Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Mart 2024

​Bu bayramda şeker almasak

Bu Ramazan olduğu gibi hemen her Ramazan katil İsrail'in Filistin'de zulmü de başlardı? Bazen Batı Şeria'da. Bazen Gazze'de. Bazen de Kudüs’te... Biz her yıl Ramazan ayında İsrail’in bu mezalimini televizyonlarda duyuyorduk. Gazetelerde okuyorduk, radyolarda duyuyorduk. Şimdi sosyal medya var. Canlı yayında soykırımı izliyoruz.

Bu sene İsrail’in zulmü erken başladı. Tâ 2023 yılı Ekim ayında. Aksa Tufanıyla başladı. Altı aydır Filistin’de soy kırım yaşanıyor. Şimdi Ramazan’dayız. Ve bu Ramazan’da İsrail zulmünü tekrar ediyor. Biz, dünya Müslümanlarının daha doğrusu dünyadaki zulme karşı yekvücut olan insanların İsrail’e karşı kullandığı tek silah BOYKOT kaldı. Buğz ediyoruz, beddua ediyoruz... Nereye kadar. Boykot en etkili silah.

Dünya genelinde ve ülkemizde yapılan boykotlar neticesinde İsrail’e ve siyonistlere destek veren şirketler büyük zararlara uğradılar. Biz, tüketiciler olarak boykotla yeni bir şey daha öğrendik. Aslında Müslüman olan her ferdin ve toplumun israf karşısında katı bir tutumu vardır. Mesela kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim’de Tekasür sûresinde dünyaya, dünyadaki mal ve nimetlere tutkun olanlar kınanmış, bu insanlar ahiretle uyarılmışlardır. Bu insanlardan kasıt nitekim Müslümanlardır. Diğer semavî dinlerin kutsal kitaplarında (İncil, Tevrat) tahrif edilmiş bilgiler mevcut olsa da israf konusunda Kuran-ı Kerim’e paralel bir mesaj söz konusudur. Mesela İncil’in Yuhanna bölümünde şöyle bir ayet var.

“Herkes doyunca İsa, öğrencilerine, “Artakalan parçaları toplayın, hiçbir şey ziyan olmasın” dedi. Onlar da topladılar. Yedikleri beş arpa ekmeğinden artakalan parçalarla on iki sepet doldurdular. Halk, İsa’nın yaptığı mucizeyi görünce, “Gerçekten dünyaya gelecek olan Peygamber budur” dedi.(Yuhanna, 6:12-14)”

Gelelim günümüze… Müslümanların modernizm ile birlikte israf karşısında tutumlarının yumuşadığı ve israfın had safhaya çıktığı bir dönemdeyiz. Masamıza gelen yemek tabaklarına dur diyemiyoruz. Ondan sonra artakalan parçaları toplayın, ziyan olmasın diyoruz. Topladıklarımızı ne yapıyoruz. Hayvanlara veriyoruz. Hiç olur mu? Allah, hayvanların yemini, gıdasını ayrı göndermiştir. Zaten bugün şehirlerimizde, mahallelerimizde sadık hayvanlar olarak bildiğimiz köpeklerin insanlara saldırısı bu değil midir? Birinci sebep olmasa da en güçlü sebeplerden biridir köpeklerin insanlara saldırısı.

Konumuza dönelim. İsrail’in Gazze saldırısı ve buraya uyguladığı abluka sonucunda insanlar açlıktan ölmeye başladı. Gazzeliler, hayvan yemlerini öğütüp ekmek yapmaya başladılar. Ve biz yıllarca çöplerde biriken ekmekleri müşahede ettik. Nasıl bir tenakuz, nasıl bir çelişki, nasıl bir paradoks…

Şimdi Ramazan ayının son günlerine geldik. Önümüz Ramazan bayramı. Görünen o ki Ramazan bayramında da Gazze’de katliam devam edecek. Biz Türkiye’deki Müslümanlar olarak ne yapabiliriz. Bu Bayram’da şeker almayalım, diye düşündüm. Ama insanların bayramda şeker kullanma kültürünü engelleyemeyiz. Peki, ne yapmalı nasıl bir çare aramalıyız. Önce meseleye şuradan girelim. Düşünün seküler kesim Ramazan Bayramının adını “Şeker Bayramı” yapmıştı. Neyse ki son zamanlarda siyasî konjonktürün de etkisiyle “ŞEKER BAYRAMI” az kullanılmaya başlandı. Birileri (muhtemelen siyonist bir organizasyon) bize şekeri tüketmemiz için Ramazan bayramının adını bile değişmişti.

Sağlık ve Gıda Güvenliği Hareketi Derneği Genel Başkanı Kemal Özer ile yaptığımız bir görüşmede kendisi ülkemizde en büyük şeker firması Kent Şekerlerinin İsrail, İngiliz, ABD menşeli Mondelez International’ın alt markası olduğunu belirtmişler. Çatı kuruluş Mondelez, The Kitchen Hub ve Torr isimli iki İsrail’li gıda girişimine yatırımda bulunmuştur. İsrail’de ekonomik ilişkilerini hem operasyonel olarak hem de AR-GE yatırımları ile pekiştirmektedir. Nitekim bahsi geçen girişimleri kuranlar arasında zaten Mondelez’in eski çalışanları da bulunmaktadır.

Biz, aslında Ramazan ayında kent şekerlerini de diğer şekerleri de tüketmek istemiyoruz. Çünkü şeker gıdası insan sağlığı için zararlıdır. Sofralarımızda Osmanlı şerbetleri ve ayran yerine nasıl gazlı içecekler, kolalar yer aldıysa bir müddet önce de hurma, kayısı, kuru üzüm, incir yerine fabrikasyon şekerler yer almıştı.

Gıda hareketi başkanı Kemal Özer de bu konuya dikkat çekiyor: Bayramda misafire, çocuklara hurma ikram edin diyor, yemiş ikram edin, diyor. Kuru incir, kayısı, tut ve diğer yemişler bayramın en ideal ikramları olmalı.