Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.59
Gram Altın
2387.98
BIST 100
10192.73
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

15 May 2018

Büyük felaketten büyük direnişe!

TRUMP başkanlığındaki ABD yönetiminin 6 Aralık 2017'de Kudüs'ün İsrail'in başkenti olduğunun kabul edildiğini açıklamasından sonra başlayan süreç, NEKBE günü elçiliğin açılacağı ilanıyla yeni bir boyuta taşındı. Haçlı Siyonist ittifakının karşısında Müslüman dünyanın direniş ruhuu2026 Gerçi Trump ve ABD, İslam dünyasındaki kukla kral ve emirleriyle bu sürece karşı doğacak tepkilerin önünü alma hamlesini yaptı ama, gelecek günler kuklalarla beraber kuklacıların da devrileceği süreç olacak inşallah.

Türkiye'nin tarihi misyonu

Müslümanların toprakları kimsenin babasının malı değil. Onlar öyle istiyor diye, Kudüs, Mekke veya bir başka İslam toprağı kimseye peşkeş çekilemez. "Şartlar Türkiye'yi tarihi misyonunu üstlenmeye zorluyor demişti mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu. Tarihi misyonumuz, İlayi kelimetullah sancağını tekrar en yükseğe taşıma vazifesidir. Bunun için kendi vatanımızda, kendi inancımıza uygun bir yaşama tarzını inşa etmek ve İslam'a muhatap bir dünya görüşünü iktidara taşımamız gerek. Bu topraklar için, gözlerini bu topraklara dikmiş bekleyen bütün ümmet için hayati bir zorunluluktur.

İçimizdeki fitne tohumları

Sistem bu haliyle o misyonu yüklenmemize engel. Kaldı ki zaten o misyonu yok etme göreviyle kurulmuştu. Tarih ispat etmiştir ki İslam milleti ne zaman tökezleyip yenilmeye başladıysa bunun sebebi dışardan gelen saldırılardan ziyade içimizde ekilen fitne tohumlarının yeşermesi ve inancımızın hakkını veremeyip dünyevi meselelere dalmamızdandır.

Aslında bizim için büyük felaket Osmanlının yıkılışıyla başladı. 1909 Abdülhamid Han'ın tahtan indirilişine kadar geçen yüz yıllık zaman diliminde, Osmanlıyı yıkmak için ellerinden gelen her şeyi yapan Emperyalist Devletler bunu, içerden devşirdikleri ahmak ve hainlerin desteğiyle Abdülhamit Hanı indirdiklerinde başarmış oldular. Osmanlı Devletinin şahsında İslam'a karşı zaferlerini elde etmiş ve bütün İslam coğrafyasını talan etmek üzere harekete geçmişlerdi.

Türkiye'yi neden suçluyorlar?

Bugün İslam dünyasına yönelik yapılan yağmaya sessiz kalmayan Türkiye'yi Osmanlıcılıkla suçlama sebepleri de bu yüzdendir.

Osmanlı İslam Sancağı altında bir ümmet farklı milletler olarak yaşıyordu İslam Coğrafyası. Osmanlının yıkılışıyla Felaketler çağı başlamış oldu bizim için. Osmanlıyı yıkan güçler, sonra hem coğrafi hem de mana olarak ümmetin kalbinde yer alan Filistin topraklarıyla beraber bütün coğrafyamızı talan ettiler. Milyonlarca Müslüman, Balkanlarda Kafkasya'da Kırım'da ve birçok yerde katliamlara sürgünlere maruz kaldı. Topraklarımız işgal edildi, milletlerimiz esir edildi, birliğimiz bozuldu ve birbirini anlamayan birbirine hasım topluluklar haline döndürüldük.

Sancak ayağa kalkmalı

Yeniden dirilişimiz de ancak o sancağın tekrar ayağa kaldırılmasıyla gerçekleşecektir. İşte bu yüzden, Ümmet şuuruna ermeye başladığımız için, Batının dayattığı laik demokratik faşist sosyalist ve sair sistemlerle değil, İslam Sancağını ayağa kaldırdığımız zaman esaretten kurtulacağımızın farkına vardığımız için her yönden saldırmaya başladılar. Bu işin artık dönüşü yok. Emperyalist Batı, aynı Osmanlı İslam devletini yıkmak için devşirdiği hainler eliyle içerden, kurduğu Haçlı ordusuyla da dışardan saldırarak yıktığı Osmanlıya yaptığını şimdi ümmetin dirilişini engellemek için yapıyor. Fakat inşallah artık buna engel izin vermeyeceğiz. Biz yolumuzda yürüdüğümüz müddetçe gelecek İslam Sancağı altında toplanmış ümmetin zaferi yakındır inşallah.

Nekbe Günü ile başlamıştık sözümüze. Filistin- Kudüs bizim kalbimizin attığı topraklardır ve inşallah Kudüs özgürleşene kadar mücadelemiz devam edecektir. Filistin'de Siyonizme boyun eğmeden direnen yiğitlerin kararlı duruşları ümmet olarak bizim için misaldir. Amerika'nın emlakçı başkanı Kudüs'ü babasının malı gibi Siyonistlere peşkeş çekemeyeceğini Müslümanların direnişiyle anlayacaktır.

Son söz olarak Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun şu cümlesi bizim ölçümüzdür: "Bizim Büyük Doğumuzda Ortadoğu'da İsrail diye bir devlete yer yoktur"

Mütefekkir Salih Mirzabeyoğlu'nun tedavisi devam ediyor hastanede. Durumu ciddiyetini korusa da ümitle Rabbimizden gelecek şifayı bekliyoruz.