Dolar (USD)
32.31
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2388.00
BIST 100
10267.35
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

19 Mart 2020

Çanakkale Cephesi''ne Erat Alınacaktır!

Bindokuzyüzlü yılların ilk çeyreğidir. Soğuk kış günleri, hava ayaz mı ayaz… Tellal usul usul caddeleri gezmektedir. Bir yandan davuluna vurur bir yandan da gür sesiyle nidasını seslendirir.

“Duyduk duymadık demeyin! Padişahımız, Sultanımız Cihadı Ekber ilan etti. Çanakkale Cephesine erat alınacaktır.”

Her haneden, her aileden cihad için evlat, baba, kardeş, koca, ... cihad edecek erata, erat için eşyalara ihtiyaç hâsıl olmuştur. Çünkü vatanın elden gitme ve zorlu esaret yıllarının gelme ihtimali çok yakındır.

Ömrü boyunca esir yaşamayı kabul etmemiş, asla vatansız, devletsiz yaşamayı içine sindirememiş bu aziz millet, yapılan çağrıya kulak kabartmış, yüke el vermiştir. Candan, maldan ve sevdiklerinden vazgeçip iki güzelden birine koşmak için asıl sevgiliye, Allah’a gerçek kul olma sevdasının peşine düşmüştür.

Sahip olduğu sevdiklerini korumak, koruduğu sevdiklerine sahip çıkabilmek için azmetme zamanı gelince; devrin aziz insanları, devrin Müslüman’ları sormuştur kendine:

Can nedir ki sevgiliyi göremedikten sonra? Can nedir ki kardeşlerinin, komşularının sesini duyamadıktan sonra? Canı taşıyan beden nedir ki Cehenneme odun olduktan sonra? Can nedir ki vatana bakamadıktan sonra? Can nedir ki Cânân için harcanmadıktan sonra?

Denmiştir ki candan geçmenin adı, serden vazgeçmemenin inancıdır Çanakkale. Sevdiği yârini, anasını geride bırakma cesaretidir Çanakkale. Sevdiğine, geride bıraktığına kavuşamama ihtimalinin hasbiliğidir Çanakkale. Her biriyle ve her şeyiyle inancın tekeden süt çıkarmasının adıdır Çanakkale.

Aslında, duygusallığa çok da yer yoktur. Duygusallıktan öte, bir inanç ve matematik işidir. İnancın bir tarafta, matematiğin ise diğer tarafta olduğu bir savaştır. Topu, tüfeği, eratı az olanın çok olana galibiyetidir. İnancı az olanın, çok olana mağlubiyetidir. Uzun yıllar elinde olmayan teknolojiye rağmen, göğsündeki koca bir inancın eve getirilen zaferidir. Ve bu zafer anlayan ve ağlayabilen içindir.

Yine gerçekler noksan, yine tarih noksan olmamalı. Kahramanların hepsinin adı anılmalı, kim oldukları bilinmeli, öğretilmeli. Tarih, gerçeklerle yazılır. Gerçeklerle, şuur sahibi olunur, aziz millet olunur. Gerçekler, bu güne güç kattığı gibi geleceği de şaha kaldırır. Gerçek, ben olanı biz yapar, birlik kurar.

Çanakkale Cihadı, şuurlu bir millet ile yapılmıştır. Çanakkale Gazası, yapmadıklarını, yaptık diyenlerle kazanılan bir zafer değildir. Boş yazanın ve boş gezenin başardığı bir iş hiç değildir. Boş boş tembellik yapanın kazanabileceği bir başarı, bir zafer asla olmamıştır. Çanakkale Gazası, işinin adamı olanlarla kazanılmış bir zaferdir.

İkibinli yılların ikinci çeyreğidir. Bahar günleri, hava ılık mı ılık... Tellal usul usul caddeleri gezmektedir. Bir yandan davuluna vurur bir yandan da gür sesiyle nidasını seslendirir.

“Duyduk duymadık demeyin! Kendine ve başkalarına adil, fakire ve yetime müşfik, yalana ve iftiraya düşman, özü sözü bir, eline, diline ve beline mukayyet, orta yolcu âdem olanlardan erat alınacaktır. Sadece nefer olabilecek, fırtınada ılıman havada, kurakta selde, soğukta sıcakta yıkılmayacak, boş lafa karnı tok, söze hürmetkâr, Haksızlık görse babasını dahi eğri kılıcıyla doğrultabilecek âdemlerden erat alınacaktır. Bugün ve yarınlar için, Cihad için, Allah için erat alınacaktır.

Cihad tüm ömür boyu yapılacak bir ibadettir. Hoşunuza gitmese de canınız istemese de hatırlayın ki tüm ömür yapmanız icap eden yegâne ibadettir. Söylediklerinizle yaptıklarınız bir olursa bu gazayı kazanırsınız. Bu, atalet ile yaşayanların değil azimle çalışanın kazanabileceği bir gazadır. Konuşanın değil, iş yapanın, söz ustasının değil, cehd ve mücadele ustasının zaferi olacaktır.

Çanakkale Savaşı zaferimiz kutlu olsun. Lakin savaş bitmemiştir. Savaş hâlâ muhtelif cephe ve şekillerde devam etmektedir. Bu savaş korkakların değil cesurların işidir. Zalimlerin değil adillerin işidir. Dürüstlerin, doğruların, iyilerin işidir. Her kişinin değil er kişinin işidir. Duyduk duymadık demeyin.”