Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.94
Gram Altın
2449.79
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

11 Şubat 2019

Çin İşkencesi Devam Ediyor

Çin zulmü, Çin işkencesi ya da adına ne denirse densin Çin’den dünyaya yayılan mikrop, hızını azaltmadan devam ediyor. Yüzyıllar boyunca devam eden bir zulüm bu. Sadece Uygur Türkler’ine değil Çin’in işkencesi. Tüm insanlık var Çin’in hedefinde. Sadece zindanlarda değil, hayatın her alanında Çin’in zehirlemeye hazır yüzüyle karşı karşıya yaşıyoruz.

Türk’lere, Müslüman’lara yapılan zulüm akıl almaz şekilde devam ediyor. En son gelen Abdurehim Heyit’in zindanda ölüm haberi Çin’in sınır tanımaz tutumunun bir göstergesidir. Toplama kampları, insanların engellenen yaşam hakları, yoğun şekilde yürütülen asimilasyon çalışmaları Çin’in içinde bitmek bilmeyen kininin bir sonucu olarak devam edecek görünüyor.

Çin’in bugün bile içlerinde yaşattıkları kin onlara Çin Seddi’ni yaptıran kinden başka bir şey değil. Uygur Türklerine uygulanan zulüm hem dini hem de milli bir yok etmeyi hedefleyen sistem çarkının sürdüğünü gösteriyor. Yaşlı, eli silah tutma ihtimali bile bulunmayan bir Uygur Türk’ün namazını, orucunu engellemeye çalışmak ancak dinmeyen kinleri ile açıklanabilir.

Çin ile bağı olmayan ülke yok desek yeridir. Çin’deki ucuz insan gücü tün dünyanın iştahını kabartan bir seviyede olduğu için elimize aldığımız her ürünün üzerinde yazan Çin malı ibaresi devam ettikçe Çin’in yapmış olduğu zulüm de dünya tarafından görülmemeye devam edecek. Dünya devi olarak ifade edilen firmaların bile ürünlerini Çin’de ürettirdikleri gerçeği ortada dururken yapılan bu zulme göstermelik tepkiler verilmeye devam edecek. Uygur Türkleri de yaşadıkları işkenceler ile baş başa kalarak hayatlarını devam ettirmeye çalışacaklar. Tâ ki bir zindanda işkence ile ömürleri sona erene kadar.

Böyle bir bağ varken Çin ile dünya arasında, bir şeyler yapılsın demek bana hamasi nutuktan başka bir anlam ifade etmiyor. İlk adım olarak Çin ile olan ticari bağlar koparılacak ki sonra Çin’in zulmüne dur denebilsin. Milyar dolarlık anlaşmalar masada iken yapılacaklar; kınamak, eylem yapmak ve dua göndermekten öteye gidemez. Masanın üzerindeki anlaşmalar ters yüz edilmeden ne denirse densin Çin’in zulmü sona ermez.

Çin bunun elbette farkında. Bu sebepten dolayı gelen tüm tepkilere kulağını tıkayıp dünyanın gözünün içine baka baka işletmeyi sürdürüyor zulüm çarkını.

Kırgız, Kazak hiç fark etmiyor. Çin’in amacı Doğu Türkistan denen coğrafyada Türk –İslam denen en küçük zerreyi dahi yok etmek. Açılan toplama kamplarının adının "Eğitim Aracılığıyla Yoğunlaştırılmış Dönüşüm Merkezi" olması bile Çin’in nasıl bir dönüşüm yapacağını açıkça gösteriyor herkese.

Sincan Özerk Bölgesi’nde de farklı bir şey yok. Çin orada da Türk sayısını azaltmak için akıl almaz yollar deniyor. Bölgeye Çin vatandaşlarını yığarak, bölgede yaşayan Türk sayısını az göstererek, bölgedeki Türklerin her adımını sıkı sıkıya takip ederek, Türklerin için bölgeyi yaşanmaz hale getirip bir nevi yeniçağ Çin işkencelerini devreye sokmaya devam ediyor.

Çin özellikle bizlerin yeni tanıdığı bir ülke değil. Türklerin tarihte en fazla mücadele ettiği milletlerin başında Çin var. Mücadele kadar ilişkilerinin yoğun olduğu bir devlet aynı zamanda Çin. İnişli çıkışlı ve istikrarsız mücadelelerin sonunda gelinen son noktada Çin; adında Türk ve İslam olan herkese karşı kinini devam ettiriyor.

Abdurehim Heyit şehit oldu. Çin zulmü altında, zindanda ve işkence görerek. Aynı şartlar altında şehit olan binlercesi gibi. Allah’ın adaletinin er ya da geç gerçekleşeceğine olan inancımızla, tüm şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum.

“Dedim adın nedir? Dedi Heyit’tir
Dedim ya makamın? Dedi şehittir.

Dedim peki suçun? Dedi Türklüktür.
Dedim pişman mısın? O dedi yok yok.”