Dolar (USD)
32.20
Euro (EUR)
35.03
Gram Altın
2504.23
BIST 100
11042.13
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

21 Eylül 2012

CHP iyi olsun istemez misiniz?

Siyaset, düşmanlık üretilecek bir alan değil toplumun hayrına olacak icraatların çıtasını yükseltecek bir rekabet alanıdır. Ama bizde maalesef böyle görülmüyor.

Bazı laikçilerin ve ulusolcuların takıntı haline getirdiği AK Parti düşmanlığından ziyade muhalefetin, memleketin daha yaşanılabilir bir yer olması için çalışmasını murat etmeliyiz.

***

CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nun Kürt sorunu için öneri getirmese de Başbakan'la görüşüp çözüm için irade ve destek sağlayacaklarını açıklamasını çok önemsemiştik.

Aynı şekilde birkaç ay önce "Silah Kürtlerin sigortasıdır" diyen Leyla Zana'nın daha sonra "Bu işi çözerse Erdoğan çözer" çizgisine gelmesini de alkışlamıştık.

Çünkü aslolan, adalet duygusunu yitirmemek ve iktidarları özellikle yakıcı sosyal sorunların çözümü noktasında motive etmektir.

***

Kim pozitif bir şey söylüyor, dertlere derman olmak için adım atıyorsa desteklemek gerektiğine inanırız.

Siyasetin dilinin bu denli ayrıştırıcı, dışlayıcı ve ötekileştirici olduğu bir zeminde kim kendi "ötekisi"ne sahip çıkan bir adım atarsa, toplum bundan mutluluk duyuyor.

***

Kamuoyu CHP'nin, Merhum Başbakan Adnan Menderes'in darbeciler tarafından idam edilişine 50 yıldır sevindiği için sessiz kaldığını düşünürdü. Ve 51. yılda ilk kez bir CHP Genel Başkanı Menderes ve arkadaşlarının mezarlarını ziyaret etti.

Adına "Ezber bozmak" veya "Tabu yıkmak" ne derseniz deyin yukarıda saydığım girişimler kadar Kılıçdaroğlu'nun, Menderes'in kabrini ziyaret etmesi de çok önemlidir.

Tamam bir insanın sabah söylediğinin en azından akşam söylediğini tutmasını beklemek hakkımız ama yine de iktidarın da muhalefetin de olumlu ve sağ duyulu girişimlerini "adalet" adına görmek zorundayız.

***

CHP'de değişimden yana olanlarla Kemalist statükodan yana olanların kavgası var. Bir CHP'li çıkıp "Silivri ile bağları koparmadıkça yenilikçi, demokrat ve halka umut veren bir parti olamayız" derken aynı gün bir başka CHP yetkilisi, Silivri'ye sahip çıkmanın kendileri için namus meselesi olduğunu ifade eden cümleler kuruyor.

Aynı şekilde yıllardır 27 Mayıs darbesini "Devrim" veya "Bayram" olarak adlandıran bir CHP'den söz ediyoruz.

İşte bu CHP'nin lideri olan Kılıçdaroğlu kalkıp, "27 Mayıs'ı yapanlar bugün utanıyor. Askeri darbelere karşıyız, savunulamaz. Dersimizi aldık. Bu ülkenin barış ve dostluğa ihtiyacı var" diyebiliyor.

Bu cümleleri sarf eden de,"Ergenekon" ve "Balyoz" örgütlerine üye olmak için adres isteyen de, Kürt sorunu konusunda elini taşın altına koymak isteyen de aynı kişi; Kılıçdaroğlu.

***

İşte CHP'deki bu dengeler savaşında kamuoyunun ve medyanın kimden yana tavır takındığını görmek, Kılıçdaroğlu için de kendisine konum belirlerken etkili oluyordur.

İktidar olamasa bile ana muhalefette Kemalist statükodan yana bir CHP yerine, iktidarı daha değişimci kararlar almaya iten bir CHP'nin olması evladır.

Sırf bu gerekçeyle bile olsa "İyiliği emretmek, kötülükten men etmekle" yükümlü bizler, "maruf'tan yana tavır almalı, olumlu her adımı teşvik etmeliyiz.

Kötülüğün gizlenip, iyiliğin duyurulması konusunda, medya da yapıcı yayınlar yaparak sorumlu davranmalı.

 
TDV kurban