Dolar (USD)
32.36
Euro (EUR)
34.77
Gram Altın
2401.33
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Aralık 2023

​Çıra yakanlar

Şu sözü çok severim: “Karanlığa kızacağına bir mum da sen yak.” Bazıları sadece eleştirir, yıkıp geçer. Hep karalar ama sadra şifa tek harekette bulunmaz. Böyleleri asalaktır, üretmez kimseye hayrı dokunmaz, söz ve nefes tüketir, insanları da kendinden bezdirir. 1970’li yıllarda küçük şehrimizde elektrikler sıkça kesilirdi. Gece o zifiri karanlıkta korkardım. Babam ayağa kalkar, bir yandan kibriti bulup yakar, mumun ipini veya gaz lambasının fitilini tutuştururken benimle de konuşurdu. O, karanlığı dağıtandı. Etrafı aydınlatan adamdı ve benim biricik kahraman babamdı.

Kültür sanat ve yayın dünyamızda da çıra yakan, ışık saçan ve toplumu aydınlatan deniz fenerleri vardır. Çıra Basın Yayın’ın yöneticisi Hasan Güler ile birlikte Çıra Edebiyat Dizisinin editörü şair ve yazar Şakir Kurtulmuş da, zihinleri aydınlatan eserleri irfanımıza kazandırıyorlar. Şakir Bey, edebiyat sanat dünyamızın aranılan ve sevilen simasıdır. Toplum hayatındaki arızalarda da öne çıkan ve durumdan vazife çıkarıp yük alan bir idealisttir. 15 Temmuz Destanı yazılırken meydanlardaydı. Asrın Felaketi Maraş Depremi’nde yollardaydı. İnanıyorum ki yarın Gazze için gönüllü seferberlik ilan edilse yine ilk kendisi koşacaktır. Biz şimdilik kitaplarına bakalım:

Çiçekler Hiç Solmasın, Kurtulmuş’un gezi ve mekân yazılarından oluşuyor. Yetiştiği ve etkilendiği şehirleri anlatıyor: Bursa, Eskişehir ve diğerleri. Tabii şehri şereflendiren şahsiyetleri de bize tanıtıyor. Eskişehir’de Atasoy Müftüoğlu gibi. Farklı muhitleri ve kişileri dile getiriyor. 70’nci sayfadan sonra “Edebiyat Yas Tutuyor” başlığını görünce içimize bir hüzün çörekleniyor. Bu senenin 6 Şubatı’nda hepimizin yüreğini yakan ve 11 ilimizi sarsan Kahramanmaraş merkezli depremden bahsediyor. Şehirlerle birlikte yitip giden şair ve yazarların yanı sıra yıkıma uğrayan dergiler de gözümüzün önünden geçiyor. Mesela Yitiksöz dergisi ve Duran Boz’un “Maraş’tan Kara Haber Geldi” başlıklı keder yüklü yazısı. Bir Sonsuz Yolculukta, Kurtulmuş’un 4.baskısı yapılan deneme kitabı. Burada da olaylar, kişiler ve hatıralar var. Osman Sarı, M.Akif İnan, Mustafa Özçelik, Ramazan Dikmen, Hasan Aycın, Nurettin Durman. Sonra dergi mekânları: Yedi İklim, Ay Vakti ve diğerleri… Bir solukta okuduğum yazılar demeti. Hiçbir Mevsime Sığmıyor Kuşlar, edibimizin şiir kitabı. “Depremin Elleri”nde şöyle diyor: “Şairlerin üzerini örtelim şiirle/Üşümesinler/Sabaha az kaldı/Tutamıyorum ellerini depremin/Ölümün üzerine kar yağıyor.”

Eskimez ve yıpranmaz aşinalardan Yaşar Akgül’ün Yeni Yazıyla Söylenmiş Eski Türkçe Şiirler’de usta işi şiirler var. “İstanbul Hatırası” uzun, anlamlı ve güzel. Lakin ona takatimiz yetmez, o vakit şu mısralarla yetinelim: “Baş rolde oynayan, her zamanki ölümdü/Belki de son bölümdü, zaten ayrılacaktım/Ben benim en çok ölme ihtimalimi sevdim/Bir ihtiyaç olduğunda, yine buralardayım/Gökyüzünü bırakalım biz Allah’a bakalım/Kendimizi değilse de imanımızı kurtaralım/Son dakika gelişmesi: Yine Filistin ve Gazze!/Teheccüde kalkacağız, devamı gelecek şiirde.”

Murat Soyak Bursa’da yaşıyor. Yıllar önce buluşup bir nebze sohbet etmiştik. Şimdi o muhabbete Gül Aydınlığı kitabını okuyarak devam ediyorum. Yazar, edebiyat, fikir deryasına dalıyor ve oradan bize inci mercanlar çıkarıyor. Her deneme yazısı bir keşif yolculuğu. Hafızamızı yoklayış bir bakıma. Mehmed Âkif’ten Necip Fazıl’a, Ahmet Haşim’den Nihad Sâmi Banarlı’ya, Sezai Karakoç’tan Sedat Umran’a birçok değerimizin resm-i geçidine tanık oluyoruz. Mısraları ve hikmetleriyle geçip gidiyorlar, Bir şölen, şiir ve fikir bayramı yaşıyoruz okurken. Kitap sadece Gül Aydınlığı değil, gönül ferahlıdır aynı zamanda. Bu eseri okumak, hepimize iyi gelecektir.

Mümin Ali ve Evlad-ı Fatihan’dır. Güneşi İpe Astık kitabıyla bize coşkulu bir Rumeli selamı veriyor. Şiirleriyle içimizde Balkan rüzgârı estiriyor. “Kediler Kraldır” şiiri, Kediname’nin yazarı olarak beni alakadar etti ama ben “Birazdan” şiirinden nasiplenelim derim: “Birazdan, her şey birazdan olur/Her şey birazdan/Mesela, birazdan trafikte kırmızı lamba yanar/Her şey birazdan/Sıra sana birazdan gelir/Bir doğum olur birazdan, ölüm de birazdan/Her şey birazdan olur/Ve her şey bir ağızdan.”

Genç şairlerimiz yetişiyor. Halime Erva Kılıç da Mitra kitabıyla ümit vadediyor. Kitabın arka kapağını süsleyen şu mısralarıyla baş başa kalalım: “Şu göklerde oynaşan balıklar/Kasırgalı günlerden sökerken balkonumuzu/Biz en son o zaman bakmıştık babamla/Aynı balkondan aynı gökyüzüne/Siyah ve çatık kaşlı bulutlardı/Uçurmasın diye beni rüzgâr/Uçtu babam” İlhan Kurt’un Mesela’sından, Yasemin Kapusuz’un Tek Kanatlı Senfonisi’nden, Mevlüt Ceylan’ın Güller ve Çığlıklar’ından bahsedecektim biraz da ama siz zaten hepsini okuyacaksınız. Ey Çıra’yı yakanlar! Ömrünüz bereketli, yolunuz aydınlık, ışığınız bol, bahtınız açık, hizmetiniz daim olsun!