Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.82
Gram Altın
2433.26
BIST 100
10089.15
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 May 2015

Büyüme için tasarruf şart

Ekonomi politikalarının temel amaçlarından biri de istikrarlı ve sürdürülebilir büyümenin gerçekleşmesini temin etmektir.

Bir ekonomide mal ve hizmet üretimi miktarında artışı ifade eden büyüme, teorik olarak halkın refah seviyesinin yükseldiğine işaret eder.

Türkiye 2010'da yüzde 9,2, 2011'de yüzde 8,5 gibi rekor denilebilecek büyüme oranlarına ulaşmıştı.

Ancak milli gelirin yüzde 10'una yaklaşan ve 75 milyar doları bulan cari açık korkusuyla frene basmak zorunda kalınmış, büyüme hızı 2012'de yüzde 2,1'e, 2013'te yüzde 4,1'e, 2014'te yüzde 2,9'a düşmüştü.

Bu yıl da düşük bir büyüme hızı bekleniyor.

En büyük dış pazarımız AB'de hüküm süren durgunluk, Ukrayna-Rusya gerginliği ve Ortadoğu'da yaşanansavaş ortamı, büyümeyi olumsuz etkileyen faktörler arasında sayılıyor.

Bu dış faktörlerin yanı sıra iç dinamiklerin de rolünü hatırlatmak gerekir.

En başında da tasarruf açığı gelmektedir.

Son yıllarda tasarrufların milli gelire oranı yüzde 13'e kadar geriledi.

Gelişmekte olan ülkelerde bu oran yüzde 30'larda, Çin'de yüzde 50'dir.

Tasarruf olmadan yatırım, yatırım olmadan üretim olmaz.

İç tasarruflarımız yetersiz olduğundan ekonominin çarklarını döndürmek için yabancıların tasarruflarını kullanıyoruz.

Geçtiğimiz 10 yılda dış kaynak bol ve ucuzdu.

Özellikle 2008'de küresel krizin yol açtığı durgunluğu atlatabilmek için ABD Merkez Bankası'nın(FED) 2013 yılına kadar piyasaya 3 trilyon dolar sürmesi, dış kaynak ihtiyacının rahatça karşılanmasına imkan verdi.

2002'de 129,5 milyar dolar olan dış borçlar, 2014 sonunda 402 milyar doları buldu.

Özel sektörün 43 milyar dolar olan dış borcu bu dönemde 282 milyar dolara yükseldi.

FED'in 2013 Mayıs'ından itibaren para basmayı azaltması ve yılsonuna doğru tamamen durdurmasıyla birlikte sorunlar ortaya çıkmaya başladı.

Dış kaynağın temini zorlaştı, iç siyasi gerginliklerinde tetiklemesiyle dolar tarihi rekorlar kırdı.

O yüzden artık yabancı kaynaklara başvurmak yerine, iç tasarrufları kullanmak daha bir önem kazandı.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan da Forum İstanbul toplantısında yaptığı konuşmada, iç tasarrufların mutlaka artırılması gerektiğinin altını çizdi.

Peki iç tasarruflar nasıl arttırılacak?

Hükümet açtığı paketlerle bu alanda bazı adımlar attı.

Bireysel emeklilik, konut hesabı, çeyiz hesabı ilk akla gelenler.

Ancak iç tasarrufların arttırılması esas olarak gelir artışına bağlıdır.

İşsizlerin, yoksulluk ve açlık sınırı altında yaşayanların, asgari ücrete talim edenlerin tasarruf yapmasını beklemek mantıklı değildir.

Gelir artışı ise ekonominin hızlı ve dengeli büyümesi ile mümkündür.

Tasarruf olmadan da büyüme olmaz.

Bir kısır döngüdeyiz, işimiz kolay değil.

Bir noktaya daha değinmeden geçmeyelim; tasarruf etmek kadar tasarrufların nasıl değerlendirildiği de önemli.

Tasarruflar verimli ve döviz kazandırıcı yatırımların finansmanına yönelmiyorsa kaynak israfı söz konusudur.

Ülkemizde tasarruflar büyük ölçüde gayrimenkule gidiyor.

İnşaat sektörünün desteklenmesi hiç kuşkusuz ekonomi için faydalıdır ama milli gelir içindeki payı giderek azalan sanayi sektörüne öncelik tanınması büyümeye daha fazla katkı sağlayacaktır.

[email protected]