Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2399.98
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

03 Şubat 2015

Cami ve Kitap

Geçenlerde bir camide kitap ve kitaplık göremeyince çok üzüldüm, hüzünlendim. Halbuki İstanbul'un ve Anadolu'nun bir çok camiinde küçük de olsa mutlaka kitaplıklar olur. Namazlardan önce veya sonra kitap okumak isteyen cemaat için bu imkan sağlanır. En azından Kur'an-ı Kerim, meal ve hadis kitapları bulunur o kitaplıkta. Sonra Topkapı Çinili Camii'ni düşündüm. Ahmet Yüter Hoca'nın her hafta bir münevveri davet edip konuşturduğu o muhteşem mabedi ve zengin kütüphanesini sevgiyle andım. Bazı camilerin bahçelerinde çay içme odası bulunuyor. Orada da kitaplıklar olur, ezanı bekleyen cemaatten bazı kişiler, o arada zamanı değerlendirip kitap okur.

İlme, irfana en çok değer verdiğini bildiğimiz muhterem din adamı, Diyanet İşleri Başkanımız Mehmet Görmez Beyefendi'den istirhamımız şudur ki, Türkiye'de kitapsız mabet kalmasın. Her camide küçük, orta veya büyük bir kütüphane tesis edilsin. Bu uygulama, çok zor olmasa gerek. Cemaat küçük bir destekle o kitaplığı alır, Diyanet de kendi yayınlarından birer örneği yollar. Böylece çekirdek kütüphane kurulmuş olur. Bu kütüphaneler, zaman içerisinde uygun kitaplarla desteklenir ve zenginleştirilir. Belki de bu uygulama vardır, bilemiyorum. Diyanet'in duyarlı olan değerli yetkililerine hatırlatmak istedim. Türkiye'ye İSAM gibi muhteşem bir kütüphaneyi armağan eden, ülkemize İslam Ansiklopedisi gibi devasa bir eseri kazandıran ve ilim aleminin takdirini kazanan Diyanet, elbette bu konuda bir eksiklik varsa giderecektir. Mademki camiden, kitaptan, kütüphaneden bahsettik öyleyse kıymetli bir eserden de söz edelim.

Türkiye'nin köklü kuruluşlarından birisi olan Kayıhan Yayınları, az ama öz kitaplar neşrediyor. Yayınevinden mühim bir kaynak eser çıktı. Mümtaz ilim adamlarımızdan Prof. Dr. Ziya Kazıcı'nın Osmanlı Medeniyeti Tarihi başlıklı beş ciltten meydana gelen eseridir bu. Halen İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi'nde görev yapan yazar, 'İslam Tarihi' alanında dünya çapında tanınan iyi bir akademisyenimizdir. Yurtiçinde ve yurtdışında bir çok ilmu00ee kongrede tebliğ sunan, konferanslar veren Prof. Kazıcı'nın yayımlanmış eserleri arasında Müslüman Hıristiyan İlişkileri Tarihi, Uçbeyliğinden Devleti Aliyye'ye Osmanlı, Osmanlı Devleti Tarihi, İslam Kültürü ve Medeniyeti, Sultan II. Abdülhamid ve Dönemi Osmanlı Devleti, Misyonerlik ve Tebliğ Açısından İncil-Kur'an da bulunuyor. Ayrıca 14 cilt halinde yayımlanan Siyasu00ee Dinu00ee Kültürel Sosyal İslam Tarihi'nin beş cildini irfanımıza kazandırmıştır.

Osmanlı Medeniyeti Tarihi, şu beş kitaptan oluşuyor: Osmanlı'da Eğitim Öğretim, Osmanlı'da Vakıf Medeniyeti, Osmanlı'da Yerel Yönetim, Osmanlı'da Toplum Yapısı, Osmanlı'da Vergi Sistemi. Toplam 1148 sayfadan meydana gelen eserde, bir bakıma Osmanlı bütün yönleriyle araştırılmış ve günümüz insanına o muazzam devlet yapısı tanıtılmıştır. Eser, bilhassa tarih bölümlerinde okuyan öğrenciler için son derece değerli ve faydalı bir kaynak, bir başvuru kitabıdır. Osmanlı'da Medeniyet Tarihi hakkında uzun uzadıya bir tanıtım yazamasak da en azından bir kitaptan biraz ayrıntılı bahsedelim. Osmanlı'da Toplum Yapısı'nın arkasındaki şu arka kapak yazısı, bize 'devlet ebed-müddet' anlayışını ayakta tutan sırları bir nebze veriyor, okuyalım:

"Bir beylik olarak ortaya çıkışından itibaren bünyesinde şartların gerektirdiği değişiklikleri yapmaktan çekinmeyen Osmanlı Devleti, sağlam temeller üzerine bina edip geliştirdiği ve kemal mertebesine ulaştırdığı müesseseleri vasıtasıyla uzunca bir hükümranlık dönemi geçirme imkanı buldu. Bu devlet, 'destanlarda görülen, asumanu00ee heykeller gibi, başı, küre-i arzın bir kıtasına yaslanmış, vücudu bir başka kıtasına sarılmış, ayakları ise başka bir kıtasına uzanmış' heybetli bir vücuda benzemekte idi. Biz, bu vücudun, farklı görevleri bulunan organlarını, yani toplumun sosyal yönünü incelemeye çalışacağız." Yazı şu satırlarla son buluyor: "İslam'ı kabul etmesiyle yepyeni bir hayat anlayışına intibak ettiğini gördüğümüz Müslüman-Türk dünyası, bağlı bulunduğu bu yeni dinin emirlerine uygun olarak toplum yapısını şekillendirmişti. Osmanlı Devleti de mensubu bulunduğu dinin prensiplerinden farklı bir şekilde hareket edemezdi. Zira 'bu devlette din asıl (kök), devlet ise onun bir fer'u00ee (dal) olarak görülüyordu.' Selçuklu - Bizans sınırlarında ortaya çıkan bu küçük beyliğin, kısa bir müddet sonra, tarihin akışını değiştirecek derecede kudretli bir devlet haline gelmesinin sebebini bu anlayışta aramak gerekir." Eserde, Osmanlı toplumunun sosyal ve kültürel özelliklerine ayrıntılı biçimde temas edildiği gibi, farklı mekan ve zamanlarda meydana gelen değişikliklere de değiniliyor. (Kayıhan Yayınları, Ticarethane Sokak, Tevfik Kuşoğlu İşhanı, No. 11/33 Sultanahmet/ İstanbul) www.kayihanyayinlari.com [email protected]Tel. 0 212 513 51 90)