Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Aralık 2018

Bu Nice Okumaktır?

Bir okuma seferberliği ile karşı karşıyayız desem abartmış olmam. Evde, okulda, sokakta kısacası her yerde “ille de okumak” deniyor. Projeler yapılıyor okumak üzerine, fuarlar, yarışmalar düzenleniyor. Hepsinin de tek amacı, millet kitap okusun, kitapla buluşsun.

Kitabın ve daha da önemlisi okumanın merkezde olduğu her türlü etkinliğe ve projeye millet olarak ihtiyacımız var. Okumanın önemi, insana kattığı değer gibi artık söylene söylene dillerde tüy bitiren sözlerden öte okumak ve okuduklarından kendinde kalanları hayata geçirme vakti çoktan gelmiş olmalı. Yoksa bir Yunus nefesi ile “Bu nice okumaktır?” sözünü tekrarlar dururuz.

Artık şehirleri geçtik ilçelerde ve kasabalarda bile kitap fuarları düzenleniyor. Fuarların düzenleniş amaçlarından biri olan ticari kazanç okuyucuyu çok da ilgilendirmiyor. Okuyucu için önemli olan bu imkânları değerlendirebilmek, okuduğu kitaplardan kendine kalacak önemli kazanımları arttırabilmek.

Bu tür gelişmelerden rahatsız mıyım? Elbette değil. Şikâyetçi olsam kendimle çelişmiş olurum. Önemli olan elimizdeki bu imkânları doğru kullanabilmek.

Mesela okur-yazar buluşmalarına gidip gençlerle söyleşi yapıp kitap imzalamak yerine kitapları okuyan gençlerle buluşarak, okudukları kitap üzerine sohbet etmek daha verimli geliyor bana. Gençler kitabını okudukları yazarla buluşarak yazara yazdıkları üzerinden sorular sorarak okuduklarını daha anlamlı hale getirebiliyorlar.

Kitapları da biriktirme hastalığımızın bir parçası yapmaktan kurtarmamız gerekiyor. Artık öyle bir zamandayız ki her şeyin ağır yükünü taşıyoruz. Eşyaları, acıları, umutları, sevdaları biriktiriyoruz. Her şeyi olan, her şeyi seven, her şeyi bilen insanlardan oluşan bir topluluk oluyoruz büyük bir hızla.

Biriktirmek deyince aklıma fotoğraflar geldi birden bire. Telefonlarımızın, bilgisayarlarımızın, tabletlerimizin, ceplerimizdeki belleklerimizin içi binlerce fotoğrafla dolup taşıyor. Dönüp de birine bile bakmaya fırsat bulamadan geçiyor vakit. Ruhumuza ve bedenimize yük yapıyoruz biriktirdiğimiz her şeyi.

Kitap biriktirme hastalığından kurtulup, kitap okuma eylemini etkili hale getirmek gerek. Sadece okumak değil okuduğunu yaşamak kavramını da hayatımıza uygulamak için gençleri iyi kitaplarla buluşturmanın yollarını bulmamız şart. Sadece “Git kitap oku!” diyerek bir kenara çekilmek sadece anlık iç rahatlamalarına sebep olur, o kadar.

Tokat, kitabın başkenti olacak

Tokat’tın tarihten bu yana ilme verdiği değer aşikârdır. Anadolu’nun ilk medresesinin Tokat’ta olması, Tokat’ın “alimler konağı, fazıllar yurdu, şairler yatağı” olması ve şeyhülislamlar, alimler, aşıklar yetiştirmesi gibi payeleri taşıyan Tokat şehri günümüzde de kitapların nefes aldığı şehir olma özelliğini tüm canlılığı ile koruyor.

Tokat Milli Eğitim Müdürlüğü’nün yürüttüğü Okullu Okulsuz Okuyoruz Yazıyoruz Projesi, Tokat Belediyesi’nin düzenlediği kitap fuarı bunun en somut örneği. Şimdi de Tokat Valiliği Öğretmenler Günü’nde şehrin tümünde görev yapan eğitim çalışanlarına kitap hediye ederek kitabı şehrin gündeminde tutmaya devam edeceğini göstermiş oldu.

Tokat’ta göreve başlayışının daha ilk haftalarında böyle bir çalışmaya imza atan Tokat Valisi Dr. Ozan Balcı, öyle görünüyor ki Tokat’ı kitabın başkenti yapacak. Şehir olarak gençlere faydalı olacak etkinliklerle şehir, kitaplarla nefes alıp verecek.

Anadolu’nun ilk medresesine ev sahipliği yapmış olan Tokat; kitabın, kültürün ve sanatın da başkenti olacak. Çünkü buna inanan ve “İlim ilim bilmektir/ İlim kendin bilmektir” sözünü şiar edinmiş iyi bir ekip var Tokat’ta.