Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Eylül 2014

Cemaatler ve İslam'ın İc\u0327 kanaması

İstanbul' un fethinde Osmanlı-İslam askerleri sadece Bizanslılarla değil Şehzade Orhan' ın askerleri ile de vuruşarak İstanbul'u fethedebilmişlerdir.

Şehzade Orhan güçleri şimdiki Yedikule taraflarında Osmanlı ordusuna karşı Bizans saflarında savaştılar.

Hamasi nedenlerle Şehzade Orhan olayının, üstü örtülmekte, üstünkörü bahsedilip geçilmekte, bu ibretlik ihanet ve tefrika, tarihin satır aralarında, dipnotlarda kaybedilmektedir.

Şehzade Orhan fesadından, dersler çıkarabiliyor muyuz? ibret alabiliyor muyuz?

Şehzade Orhanlar olmamak, yaratmamak için neler yapıyoruz ?

Müslümanların okul sonrası ve okul dışı eğitimleri için cemaatler vazgeçilmez, alternatifsiz kurumlardır.

Tek parti döneminde cemaatlerden yararlanmak yerine imhaları yoluna gidilmiştir.

Sağlıklı toplum için cemaatleri teçhiz etmek, desteklemek, kurumsallaştırmak, canlandırmak kesin bir zarurettir.

Kuruluş ve yükselme dönemlerinin "İleri Osmanlı Toplumu" cemaatlerle kendini organize etmiş bir toplumdu. Devlet ve kanunlar olmasa dahi, toplum spontane olarak kurumlaşmış, kendi kurallarını koymuş, düzenini sağlamıştı.

O dönemde cemaatler arasında naif, nazik, bir dayanışma vardı. Sürtüşme asla bilinmezdi. Bosna'daki Sarı Saltuk'un tekkesinde Kadiriler, Nakşiler ve Rufailer yan yanaydılar.

Büyüğe, küçüğe nasıl davranılır, yolda nasıl yürünür, trafikte nasıl edepli olunur, ticari terbiye ve ahlak nasıl yaşanır, komşunun, kadınların, çocukların hakları nasıl gözetilir, kul hakkının eğitimi, terbiyesi, pratiği, kontrolü, ancak cemaatler eliyle sağlanabilir.

Lakin, günümüzde cemaatler, bu eğitim göreviyle ne derecede ilgilidirler? Bu göreve odaklanmakta mıdırlar?

Mensuplarının nefis terbiyesine ne ölçüde özen göstermektedirler?

Cemaatlerin bazıları "bir lokma bir hırka" felsefesini acımasızca terk etmiş "bin lokma, bin hırka", yarışına gark olmuş, dünyevileşmiş, asli işlevlerinden fersah fersah savrulmuşlardır.

Cemaat içi hiyerarşide iman, ihlas, samimiyet, ilim, hilim gibi mücerret değerler itibarsızlaştırılmış, sosyal, ekonomik, siyasi, bürokratik makamlar, mevkiler, ölçü alınır olmuştur.

Bu durum İslam dünyasındaki perişanlığın baş nedenlerindendir.

Dünyevileşen bazı cemaatler kıyasıya rekabet etmekte, tefrikaya, gerginliğe, zıtlaşmaya, restleşmeye üzülecek, sorumluluk hissedecek, çare arayacak yerde, kavgayı daha da alevlendirilmektedirler.

İslam coğrafyası bin parçaya bölünmüş, her bir parçanın içinde biner hizip daha oluşmuş, her biri diğerleri ile kıyasıya didişmektedir.

İki Müslüman bir araya geldiğinde sürtüşme, didişme, zıtlaşma, kaçınılmaz olmakta biri diğerine illa ki zulmetmeye, haksızlık yapmaya, kuyu kazmaya yeltenmektedir.

Azgın nefisler dizginlenememektedir.

Azgın nefisleri cemaatler terbiye etmeyecekse, kim terbiye edecektir?

İslam dünyası iç kanama geçirmekte oluk oluk masum kanı akmaktadır. Bu kanı durduracak çözüm ortalıkta gözükmemektedir.

ABD ve AB gibi Hristiyanların, gelip, bu kanı durdurmaları umulmakta, gelmedikleri için kendilerine sitemler edilmektedir. Bu hal müslümanlar için yüz kızartıcıdır.

Suriye' de yüz binlerin ölümüne rağmen muhalifler bir araya gelememekte, Esad'a karşı birleşememektedirler. Mısır'da Selefiler, İhvan' ın altını oymuş, İslam karşıtlarıyla işbirliği bile yaparak, İhvan iktidarını devirmişlerdir.

Türkiye'de bir lütfu ilahi olarak vicdanlar % 50 lerde toplanabilmiş, dirlik ve düzen sağlanıp, korunmuştur. İçten ve dıştan habire, "% 50 nasıl dağıtılır?" denemeleri yapılmaktadır.

% 50 dağılırsa Türkiye ile birlikte 1.5 milyarlık bir dünyanın başı kopmuş olacaktır. Vicdan ve aklıselim sahibi herkes % 50' yi bir arada, Türkiye' yi ayakta tutmaya cansiperane çalışmalıdır.