Dolar (USD)
32.27
Euro (EUR)
34.91
Gram Altın
2439.34
BIST 100
10173.42
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Haziran 2023

​Cemil Meriç

Cemil Meriç bizim neslin efsanedir. Sadece “80 Kuşağı” değil bizden önceki “70 Kuşağı” için de o bir zirvedir. Hocalarımızın, ağabeylerimizin, büyüklerimizin “Cemil Hoca”sıdır. 1980’den sonra eserlerinden tanıdım ilkin. Her birini iştiyakla okudum. Bu Ülke, Kırk Ambar, Kültürden İrfan, Umrandan Uygarlığa… Dergilerdeki makaleleriyle, edebî mahfillerdeki sohbetleriyle fikren beslendik. Mütefekkirimizi dünya gözüyle görüp dinlemiştim, Dursun Gürlek Hoca ile birlikte Göztepe’deki evinde ziyaret etmek de nasip oldu.

Babam Cemil Meriç kitabının yeni baskısı (İnsan Yayınları), hepimize bir müjde! Prof. Dr. Ümit Meriç Hanımefendi’nin yekta eseri. Sosyoloğumuzun başka kitapları da var ama bu eserle hizmetini taçlandırdı. Cemil Meriç rüzgârı her geçen gün esiyorsa, fikirleri dalga dalga yayılıyorsa, gençlerimiz artık onu okuyorsa bunda en büyük emek sahibi, şüphesiz kızı Ümit Meriç’tir. Kitaptaki satırlar sevgiyle, heyecanla, şevkle kaleme alınmıştır.

Kitap biyografi kitabı olmanın fersah fersah ötesinde bir kıymete haiz. Hüseyin Cemil Meriç’in bütünüyle hayat hikâyesi bir roman tadında anlatılıyor. Yaşanmışlıklarla, hatıralarla, nakillerle... Çocukluk devri, tahsil hayatı, delikanlılık yılları ve muhteşem hocaları… Cemil Meriç’in muhitini temaşa ederken, Osmanlı’dan Cumhuriyet’e geçişi de yaşıyoruz. Yazarımızın ilk hevesleri, heyecanları, kalem denemeleri ustalıkla sayfalara yansıtılıyor. Bir rüya şehir Hatay’dan İstanbul’a ilk geliş, üniversite çevresi, irfanla bezenmiş bir gencin çıktığı yolculuk bizi de heyecanlandırıyor. Edebiyattaki ilk aşkı Balzac… Sonra refika-i hayatı Fevziye Hanım. İstanbul’un farklı semtlerinde oturan Meriç Ailesi ve yakınları. Sahaflar hazinesinden devşirilen muazzam kütüphane.

Dünya gözü kapalı olsa da gönül nazarı alabildiğine açık. “El-Basir”in inayetiyle basiretli ve ferasetli. Bizim değerlerimize, medeniyetimize, dilimize, ruh köklerimize sahip çıkan bir kılavuz. Size bir sır vereyim mi, bu eser sadece Cemil Meriç’in biyografisi değil, Ümit Hanım’ın da tarihçe-i hayatıdır. Hatta çevrelerinde pervane gibi dönen birçok meşhuru bu satır aralarında iyice tanıyor ve daha çok seviyoruz. Sayfalar arasında dolaştıkça, bazen hüzün yapışıyor yakamıza, bazen de tebessüm çiçekleri açıyor yüzümüzde…

Cemil Meriç’in “eski dostlar”ına bakar mısınız: Rıza Tevfik, Refik Halid, Salih Zeki, Hasan Âli Yücel, Asaf Hâlet Çelebi, Berke Vardar, İzzet Tanju, Server Tanilli, Muhan Bali, Kerim Sadi, Kemal Tahir, Tarık Mümtaz Göztepe, Şerif Mardin, Celal Sılay, Ahmet Kabaklı, Ergun Göze, Kadir Mısıroğlu, Sedat Yenigün… Ve daha pek çok isim… Bahsedilenler arasında Ekrem Hakkı Ayverdi, Mehmet Kaplan, Necmeddin Hacıeminoğlu da var… Âdeta fikir hayatımızın köşe taşları, edebiyat âleminin iz bırakanları hep bir arada… Kerim Sadi’nin bir “Kaside-i Cemil”i var ki, okunmaya seza. Güldüren ve düşündüren hoş bir manzume. Cemil Hoca’nın “sekreter”liğini yapan bahtiyarlar zümresi var bir de. Hakşinas, vefa abidesi Ümit Hanım, kimseyi unutmuyor. Bir bakıma kendisine yol arkadaşlığı yapan, yükünü hafifleten bu genç kâtip ve okuyuculara tek tek bölümler ayırıyor. ‘Genç’ dediğime bakmayın şimdi çoğu 70’li yaşlarda. Bir kısmını yakından tanıdığım bu bahtılar, Cemil Hoca’ya giderken ona kitap okumuş, söylediklerini yazmışlar. Ne büyük mazhariyet!

İşte her birine üçer beşer sayfa ayrılan o talihliler kervanındaki kişileri en azından ismen analım ve kendilerini buradan selamlayalım: Beşir Ayvazoğlu, Dursun Gürlek, Mustafa Armağan, Hüseyin Yorulmaz, Mehmet Akif Ak, Cevat Özkaya, Kenan Gürsoy, Mustafa Özel… Musiki dünyamızın mümtaz sazende ve hanendeleri: Memduh Cumhur, Ruhi Ayangil, Fırat Kızıltuğ, Cinuçen Tanrıkorur… Meriç Ailesi’nin Ankara’dan gelen misafirleri: İlber Ortaylı, Mete Tunçay, Ömer Laçiner... Cemil Meriç bir düşünce güneşi, ışığından istifade etmek isteyenler çok. Nur Talebeleri de yanına gelir, ona risale okur. Necmeddin Şahiner 1975 yılında Cemil Hoca’ya sorar: “Said Nursi’yi nasıl tanıyorsunuz?” Aydınları temsilen verilen cevap düşündürücü: “Cevabım bir günahın itirafına benzeyecek. Esefle arz ederim ki Bediüzzaman gibi Türk insanının şuuraltına işlemiş ve kalabalıkların ruh dünyasını yoğurmuş, uğrunda büyük fedakârlıklara katlanılmış bir fikir ve dava adamını bütün cepheleriyle tanımıyorum. Bediüzzaman benim için sisler arkasındadır. Bu yalnız benim değil, bütün aydınların ortak günahı.” Muhsin Demirel, Safa Mürsel, Haluk İmamoğlu da, Cemil Hoca’nın yanına gidip gelir. Bu seçkinler arasında öyleleri var ki artık ahiret yurdunu mesken edinmiş: Mustafa Miyasoğlu, Sedat Yenigün, Hüsamettin Aslan, Halil Açıkgöz, Ruhlar ‘Hay’ olduğuna göre ikinci ve ebedî ömürlerinde görüşüp sohbet ediyorlardır inşallah. Sizi biraz meraklandırayım: Cemil Meriç Hoca seçim vakti eşi Fevziye Hanım’la birlikte sandığa giderken sorar: “Oyunu hangi partiye vereceksin?” Yazarımız, hem annesinin hem de babasının kime oy verdiğini açıklıyor. Vefat eden bütün Meriç’lere Allah’tan rahmet diliyorum. Hatıralarını yaşatan Ümit Hanıma da binlerce teşekkür...