Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


BOMBALAR YAĞIYOR COĞRAFYAYA

"Bir ilk kurşun

Bir çıra gibi yanan ülke

Ekinler ağıllar alev ateş

Sakallarından tutuşturulup yakıldı

Dedeler her köyde

Ak saçlı

İpince yürekli

Nenelerin ve çocukların gözleri önünde" ( Meral Maruf)

Afganistan dağlarına bombalar yağdığındau2026 Buhara masalsı güzelliğiyle yetimleri, savaş vurgunu çocuklarıyla öylece ağladığında yazıldı bu şiirleru2026 Tespih taneleri gibi ümmetin evlatları dağıldığında, Türkistan, Özbekistan, Afganistan, Pakistan bombalar altında inlerken Batı'nın acımasız misket bombaları vardı. Jetlerden yıldırım gibi yağan bombalarıu2026 Çocuk, yaşlı demeden öylece köyleri ezip geçen tankları vardı sonra.

Türkmenistan'da binlerce alim idam edilmiş arkasından halkın yüreğine tercüman olmuş şairler asılmıştıu2026 Nice emeklerle yetişen müstesna şahsiyetler, içinde yaşadığı cemiyetin göz aydınlığı, yol göstericisi, zor zamanlarda yetişmiş değerler acımasızca yok edilmiştiu2026

Tarih tekerrürden ibarettir. Yaşadığımız şu günlere baktığımızda Batı aynı Batı. Bombalarını yağdırıyor yine mazlum halkların üzerine. Ve Müslümanlar yine aynı, bölük pörçük darmadağınu2026 İmamesini yitirmiş tespih taneleri gibi bir olmayı, toplanmayı, cem olmayı bekliyorlaru2026

Şair soruyor gerilerden Afgan Savaşlarında kardeş sancılarıyla bilediği yüreğine mısralar yüklerken:

"Düşmanla, düşmanın sahasında ve onun silahıyla karşılaşmaya hazır mısınız? Değilseniz başka bir yol arayın. Aksi takdirde durmadan yenileceksiniz. Şimdi durmadan yenildiğiniz gibi."

Cahit Zarifoğlu'nun mektup arkadaşıdır Meral Maruf. Bir milletin destansı direnişini an an öğrenir Maruftan Zarifoğlu. Şair Afgan dağlarında destanlar yazan yiğitlere adar nice şiirlerini. Yüreğini yiğit savaşçıların direniş sevdalarıyla besler. Batının ve Rusların önü alınmaz aç gözlülüklerinin, acımasız saldırılarını besleyen Amerikan silah depolarının boşaltılması içindir herşey. Tüm savaşlar, tüm kıyımlaru2026 Çocukların, ninelerin, dedelerin, çaresiz kadınların köylerin ve şehirlerin üzerine yağan bombalar vardı hepu2026 Tamahkar milletlerin fakir Müslüman coğrafyaları sömürmek için gönderdiği bombalaru2026

Ruslar daha dün yarım asır önce nasıl gönderdiyse acımasız bombalarını yine gönderiyor Müslüman halk üzerineu2026 Bu sefer Suriye'nin mazlumlarını buluyor acımasız bombalar.

Hatırlayalım onlar yenmek ve ezmek üzere Müslüman halkaların üzerine Bosna'da gönderdiler acımasız tanklarını... Hala toplu mezarlar açılıyor. Hala yaralar kanıyor, yaşlı ninelerin yüzü kızarıyor yaşadıkları dehşetengiz anılardan. Binlerce şehitin kanıyla sulanmış cennet Bosna Avrupa'nın göbeğinde tüm dünyanın gözü önünde yıllarca bombalandıu2026

Hatırlayalım Irak'a giren Amerikan askerlerinin yaptıklarını. Yüreğimizi daraltan, insanlık dışı muameleleri, Müslümanları et yığınları gibi üstüste yığarak, sapkınlıklarını, azgınlıklarını firenleyemedikleri aşağılık işkencelerini hatırlayalım.

Hatırlayalım, Filistin'de Gazze'de sahur ve iftar vakitleri, bayramlarda körpe çocukların üzerlerine yağan misket bombalarını. Gazze'nin sahillerine dökülen minik bedenleriu2026 Mavi Marmara'nın kahraman şehitlerini. Şehit Furkan Doğan' nın kara gözlerini, o inatçı o güzel, o teslim kara gözlerini hatırlayalımu2026

Sonra Mısır direnişinde, bizler bol müreffeh sofralarımızda envai çeşit yemeklerle iftar açarken, sarı yakan, eriten sıcaklarda Rabia meydanını dolduranların şehadetle oruçlarını açtıklarını. Sonra nazenin Esma'nın o körpe evladın kahpe kurşunlarla nasıl yığıldığını yanan Rabia meydanınau2026

Halkın oyuyla seçilmiş adam gibi adam olan Mursi' nin parmaklıklar arkasındaki duaları gelsin aklımıza.

Hatırlayalım Suriye'nin kan gölüne dönen sokaklarında yalınayak, aç perişan sınırlarımıza gelen yetimleri, yürüyemeyen nineleri, ırzlarına geçilmiş çaresiz kadınlarıu2026

Ey halkım bu savaşlar bizim savaşlarımız. Ümmet kan ağlıyor neredeyse yarım asırdır. Bir adacık gibi kalan ülkemin içerisinde son dönem başı secdeye değen, ümmetin dertlerini dert edinmiş, yönünün Ortadoğu'nun dertlerine çevirmiş bir avuç inanmış adam var. Kim ne derse desin, nerden gelirsek gelelim, hangi düşünceden olursak olalım görmemiz gereken gerçekler var.

Yüreklerimiz yangın yeri, Ortadoğu'yu kan gölüne çeviren Batı ve Amerika kendi içimizde başlattığı savaşı körüklüyor ve kardeşi kardeşe düşürerek uzaktan seyrediyor halimizi. Bir zamanlar Çanakkale'de, Mora'da, Sakarya'da ve Kurtuluş Savaşının en çetin cephelerinde düşmana karşı omuz omuza çarpıştığımız Kürt ve Türk Kardeşliğinin eşsiz dayanışmasını yaşadığımız günler vardı bizim.

Zarif Şair, Türkmenistan 'nın nasıl düştüğünü bizlere anlatmaya çalışıyor. Bir Değirmendir Bu Dünya kitabında; " Necip El-Kiylani'nin Türkistan Geceleri isimli romanından: 'Rus ve Çin araştırmacılar, İslam'ı Türkistan halkının kafasından söküp hayatından uzaklaştıramazsak başarılı olamayacağımız gün gibi açıktır." Demektedir.

Ve ibretlik bizlere ders olacak anlatımına devam ediyor: " Türkistan'ı kontrol altına almak amacıyla 1933'de Kızıl Çin ile Rusya arasında yapılan anlaşma sonucu Doğu Türkistan'a yollanan Rus birliklerine kumanda edenlerden Molinkof da şöyle diyor:

- Elimizde Rusya'da özel olarak komünist kültürle eğitilmiş Doğu Türkistanlı yüzlerce genç bulunmaktadır. Onlara güveniyoruz."

Yazarın ifadesiyle dünyanın her yerinde Müslümanları çözmek için uygulanan metotlardır bunlar. Halkı İslam'dan uzaklaştırmak ve komünist kültürle yetişmiş muhaliflerle karşı cepheler oluşturmak. Nihayetinde anlatılan bu metotlar da aynen uygulamaya konulur. Müslüman ülkelerde iç savaşlar başlaru2026

Bizim yaşadığımız da bu değil midir ey dostlar. Kendi içimizde, kimliğinden, dininden, tüm manevi değerlerinden arınmış bir güruh şimdi karşı cephe olmuştur. Ülkeyi adeta tam da seçim arifesinde kaosa sürüklemek için elinden geleni yapmaktadır. Ve tüm bunlar hemen yanıbaşımızda sıcak savaşlar yaşanırken olmaktadıru2026

Suriye'ye yağan bombalar bizim sınırlarımızı da zorlamaktadır bir bakıma. Öylesine sıcak savaşlar içinde, ümmetin çaresiz çırpınışlarını, aç perişan Batı kapılarına, kendilerini bu hale getirenlerin kapılarına gittiğini gördüğümüzde utanıyoruz. Utanıyoruz ve çaresiz ne yapacağımızı şaşırmış halde dualar ediyoruz. Sınır tellerini gerenlerin, duvarlar örenlerin kapılarına kurtuluş diye gidenler bizim kardeşlerimiz. Ölüm sahillerine vuranlar, göçlerle vatanlarından sürgün olanlar ümmetin evlatları. Nice dehşetengiz tablonun karşısında dumura uğramış durumdayız. Ama biliyoruz ve inanıyoruz ki Allah nurunu tamamlayacaktır. Hiçbir zaman inanan ve inanmayan bir değildir. İşte tam da burada Cahit Zarifoğlu'nun çağrısına kulak vererek yazımı bitiriyorum:

" Ne kadar dehşete kapılırsak kapılalım, öte dünyaya ve Allah'a kapılarını kapamış, kalplerini zifiri karartmış olanların, hakim olmak ve yalnızca kendileri yaşamak için durmadan öldürmeleri ve öldürtmeleri son bulmayacaktır. Bu vahşilerin elinden dünyayı kurtarmak, "öldürmek zorunda kalınca güzel öldürün" emrinin sahibi İslamdan başkası ile mümkün mü?"

Yüreğime tercüman olan Zarif Şaire selam olsun, dua olsun Rahmet olsunu2026

Selvigül Kandoğmuş Şahin / MİLAT