Cemaat Kibri
Medya sahnesinde yaşanan Cemaat-AK Parti savaşını hayretle izliyorum. Neredeyse, her şey yazılıp çiziliyor. Savaş, çoğu zaman, ahlakını kaybediyor; Bugün gazetesinin yayınladığı fotoda olduğu gibiu2026 Cemaat medyasında diktatör, yezit, tek adam vs. tanımlamalarını sıklıkla işitiyoruz.
Cemaat, 'küçük dağları ben yarattım' edasında. Cemaatin şahinlerindeki kibir, korkunç derecede büyüku2026 Şahinlerin konuşma ya da yazılarının neredeyse tamamında, kibrin soğuk yüzüyle karşılaşıyorsunuz.
Sormadan yapamıyor insan; Acaba, bu kibir ve öfke, 28 Şubat post-modern darbesinde neden yoktu? Başörtüsü üniversitelerde yasaklanırken, İmam Hatip Okulları kapatılırken neden bu öfke ve kibrin zerresi yoktu? Neden, aynı kibri, Erdoğan gibi "Otoriter" bir liderde görmüyoruz?
Üstat Bediüzzaman, "Büyük görünme, küçülürsün" der. Belki de cemaat yeniden Risale-i Nurlara ve onun misyonuna dönmeli. Böylece, dershane tartışması, anlamlı bir amaca evrilmiş olur.
Erdoğan, İmparatorluğu Yeniden Diriltiyor
Uzun zamandan beri Balkanlara seyahat etmek istiyordum. Balkanların yıllar boyunca Osmanlı egemenliğinde kalmış olması, hem de Batı kültüründen bariz farklılığı, beni, bu coğrafyaya sürükledi. Balkan seyahatimin ilginç anekdotlarını sizlerle paylaşmak istiyorum.
Yolculuğumun duraklarından birisi, Makedonya'nın Başkenti Üsküp'tü. Üsküp; büyüleyici bir şehir, adım başı tarihu2026 Yaşlıların Türkçe konuşabildiği bir şehiru2026 Vardar Nehri'nin kıyısında yürürken tarihi yeniden yaşıyorsunuz. Neyse, uzatmayalım.
Makedonya Meydanı'nda yaşlı bir Makedon ile tanıştım. Türk olduğumu söyleyince O, Başbakan Erdoğan'dan bahsetmeye başladı, hararetle. Ona göre Erdoğan, Osmanlı imparatorluğunu yeniden kuruyor, tıpkı tarihte olduğu gibiu2026 Türkiye, gittikçe güçleniyor. Kosova'yı, Üsküp'ü Bosna Hersek'i koruyor, destekliyor; Ruslara, İngilizlere, Amerikalılara karşı... Bir ara konuşurken, "İmparatorluk, bir gün yeniden kurulacak" dedi. Ardından, şehir meydanında bulunan heykellerden birisine işaret etti ve Onun Osmanlıya başkaldıran bir asi olduğunu, birçok Türk'ü acımasızca öldürdüğünü söyledi hüzünle...
Bektaşilik ile Müslümanlık Farklıu2026
Yolculuğumun bir durağı da Kosova'nın başkenti Priştine'ydi... Murat Hüdavendigar'ının Türbesi gibi birçok Osmanlı eserinin bulunduğu bir şehiru2026 Burada, Tiranlı bir Ortodoks olan Albi ile tanıştım. Priştine'yi beraber keşfettik. Bir ara, kendisi için önemli olanın ötekine saygı olduğunu belirterek, bana, Müslüman mı Bektaşi mi olduğumu sordu. Önce biraz şaşırdım; Çünkü benim anlayışıma göre Bektaşilik, İslam şemsiye altında olan bir tarikattı. Kendisine, Müslüman olduğumu söyledim. O da, Tiran'da çok fazla sayıda Bektaşi dergahı olduğunu ve Müslümanlık ile Bektaşiliğin birbirinden farklı inanç biçimleri olduğunu söyledi.
Priştine'de ziyaret ettiğim yerlerden birisi de, Fatih Sultan Mehmet Han Cami'siydi. Akşam Namazı vaktinde, Muhammed Hoca ile tanıştım. Kısa bir süre sohbet etme imkanımız oldu. Konu, döndü dolaştı benim Albi ile yapmış olduğum konuşmaya geldi. Hoca da benzeri şeyleri söyledi; Bektaşilik, Müslümanlıktan ayrı bir inanç biçimidir.
Ayrıca, içki içip ardından dergaha giderek Allah Allah diye zikretmenin Müslümanlık olmadığını vurguladı. Çok sayıda tekkenin bulunduğu Balkanlarda, O da, Bektaşilerin namaz kılmadıklarını, oruç tutmadıklarını söyledi. Türkiye'deki Alevilik tartışmasına katkıda bulunması amacı ile bu farklılığın altını çizmek istedim. Kısacası, Balkanlar bir başka azizimu2026
