Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Ağustos 2023

​'Çıplaklıktan sakının!..'

Yüce dinimiz İslâm’ın çizdiği çerçevede ahlakî olgunluk, ancak kâmil mânâda haya yani utanma duygusuna sahip olmakla temin edilebilir.

Haya imanî bir konudur. Müfessirler; Araf sure-i celilesinin 26. âyet-i kerimesindeki: “libâsü’t-takvâ” (takva elbisesi) tabirini; insanın ruhunu bezeyip ahlakını koruyan utanma duygusu, şeklinde tefsir etmişlerdir. Mevzu ile alakalı hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Çıplaklıktan sakının! Zira sizin yanınızda; sadece helaya girdiğiniz zaman ve erkek hanımına sokulunca ayrılan melekler vardır. Onlardan haya edin, onlara karşı saygılı olun.” (Tirmizî)

“Allah (avret yerine) bakana da, baktırana da lanet etsin!” (Kenzu’l-Ummal: 19162)

Haya, peygamberlerin -aleyhimüsselam- mirasıdır. Efendimiz aleyhisselam şöyle buyurdu: “Allah’tan hakkıyla hayâ edin!” Sahabe-i kiram, “Ey Allah’ın Rasulü! Allah’a hamdolsun biz Allah’tan hayâ ediyoruz” deyince, Rasulullah şöyle buyurdu:

“Kastettiğim hayâ bu değil. Allah’tan hakkıyla haya etmek, başı ve onun taşıdıklarını, karnı ve onun ihtiva ettiklerini muhafaza etmen; ölümü ve toprakta çürümeyi hatırlamandır. Kim âhireti dilerse, dünya hayatının süsünü terk etmeli, âhiret hayatını dünya hayatına tercih etmelidir. Kim bu söylediklerimi hakkıyla yaparsa, Allah’tan hakkıyla haya etmiş olur.” (Tirmizî)

Hadis-i şerifteki; “başı ve onun taşıdıkları” cümlesinden maksat; başta bulunan göz, kulak ve dil gibi uzuvlardır. “Karnı ve onun ihtiva ettikleri” cümlesinden maksat da; kalp, mide, cinsel organ, el ve ayak gibi azalardır.

Demek ki, insan; bütün benliğini, maddî ve manevî varlığını haya ile süsleyip yüzünü âhirete döndürmedikçe Allahü Teâlâdan hakkıyla haya etmiş olmaz.

Gerçek haya sahibi olmak için; kişinin her halinin murakabe altında olduğunun bilincinde olması ve buna uygun hareket etmesi gerekir.

İnsanın zahirî ve fizikî güzelliğinin yanında, manevî güzelliği de vardır. İnsanın manevî güzelliği haya, edep ve irfan gibi âlî hasletler iledir. Bu erdemler; hayat boyunca devam ettirilirse, kişiyi Cennete yaklaştırır.

Haya sahibi fertlerden oluşan bir toplumda, faziletin en geçer akçe olduğunu söylemeye gerek yoktur.

Haya; insanın özünden uzaklaştığı, kendine yabancılaştığı ve insanlık hasletlerini birer birer kaybettiği bir zamanda, bize kendimizi hatırlatan mühim bir fazilettir...

Haya kavramının günümüz modern toplumunda hatırlattığı tek şey “utangaçlık”tır, o da “psikolojik bir problem” olarak kabul edilmektedir. Evet, maalesef insanın en temel erdemini rahatsızlık olarak kabul eden bir dünyada yaşıyoruz!

Hayanın, Müslümanın hayatında çok önemli bir ağırlığı vardır. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Haya bütünüyle hayırdır.” (Müslim)

“Haya sadece iyilik getirir.” (Buhari)

“Dört haslet peygamberlerin sünnetindendir: Haya, güzel koku sürünmek, misvak kullanmak ve evlenmek.” (Tirmizi)

“Haya imandandır.” (Buhari)

“İman, yetmiş küsur şubedir. En yüksek şubesi “lâ ilâhe illellâh” (Allah’tan başka ibadet edilecek ilah yoktur.) En düşük şubesi ise sıkıntı veren bir şeyi yoldan uzaklaştırmaktır. Haya da imandan bir şubedir.” (Buhari) Dikkat buyurun, özellikle ‘haya’ erdemine vurgu yapılmaktadır.

Şu halde kesinlikle hayanın, imanın bir gereği olduğunu ve imandan kaynaklandığını söylememiz gerekir. Dikkat edilirse görülecektir ki, modern hayat tarzının dayatmalarına direnemeyen insanın ilk kaybettiği insanî ve imanî sıfat hayadır. Bir insan, haya duygusunu kaybetmeden, Allahü Teâlânın çizdiği sınırlar dışına çıkmayı asla göze alamaz.

Hayasını yani utanma duygusunu kaybetmiş bir insanın, diğer dinî hasletleri yaşatamayacağı açıktır. Evet, Müslüman için haya, dindarlığın en temel göstergelerindendir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

“Her dinin bir ahlâkı vardır. İslâm’ın ahlâkı da hayâdır.” (İbn Mâce) Demek ki Müslümanın en temel ve en karakteristik vasfı hayadır.

Efendimiz aleyhissalatü vesselam: “İzâ lem testehi fesna’ mâ şi’te” (utanmadıktan sonra istediğini yap!” (Buhârî 5769) hadis-i şerifleriyle ‘hayâsız’lığın ne kadar tehlikeli bir şey olduğunu vurgulamışlardır.

Bu hadis-i şerifin mânâsı şöyledir: “Ayıplanmaktan kaygı duymuyor ve haya etmiyorsan; artık seni kötülük yapmaktan alıkoyacak bir güç kalmamış, demektir. Sen, bundan sonra; elinden gelen her türlü kötülüğü yapmaya adaysın!