleştirdiği muhalefetten iki ekonomistin İMF ile bir otelde gizli toplantısı, yeni bir Gezi- Kur operasyonun kapıda olduğunu göstermektedir.

BM, Siyonizm / Emperyalizmin sekreteryalığını yapmaktadır. İMF de bunun küresel çapta tefecisidir.

Cemal Kaşıkçı cinayeti BM’nin ihmaliyle unutturulmaya çalışılıyor.

Katil Mutreb’in, Cemal Kaşıkçı’dan ısrarla oğluna hitaben : " İstanbul'dayım. Bana ulaşamazsan merak etme." ibareli mesaj yollamasını istemesi provokasyonun boyutlarını ve ciddiyetini göstermesi açısından fevkalade dikkate şayandır.

Kaşıkçı: "Hiçbir şey yazmayacağım." diyerek tertibin önemli bir ayağını bozmuştur.

BM de Mutreb gibi…

Mursi, darbecilerin kurdukları sözde mahkeme salonunda çırpına çırpına can verirken BM de kulaklığını takıp kahvesini, sigarasını içmeye devam ediyor.

BM eliyle çözülmüş hiçbir mesele yok.

BM kararıyla kurulmuş ve yüzölçümü, sınırları belli olmayan tek devlet ; İsrail…

Filistin’de, Suriye’de, Irak’ta, Afganistan’da, Doğu Türkistan’da, Keşmir’de ve Türkiye’de terör eliyle yaptırdıkları ‘iş’ tam da budur.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, 24 Eylül’de BM’nin yüzüne çarptı tüm bu adaletsizlikleri, zulümleri…

Sayın Cumhurbaşkanı : “ Dünyayı kana mı bulamak istiyorlar?” sorusuyla insanlığın bir felakete sürüklendiğini haykırıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan ve onun temsil ettiği Türk milleti mazlumların sesi, insanlığın vicdanıdır.