Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.72
Gram Altın
2433.10
BIST 100
10082.77
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Ağustos 2023

​CHP önce kendi zihniyetini sorgulamalıdır

CHP’de yaşanan dedikodu mahiyetindeki gelişmeler hakkında yazmak en kolayıdır. Ancak CHP zihniyetini masaya yatırmak ise zahmetli bir iştir.

Bir ara yine bu köşede şöyle bir cümle kurduğumu hatırlıyorum; “Bana “1950 ile 2020 arasında olan bitenleri bir cümleyle özetler misiniz” deseler; “Elli yıldır tek bir kesimin/Kemalistlerin tekelinde olan devletin kaynakları son yıllarda toplumla paylaşılmaya başlanmıştır” derim.

Evet, bu doğru. Zira asıl kıyamet buradan koptu. Devleti kaynak olarak gören bu kesim, “Kemalizm” adı altında son elli yıldır servete çöküyor.

Kısacası son elli yıldır elden gidilmesinden korkulan şey asla laiklik değildi sahip oldukları servet, güç ve nüfuzdu. Kemalizm ise bu noktada bir araç olarak kullanıldı.

1930’lu yıllarda Kemalizm yoktu mesela. Yani Kemalizm’in mucidi Mustafa Kemal değildi. İlginçtir, Demokrat Parti’nin ayak seslerinin duyulmasıyla birlikte ve kuşkusuz bu hareketin önünü almak için Kemalizm diye bir ideoloji geliştirildi ve CHP tarafından yaygınlaştırıldı.

Ve bu ideoloji neredeyse dinsel bir inanç haline getirildi. Bunu bilerek yaptılar. Çünkü amaçları Atatürk’ü kullanarak bu ülkenin servetine çökmekti.

Örneğin, Atatürk, “köylü milletin efendisidir” derken Kemalist ideolojiye göre onlar Hasso, Memo, yobaz, gerici, cahil, işe yaramaz olarak görüldü. Yani toplum, tek vazifesi bu ideolojiye gelir getiren bir aparat olarak görüldü.

Halk onlara göre yontma taş devrinden kalma bir mağara insanı seviyesinde idi. Dolayısıyla bu kesimin en iyi bildiği şey; her daim halkı aşağılamak olmuştur.

Onlara göre toplum -siyasi tercihini onların dünya görüşüne göre yapmamışsa- göbeğini kaşıyan, bidon kafalı, gerici, örümcek kafalı, cahil, kendini makarnaya satan gibi bir yığın hakaretlere maruz bırakılacak kadar değersiz yığınlardır.

Yıllardır iyi eğitim aldıklarını ifade ederler ancak aldıkları eğitim, onlarda insan ve değerlerine doğru giden bir yol açmamıştır.

Çünkü onlara göre hemen herkes kendileri gibi inanmalı, giyinmeli, düşünmeli yazmalı ve bir yaşam anlayışı geliştirmelidir. Dolayısıyla bu ülkenin evlatlarına, hayata dair özgürlükçü bir bakış açısı kazandırmamak adına ne gerekiyorsa yapıldı.

Kısacası CHP zihniyetinin dili, insanları manipüle etmek, kontrol etmek ve toplumu değerlerinden uzaklaştırmak için kullanıldı. Bu aynı zamanda kolektif kitle kontrolü demektir.

Bugün içeride yaşanan tartışmalara baktığımda meseleye bu çerçevede bakan çok az sayıda CHP’li olduğunu görüyorum. Bu insanlar, geçmişten bugüne neler yaşandığını aslında iyi biliyor.

Yıllardır yapay korkular üreten ve bu korkuyu, nefreti ve tekçi anlayışı nesilden nesile aktaran vesayetçi sistemi eleştirme cesareti gösterebilirlerse ve topluma doğru bir adım atabilirlerse işler değişir.

Ancak bu konfordan ve tesis edilen nüfuzdan, pozitivist bağnazlıktan kendilerini kurtarmaları gerekiyor.

Farklı inançlara, mezheplere, ırklara, dillere ve düşüncelere karşı hoşgörüsüz insanların gittikçe çoğaldığı bir zamanda yeni bir siyaset diline ihtiyaç vardır.

Dünyayı kontrol etmek isteyen küresel hegemonik gücün de istediği tam olarak budur. Bu dili ortadan kaldırarak insanları tek bir sisteme, ideolojiye bağımlı kılmaktadır.

İnsanları bir ideolojiye bağımlı kılmak onları kitlesel olarak köleleştirmektir. Sürekli haklar talep eden bir kitle özgürlük ve dünyayı tanıma ve anlama konusunda sorumluluk almayacaktır.

Oysa bizim ihtiyacımız olan şey, özgürlüktür.

Bu bağımlılık “halk" adı verilen sıradan, cahil ve duyarsız kolektif kitlenin kontrolü yoluyla dünya egemenliğini ele geçirmeye dayanıyor.

O yüzdendir ki kitlesel bağımlılık bir kez sağlandığında özgür bir toplumun oluşma şansı da ortadan kalkmaktadır.

CHP de dahil olmak üzere kitle hareketlerinde asıl sorgulanması gereken husus budur. Zira bunu sorgulamazsak küreselcilerin yeni dünya düzeni tuzağına düşeriz.