Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Temmuz 2014

CHP'NİN 'DİNİ DİL' ARAYIŞLARI

Gerek şu anda içerisinde bulunduğumuz Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde, gerekse özellikle AK Parti'nin iktidarı süresince bilhassa seçim dönemlerinde, muhalefetin dine dair dil arayışları oldukça ilginç sonuçları ve bir o kadar da geçmişe doğru uzanan din algısı ve kültürel bağajı bize olabildiğince net bir şekilde verir aslında.

Muhalefetin üzerinde konsensusa vardığı Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu'nun nasıl bir profil olduğuna baktığımızda, yapılacak çözümlemeler çıkıyor karşımıza. Her şeyden önce anlaşılmaktadır ki, böyle bir adayın muhalefetin mecburi istikamet konsensusunu oluşturması, bir mühendislik projesi olarak görünüyor. CHP ve MHP'yi aşan bir iradenin, geçmişten bugüne Türkiye'nin istikameti konusundaki belirleyiciliğinin devam ettirmesine matuf bir mühendislik. Türkiye, zaten bunu geçmişten bu yana siyasi ve sosyal bir projelerle hep yaşadı ve yaşamaya devam ediyor.

İkincisi, aday Ekmeleddin İhsanoğlu'nun belki belleklerde Türkiye halkına en olumlu gelebilecek bağlantısı "İslam Teşkilatı" ile ilişkisi. Burada piyasaya sunulmak istenen mesaj da muhalefetin ortak adayının "İslam" kelimesi ile bir şekilde ilişkisi. Muhalefet böyle bir ilinti üzerinden oylarında patlama yapacağını mı düşünüyor acaba? Özellikle CHP ve MHP'nin yakın siyasi geçmişte nasıl mühendislik projelerinin içerisinde yer aldığını unutacağını, insanların dikkate almayacağını, bunu değerlendirme dışı tutacağını mı düşünüyor?

Türkiye'nin tarihinde dinle kurulan ilişkilerde iki boyut tamamen ihmal edildi. Birincisi, dinin insan hayatında ihatalı bir karşılığının olduğun ihmal edilerek; Batılı hatta sosyolojik din tanımları esas alınarak din herhangi bir kuruma indirgenerek algılandı. İkincisi de, dinin, yüzyılları kapsayan tarihin derinliklerinden tevarüs etmiş bir kültürün içinde yaşamaya ve davranış kodları oluşturmaya devam ettiği gerçeği. Bu gerçek, dinin her halükarda bu kültürel kodlar dümura uğratılmadan yok edilemeyeceği; dolayısıyla zaten bunun mümkün olmadığını ortaya çıkarmaktadır. Toplum mühendisleri ise, durmadan bu kod ve kültürlere rağmen bir dönüşüm yapmak istemektedirler. Onların başarısızlığının asıl sebebi de budur.

Şimdi esas soru; özellikle CHP'nin dine dair din arayışları ve bunların ne ifade ettiğidir? Aslında öyle veya böyle belki bu arayışlara bir kısmıyla entelektüel solu da dahil edebiliriz. Nitekim Birikim dergisinin birkaç seneden bu yana devam ettirdiği "sol ilahiyat" tartışmalarını bu çerçevede okumak mümkündür. Nihayetinde onlar da mevcut durumlarıyla, dinle sağlıklı bir ilişki kurmadan bu memlekette solculuk yapılamayacağının farkına varabildiler. (Gerçi bana göre bu memlekette hiçbir şekilde solculuk yapılamaz da. Çünkü kodlar uyuşmuyor ve her halükarda solculuk bir proje olarak suyun üzerindeki zeytinyağı gibi uyumsuzluğunu faş ediyor)

CHP'nin geçen seçimde Üsküdar belediye başkanı adayını müftü olarak göstermesi, cumhurbaşkanı adayını bir şekilde İslamcı çevrelere bulaşmış ve İslam ile ilintisi olan bir çevreden belirlemesi, aslında geçmişteki kendisi olarak yola devam edemeyeceğini anladığını gösteren doneler olarak okunabilir. Yalnız CHP'nin bu konuda anlamadığı bir nokta ve özellikle yapısal bir sorunu var.

Birincisi, din bir yapıştırma değildir. Dinsel bazı imajları CHP'ye yapıştırdığınızda, yani bir müftü ve "islam" ile imajinatif bağlantısı olan bir aday bulduğunuzda, bu CHP'nin dine dair dilini düzelttiğinin bir göstergesi olmuyor. Nihayetinde bir milletvekili çıkıp, "namaz için otobüsler mola vermemeli" mealinde sözler söylediğinde, herkes nedense gerçek CHP'nin bu olduğunu düşünüyor. CHP, yapıştırma dinsellikler üzerinden imaj kazanayım derken, fabrika ayarlarına geri dönüyor. Dolayısıyla CHP'nin öncelikle bu fabrika ayarlarında oynamalar yapması gerekiyor.

Tam da bu noktada CHP'nin bir yapısal sorunu ortaya çıkıyor. Bu yapısal sorun; CHP dine dair olumlu yaklaşımlarda yol almak istese bile, kendi içerisinde buna ciddi itirazlar oluyor; ama tersi davranınca da büyük kitlelerle sağlıklı iletişim kuramıyor. Böyle bir çıkmazın içinde kıpırdanmaya ve nefes almaya çalışıyor.

Şu anda çok geniş bir kesimin hayat tarzlarını garanti edeceğine dair CHP bir güven verebilmiş değildir. Buna yönelik olumlu sinyaller vermeye çalıştığında, geçmişi önüne çıkarılıyor. Dolayısıyla imajinatif ve yapıştırma dinsellik söylemlerinden kurtularak, gerçekten dine dair dilinde bir ayar belirlemesi gerekiyor. CHP, Tayyip Erdoğan ve AK Parti'yi iktidardan indirmek istiyor ve bunu deklare ediyor; fakat genel kitle hala CHP'nin bu yöndeki güven bunalımı sebebiyle işini riske etmek istemiyor. Çünkü ortada CHP'nin ve MHP'nin henüz hesabı verilmemiş icraatları var.