Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
35.05
Gram Altın
2475.46
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

27 Aralık 2013

Cemaat Cuntası

Şöyle birkaç soruyla başlamak istiyorum; cunta nedir ve nasıl bir yapılanmadır? Hangi şartlarda darbeyi gerçekleştirir? 17 Aralık tarihinde meydana gelen hadise bir darbe girişimi olarak tanımlanabilir mi?

Cunta; yönetime el koymak, devleti ele geçirmek için gizlice yapılanmaktır.

Cunta; siyasi ve meşru hükümeti devre dışı bırakmaya çalışmaktır.

Cunta; toplumun veya karşıt grupların, ötekilerin dinlemesi ve gözetlenmesidir.

Cunta; meşru siyasi otoriteyi, iktidarı veya hükümeti yıkmak için emniyette gizice yapılanmaktır.

Cunta; yargıda yapılanarak yargı üzerinden hükümeti etkisiz hale getirmeye teşebbüs etmektir.

Cunta; hukuk devletini askıya alan -kayıt dışı istihbarat- bir yapılanmadır, dinlemedir, şantajdır.

Darbe sadece ordunun yönetime el koyması değildir; darbe, organize olmuş herhangi bir grubun meşru hükümeti devirme teşebbüsüdür.

İşte, bunun için, lamı cimi yok; 17 Aralık, bir darbe girişimidir, bir cunta yapılanmasının ifşaasıdır. Devlet aygıtlarına sızmış olan bir yapının, meşru otoriteyi itibarsızlaştırma girişimidir.

17 Aralık darbe teşebbüsünün artçı sarsıntıları sürüyor. On bakanın değişimi, bazı polis ve emniyet müdürlerinin merkeze alınması, TRT'deki bazı müdürlerin görevlerine son verilmesi bu yapılanmanın varlığına işaret etmesinin yanı sıra, bu yapılanmanın derinliğini de gösteriyor.

Kısacası, Türkiye, yolsuzluk ve rüşvet görüntülerinden öte Emniyet ve yargı içindeki Cemaat cuntasının icra ettiği darbe teşebbüsü ile karşı karşıya kaldı. Hiç kıvırmayalım, başka bir kılıf aramayalım; bu derin bir yapının icra ettiği darbe teşebbüsüdür. Ve amaç, demokratik yollarla önü alınamayan Başbakan Erdoğan'ı götürmektir.

Erdoğan; Meşru Otoritedir

Yolsuzlukları ve rüşvet görüntülerini ön plana çıkarmak, şark kurnazlığı olmasının yanı sıra meşru otoriteyi itibarsızlaştırma girişimidir. Siyaseti, görüntülerle yeniden dizayn etme girişimdir. Nasıl ki, rüşvet ve yolsuzluğu desteklemiyorsak, aynı biçimde darbe teşebbüsünü ve cuntacılığı da desteklemiyoruz, desteklemeyiz. Yolsuzluk yapanın, rüşvet alanın, haksız kazanç elde edenin sonuna kadar üstüne gidilsin.

Ancak bir cunta yapılanması ile karşı karşıyayız. Rüşvet görüntüleri ve yolsuzluk iddiaları ile meşru otorite itibarsızlaştırılmaya ve alaşağı edilmeye çalışılıyor.

Demokratik bir ülkeyi, ancak, seçimle iş başına gelen, halk tarafından seçilen kimseler yönetir. Milletin iradesi ile iktidara gelmiş olan Başbakan Erdoğan, sivil ve meşru otoritedir.

Ah Kemal Kılıçdaroğlu Ah!

İki gün önce, Ahmet Hakan'ın Tarafsız Bölge programında gazetecilerin sorularını cevaplayan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu dinledim. Yaşananları devlet krizi olarak yorumlayan Kılıçdaroğlu, neden hükümeti istifaya davet etmiyorsunuz, minvalindeki soruya ilginç bir cevap verdi. Halkın sokağa inmesi gerektiğini ifade etti. Yani sandığı değil, sokağı işaret etti. CHP'nin sokaktan medet umması, aslında, pek yeni değil. Ama ben, yine de sormadan yapamıyorum; Acaba CHP, sandıkta kazanamadığı iktidar savaşını sokakta kazanabilir mi?

CHP'nin sokak savaşını kazanabileceğini pek zannetmiyorum. Çünkü Cumhuriyet mitinglerini unutmadık, hala hafızalarımızdaki canlılığını koruyor. Gezi kalkışmasına sahip çıkan, Gezi'yi bir CHP ayaklanmasına dönüştürmeye çalışan CHP'yi nasıl unutabiliriz. Ancak, sandıkta kazanılmayan savaş, sokakta asla kazanılmaz.