Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2410.51
BIST 100
10267.09
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

10 Aralık 2019

CHP, Cemil Bayık’a geçmiş olsuna gitmiş

Selahattin Demirtaş Kandil’in, Cemil Bayık’ın adamıdır. Açık ve net bir şekilde PKK’lıdır. Yani CHP, PKK’lı birine geçmiş olsun ziyaretine gitmiştir. Aslında CHP, Cemil Bayık’a geçmiş olsun ziyaretine gitmiştir. Çünkü hasta olan Demirtaş değil, Cemil Bayık’tır. CHP’yi 2019 seçimlerinde destekleyen de Demirtaş’a açıklama yaptıran da Cemil Bayık’tır. Bu bir 2019 yerel seçim diyeti borcudur ve bir kısmı da bu şekilde ödenmiştir. Ama PKK bunla tatmin olmaz. Hep daha fazlasını ister. Her zaman olduğu gibi de doymaz. CHP de 2023’e kadar diyet ödemeye devam edecek.

Ha Osman Öcalan, ha Cemil Bayık, ha Duran Kalkan, ha Fehman Hüseyin (Bahoz Erdal), ha Bese Hozat, ha Fethullah Gülen, ha Abdullah Öcalan, ha Ebubekir El Bağdadi gibi birini ziyarete gitmişsin ha Selahattin Demirtaş’ı. Hepsi aynı kapıya çıkar. Onun için, öncelikle CHP’ye geçmiş olsun diyoruz. Bunun faturası CHP’ye de çok ağır olacak.

3 Aralık günü CHP’den bir heyet; Kandil (Bayık)’in adamı olan ve Türk solu ile CHP’den, PKK’li şirin çocuk muamelesi gören Selahattin Demirtaş’a geçmiş olsun ziyaretine gitti.

Her şeyden önce CHP’nin bunu insani duyarlılıkla yapmadığını biliyoruz. Hapisteki IŞİD/DEAŞ’lılar, Alparslan Kuytul, Adnan Oktar örneğinde olduğu gibi eşitlik ilkesine de uymuş değiller. Öyle olsa, Adnan Oktar gibilere ve Alparslan Kuytul’a da geçmiş olsun ziyaretine giderlerdi.

Olay şu: Edirne F Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklu bulunan eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı, CHP'li milletvekillerinden oluşan bir heyet, Edirne'ye giderek cezaevinde ziyaret etmiş. CHP heyetinde, milletvekilleri Veli Ağababa, Zeynel Emre ve Dr. Bayram Yılmazkaya yer almış.

Doktorsuzda gitmiyorlar. Duyarlılığa bakın. Doktorla, çocuklarını HDP (PKK)’den isteyen annelere, Diyarbakır’a gitmiyorlar. Ama çocuklarımızı PKK’ya gönderenlere (Selahattin, Ahmet) koşarak gidiyorlar.

CHP Milletvekili Veli Ağababa, cezaevi çıkışında gazetecilere açıklamalarda bulunarak, “İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Gaziantep Milletvekili Dr. Bayram Yılmazkaya ile birlikte HDP Eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ı ziyaret ettik. Malum kamuoyuna yansıyan sağlık sorunlarıyla ilgili partimizin görevlendirilmesiyle buradayız” demiş.

Parti görevlendirmesiyle PKK’lı Demirtaş’ı ziyarete gitmişler. Yani parti kurumsal olarak suç işliyor. Parti görevlendirmesiyle ne zaman DEAŞ elemanlarını ziyarete gidecekler acaba? Bunu da bekliyoruz. Hakkaniyet, adalet, eşitlik bunu gerektirir. CHP, terör (PKK ile DEAŞ) örgütleri arasında ayrımcılık yapıyor. Bu hiç ADİL değil.

Ağababa, “Öncelikle Demirtaş'ın moralinin iyi olduğunu gördük. Demirtaş’ın Edirne'deki Cezaevi yönetimiyle ilgili bir şikâyeti yok, onların bir sorumluluğu olmadığını düşünüyor. Bu konuda Adalet Bakanlığı'nın bir ihmali olduğunu düşünüyor” demiş.

Yani kısacası, Adalet Bakanlığı üzerinden hükümeti (Erdoğan) suçluyor Veli Bey. Selahattin Beyin morali de yerinde. Binlerce insanın ölümüne neden üzülsün ki? Nasıl olsa kendi çocukları öldürülmüyor. Binlerce insan ölüyor, Kürt çocukları, büyük İsrail’in Arzı Mevud hedefi için, ABD tarafından kiralık asker olarak kullanılıyor. Selahattin Bey buna çözüm üretmek yerine, hikâye yazmaya devam ediyor. Büyük edebiyatçı, hikaye yazarı Selahattin Bey aynı zamanda, ya ‘burada ölürsem’ diyerek tehdit de etmiş. Erdoğan’ı tehdit ediyor. Beni işlediğim suçlar değil, Erdoğan hapse attı demeye getiriyor. Bu şekilde suçlarını kamufle edeceğini düşünüyor. Kim ölmedi ki Selahattin Bey! Mezarlıklar senin gibi kendisini vazgeçilmez sananlarla dolu. Dönelim Veli Beye …

Veli bey, “Sayın Demirtaş eğer kendisine bir şey olursa, ölüm olması halinde bunun sorumlusunun da kendisini buraya atanlar olduğunu söylüyor. Maalesef Demirtaş bir zorlama hukukla burada bulunmaktadır. Biz zorlama hukukla içeride tutulan, tamamen hukuksuz bir şekilde içeride tutulan bir yargı düzeninin son bulmasını istiyoruz. Maalesef yargı siyasetin emrine girmiştir. Bu düzenin son bulmasını istiyoruz. Siyasi kararlarla içeride tutulanların da bir an önce serbest bırakılmasını bekliyoruz.” demiş. Ayrıca “Selahattin Demirtaş, ölüm çıksa bile ben sağlık nedeniyle bir tahliye talebinde bulunmayacağım diyor. Böyle bir şeyi kendime zül sayarım diyor. Onu da buradan belirtmek istiyorum” demiş.

Selahattin Demirtaş’ın bir PKK’lı ve suçlu olduğunu, CHP ve ziyarete giden CHP heyeti bilmiyor mu? Elbette biliyorlar.

Demirtaş’ın çözüm sürecini bitiren en önemli aktörden biri olduğunu ve binlerce insanın ölümüne sebep olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.

Mekanizma içinde yer alan Demirtaş ve HDP (milletvekili, belediye başkanları) yöneticilerinin PKK’ya eleman ve para gönderdiğini bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.

Demirtaş’ın zorlama bir hukukla içerde tutulmadığını, PKK’lı ve suçlu (Kobani olayları bile tek başına yeter) olduğunu bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.

Mekanizma içinde yer alan Demirtaş ve HDP (milletvekili, belediye başkanları) yöneticilerinin PKK’ya gönderdiği elemanların insan öldürdüğünü bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.

Selahattin Demirtaş, CHP’nin tek parti (Atatürk-İnönü) döneminde Kobani isyanını başlatmış olaydı, Demirtaş’ın da Seyit Rıza ve Şeyh Said gibi idam edileceğini bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.

Kendi dönemlerinde (CHP tek parti) olsaydı, idam edecekleri adama (Selahattin Demirtaş) geçmiş olsuna gittiklerini bilmiyorlar mı? Elbette biliyorlar.

Ama, şunu daha iyi biliyorlar: Demirtaş ve onun gibilerin PKK’ya gönderdiklerinin, heyetteki 3 kişinin (Veli bey, Zeynel bey, Bayram bey) çocuklarını öldürmediklerini çok iyi biliyorlar. Çünkü başkalarının çocukları ölüyor. Bu da CHP ve heyetinin umurunda değil.

Selahattin Demirtaş, istemem ama yan cebime koy kabilinden, “ölüm çıksa bile ben sağlık nedeniyle bir tahliye talebinde bulunmayacağım” da demişmiş. Adam sizi kandırıyor beyler. HDP kongresine yetişmeye çalışıyor. Dışarıya çıkmak için de can atıyor. Bunu da biliyorsunuz.

Selahattin Demirtaş’ın Kobani planı tutsaydı, eğer Kürtler PKK’ya kuyruk olup o zaman (ki plan buydu) ayaklansaydı, bugün Türkiye Suriye’den beter bir durumda olurdu. Kim bilir; İstanbul, Ankara, Trabzon, Antalya, Hatay, İzmir, Van, hangi ülkenin/ülkelerin işgalinde olurdu.

CHP’lilere soruyorum: PKK’lı Selahattin Demirtaş suçsuzsa, PKK’lı olmak neden suç olsun? O zaman bütün PKK’lılar serbest kalsın. Hangi PKK’lı Selahattin Demirtaş kadar PKK’ya faydalı olmuş? Hangi PKK’lı Selahattin Demirtaş kadar suç işlemiş. Abdullah Öcalan bile Kobani olayları gibi bir isyan başlat(a)madı. Selahattin Demirtaş (Kobani) yaptığı plana göre, PKK’daki bugüne kadarki en büyük suçludur. Türkiye’nin direk Suriye gibi bir iç-savaş yaşamasının yolunu açmaya çalışmıştır.

Eğer Selahattin Demirtaş suçsuz bulunursa, ben de PKK’lı olacağım. Madem PKK’lı olmak suç değil, o zaman biz neden PKK’ya karşı çıkarak bedel ödeyelim ki? Biz de PKK’lı olalım.

*

CHP, PKK (HDP)’yı kurtarmaya mı çalışıyor?

Peki, PKK’lılar bile PKK’yı bırakıp, PKK’dan kaçıp gelirken, CHP neden ağuşunu (kucağını) açmış PKK’ya koşuyor?

Nedeni elbette (PKK/CHP kaos çıkarıp erken seçime zorlamazlarsa) 2023 cumhurbaşkanlığı seçimleri. Yoksa CHP neden Kürtlere duyarlı olsun? Tamamen Erdoğan nefreti. Erdoğan nefreti, CHP’yi de CHP üzerinden Türkiye’yi de uçuruma sürüklüyor. Bunun farkında bile değiller.

HDP (PKK)’nin Kürtler arasında gittikçe eridiğini, marjinalleşmeye doğru gittiğini CHP de PKK da çok iyi görüyor.

CHP, 2023 Cumhurbaşkanlığı seçimleri için Türkiye’yi de CHP’yi de büyük bir kaosa ve maceraya sürüklüyor. Hem de HDP üzerinden PKK’yı meşrulaştırarak.

*

CHP mi PKK’yı destekliyor Kürtler mi?

PKK (HDP) ile seçim işbirliği yapan bir CHP, Kürtlere;

PKK’ya karşı mesafeli olun diyemez. Terörle aranıza mesafe koyun diyemez. Hiçbir CHP’linin Kürtlere: ‘neden PKK’ya karşı çıkmıyorsunuz?’ demeye hakkı yoktur. Çünkü PKK’yı meşrulaştırmak için her şeyi yapıyorlar.

CHP’lilere soruyorum: Güvenlik korucuları da Demirtaş’a geçmiş olsun ziyaretine gitsin mi?

Korucular, PKK’nın öldürdüğü Kürtler de Demirtaş’a geçmiş olsun ziyaretine gitselerdi, PKK tarafından öldürülür müydü?

PKK’ya karşı olduğu için öldürülen Kürtler ve Güvenlik korucularının eşleri de Demirtaş’ın eşinin (Ekrem Bey Kemal beyin eşleri gibi) doğum gününü kutlamaya gitselerdi, PKK tarafından öldürülür müydü?

CHP ne yapmaya çalışıyor?

CHP Kürtlere;

PKK’yı destekleyin mi diyor?

PKK’yı marjinalleşmekten kurtarın mı diyor?

Çocuklarınızı PKK’ya gönderin mi diyor?

Nedir bu PKK sevdası?

Kürtler PKK’yı bırakırken, CHP neden PKK’ya ısrarla koşuyor?

*

PKK’ya mı Türkiye’ye mi geçmiş olsun?

Yıllardır dağlarda mücadele den, Türkiye ile çatışan PKK yöneticilerinin hepsi de hastadır. PKK’lı Selahattin Demirtaş’a ‘geçmiş olsun’ demek suç değilse eğer, PKK’nın bütün yöneticilerine geçmiş olsun demek de suç değildir.

Cemil Bayık’a, Duran Kalkan’a, Osman Öcalan’a, Bese Hozat’a ve Abdullah Öcalan’a geçmiş olsun diyorum. Aynı zamanda CHP’ye de geçmiş olsun.

Hasta olan, aslında PKK ve PKK yöneticileri değil, Erdoğan nefreti hastalığına yakalanan CHP ve CHP yönetimidir. CHP’ye ve PKK’li şirin çocuk Selahattin Demirtaş’a giden CHP heyetine geçmiş olsun.

Veli Ağababa, Zeynel Emre ve Dr. Bayram Yılmazkaya’ya geçmiş olsun.

Eşleri (Selvi hanım ve Dilek hanım), PKK’lı Selahattin Demirtaş’ın eşi Başak hanımın doğum günü kutlamasına giden Kemal bey ve Ekrem beye de geçmiş olsun.

CHPli Veli Bey: HDP’nin PKK’ya gönderdiği ve PKK’nın elindeki çocukları için #EvlatNöbeti tutan annelere bir de soru sormuş: “Dağda PKK’ya katılan çocuklar size haklarını helal edecek mi?”

Kürt anneler PKK’dan çocuklarını isterken, CHP yöneticileri, milletvekilleri, “Dağda, PKK’nın elinde olan çocuğun sana hakkını helal edecek mi?” diyor.

Peki bir gün Kürtler: “CHP bile PKK’yı destekliyor, biz neden PKK’ya karşı çıkıyoruz, haydi biz Kürtler de PKK’yı bir bütün olarak destekleyelim” derlerse, işte o zaman…

Tabi ki Türkiye’ye de geçmiş olsun!...

***

Haftanın önerisi, 5816 sayılı yasaya Ulu Hakan Abdülhamid Han eklenebilir.

Osmanlı ile Osmanlı İmparatorluğu’nun bir devamı olan, Milli İmparatorluk Türkiye Cumhuriyeti’ni birleştirmenin zamanı artık gelmiştir. Osmanlı ile Türkiye Cumhuriyeti, Ulu Hakan Sultan Padişah 2. Abdülhamid Han ve Padişah Vahdettin Han’ın adamı ve askeri olan Gazi Mustafa Kemal Atatürk bir yasada birleştirilerek sağlanabilir.

Bilindiği üzere, 1951 tarihinde ve Demokrat Parti (MENDERES) döneminde, Atatürk aleyhine işlenen suçlar hakkındaki 5816 sayılı yasa kabul edilmiştir. O günden beri bu (5816 ) yasa büyük tartışmaların da konusu olmuştur. Zaman zaman bu yasanın kaldırılması için gündem oluşturuluyor. Atatürk’ün bir koruma kanununa ihtiyacı olmamakla birlikte, bu yasanın kaldırılmasının zamanı olmadığını düşünüyorum. Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk, çok sayıda iftiraya ve haksızlığa uğramışlardır. Yasanın kaldırılması yerine, yasaya Ulu Hakan 2. Abdülhamid Han eklenebilir. Bu şekilde tartışmalara son nokta konulmuş olur. Yasa ancak, yeni bir anayasa kabul edildiğinde kaldırılabilir. Henüz yasanın tamamen kaldırılmasının zamanı değildir. Belki de bu yasa, çok hayırlı bir sonuç doğurur. Abdülhamid Han ve Gazi Atatürk taraftarlarının ortak noktası olur. Osmanlı ile Cumhuriyet arasındaki sözde ve gereksiz kavganın çözümü olur. Cumhuriyet Osmanlı’nın devamıdır. Karşıtı ya da düşmanı değildir.

ABDÜLHAMİD HAN ve ATATÜRK ALEYHİNE İŞLENEN SUÇLAR HAKKINDA KANUN

Madde 1 – Padişah Ulu Hakan Abdülhamid Han ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün hatırasına alenen hakaret eden veya söven kimse bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Ulu Hakan Abdülhamid Han ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü temsil eden heykel, büst ve abideleri veyahut Ulu Hakan Abdülhamid Han ve Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kabrini tahrip eden, kıran, bozan veya kirleten kimseye bir yıldan beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir. Yukarki fıkralarda yazılı suçları işlemeye başkalarını teşvik eden kimse asıl fail gibi cezalandırılır.

Madde 2 – Birinci maddede yazılı suçlar; iki veya daha fazla kimseler tarafından toplu olarak veya umumi veya umuma açık mahallerde yahut basın vasıtasiyle işlenirse hükmolunacak ceza yarı nispetinde artırılır. Birinci maddenin ikinci fıkrasında yazılı suçlar zor kullanılarak işlenir veya bu suretle işlenmesine teşebbüs olunursa verilecek ceza bir misli artırılır.

Madde 3 – Bu kanunda yazılı suçlardan dolayı Cumhuriyet savcılıklarınca re'sen takibat yapılır.

Madde 4 – Bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

Madde 5 – Bu kanunu Cumhurbaşkanı Bakanı yürütür.