Dolar (USD)
32.16
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2476.34
BIST 100
10158.63
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Ocak 2019

Bu kış da geçer

Tahammül; sıradağlar gibi duruyor içimizde. Izdırap bir kor alev misali. Yangına dönmüş şehirler ve yaşımızın bizi alıp attığı insanlıktan çok uzak bir çağ.

Her şeyin bir dirilişe ihtiyaç duyduğu dar geçitlerden geçiyoruz. Bir dar kapı var, bir biz, bir de dünyaya nizam vermek isteyenler. Soğuk ve karanlık yüzü var insanlığın. Saltanatı sadece kalbime yakıştırıyorum. Zafere, inanca, direnişe yer ayırıyorum kalbimde. Biri gitsin biri gelsin.

Yosunlu kayalara vurup duruyor denizin dalgaları. İçimde bir çığlık. Beni alıp götüren ayaklarıma kendimi teslim ediyorum. Kış bütün haşmetiyle dayandı kapıya. “Sert geçecek bu kış.” Üstüne bulutları örtü yapanlara, bir gazete kâğıdına iman edenlere, bir kartonun şefkatine sığınanlara kalbimi söküp vermek istiyorum. Sokakları gece boyu arşınlamam, koltuğumun altında karton kutuları taşımam bundan.

Ağaçların kuru dallarını dövüp duruyor rüzgâr. Tahammül nasıl ki kurulmuş içimize, tedirginlik de bir pusu kurmuş kıyıya, köşeye. Nereden ne çıkacağı belli değil. Tereddütler bir bir sıyrılıp çıkıyor meydana. Yüzler terk edilmiş şehirlere benziyor; soğuk bir alıcı kuş misali. Kalkıp bir orduyu ayağa kaldırır gibi tek vücut ayaklanmak bütün kuşların kanat sesleriyle birlikte. Beklediğim bu.

Herkesin beklediği bir dua. En çok beklenen anda bir yağmurun yağması gibi duaların kanat sesleri. İnsan narindir, savaş meydanında bile titrer kalbi. Bir camın ardından cama çarpa çarpa yağan yağmurun tereddüdü gibi bir hal var dilimizde. Toprağa bereket, cana can olan yağmur evsizlerin en çok da içine yağar.

Karanlık sokaklarda daha bir soğuk olur kış. Elleri cebinde, başı önde kim varsa önce onları yakalar kış soğuğu. Eski zamanların cenk masallarını düşünerek, yağmurlu sokaklarda çukurlara bata çıka yol alırken Hz. Ali’nin en çok da heybetini düşler yalnız bir yürek. Karanlığa aydınlık, dünyaya nizam, mazluma şefkat, kılıca zülfikâr.

Mevsimler hem dert olur hem ders olur insana. Bir yaprağın savruluşundan, endamıyla renkten renge bürünmesinden yoğun yaşam dersleri çıkararak yaşar mevsimlerin sesini duyan herkes. Her rengin ayrı bir dert olduğunu bilerek sokakları kuşatmak gerek. Bir kapıyı çalmak, eski bir kapının yoldaşı, sesi, soluğu olmak ve ferahlığıyla ferahlatmak bir mahzun yüreği.

Bir kapıdan diğerine dokunan bir sesin sıcaklığını bütün mevsimlerin ötesinde duyurmak için avazı çıktığı kadar bağırmalı insanlık. Kendimiz için yaşamayı bırakıp herkes için yaşadıkça dünyanın bozulan dengesi yerine oturacak, terazinin ahengi dünyaya nizam getirecek. Tahammül en büyük gücü olacak insanlığın. Kendinden geçerek, uzaktan yakına gelerek, bütün mesafeleri alt üst ederek bir insanlığı kucaklayacak ümmetin nidası.

Terk etmek bir tereddüt olarak kalsın. Gitmek ancak bir şiirin dizesinde arz-ı endam etsin. Caddeler rengini insanların sıcaklığından alsın. Bir çocuğun yüzü güldükçe insanlık dersini tamamlasın.

Oyalayan bir gelecek masalını tekerlemesinde bırakıp yeni cenk masallarına geçmenin vaktidir. Çok yüksek, çok sıcak, çok ulu bir insanlık dersi başlasın. Bir kez daha diriliş desin insanlık. Kendinden diriliş, topraklarından diriliş, kışın bitmesini beklemeden ayaza ve yağmura karşı büyük bir direniş. Tahammülümüz yok artık bir kez daha kendi kendimizi kurşuna dizmeye.

Yolumuzun üstündeki bütün dikenleri ellerimizi kanatarak kaldıracağız. Müstehzi gülüşlerden geçerek iradesini toprağından alan bir direnişle dirileceğiz defalarca. Cam kenarlarından izlediğimiz tufanlar mazinin karanlık sayfalarında kaldı. Yüzümüzü tüm insanlığın yüzüne çevirerek sert geçecek bu kış diye diye adımlarımız en ağır gürültüler çıkarsın diyerek uygun adım geçeceğiz zalimlerin gözlerinin hizasından mazlumun yüzü gülsün diye.

Tahammülümüz bir kış ancak dayanır, bahar gelir, bir tohum selamlar direnişin zaferini. Yeter ki biz kış soğuğunda bir mazlumun kalbini daha sarmasını bilelim.