Dolar (USD)
32.38
Euro (EUR)
34.65
Gram Altın
2410.33
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

09 Şubat 2020

Çocuk yaşta kızlar evlendirilir mi? (2)

Hz. Aişe’nin evlilik yaşının toplumun gündemine sokularak peygamberi açıkça veya ima yoluyla “pedofili” ile suçlamak suretiyle insanlar nezdindeki itibarının sarsılmak istenildiğinden; bir kesimin kötü niyetle konuyu her fırsatta gündemde tutmaya çalışırken bir başka kesimin de bilgisizce ve özensizce buna vesile olduğundan bahsetmiştik

Yine hataya düşülmesinin yani anakronizmin nedeninin değere “sahip olmak” ile “değer” olmak arasındaki farkın göz ardı edilmesinden kaynaklandığını; değerin değişmeyeceğini lakin değer atfedilen bir davranış şekline biçilen “ iyi” veya “kötü” nitelemelerinin zamanla değişeceğinden bahsetmiştik.

Şimdi Hz. Peygamber döneminde kızların küçük yaşta evlenmelerinin altında yatan toplumsal gerçekliğe ve mevcudiyetinin şartlarına kısaca göz atmaya çalışalım.

Her şeyden evvela küçük yaşlarda evlilik o zaman için dünyada yaygın bir olgudur. Geçmişte toplumlar evlilik yaşını bulûğ çağı olarak belirlemişlerdir. Bulûğ çağı ise toplumdan topluma değişir. Sıcak iklimlerde insanlar, soğuk iklimlere göre daha erkenden ergenliğe kavuşabilmektedir. Hatta Montesquies’nun “iklimi sıcak olan ülke kadınlarının ihtiyarlıkları, yirmi yaşından sonra başlar” dediği belirtilmektedir.

Bu nedenle tarihte Hıristiyanlar Hz. Peygamberin çok eşliliğini eleştirmişler ama Hz. Aişe ile evliliğinden söz etmemişlerdir. Bu nedenle “İngiliz ve Alman Oryantalistlerinin Hz Muhammed Tasavvuru “ isimli eserin müellifleri İbrahim Sarıçam, Mehmet Özdemir, Seyfettin Erşahin haklı olarak “Batıda Aişe’nin evliliğine itiraz modernitenin bir ürünüdür” demektedirler.

Mesela Margoliouth olayı Arap geleneği içerisinde değerlendirmekte toprağa gömülmeyen kızların şerefe ve namusa zarar vereceği endişesi ile küçük yaşta evlendirildiğini belirtmektedir. Bunun belli başlı nedeni ise o dönem Arabistan’ında bitip tükenmeyen kabile savaşlarıdır. Kızlar kaçırılmakta ve köle olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle öldürülmeyen ve ergenliğe eren kızlar hemen evlendirilmektedir.

Görüleceği üzere o dönemde kız çocuklarının diri diri gömülmesi âdeti toplumsal şartlar nedeniyledir. Tıpkı öldürül(e)meyenlerin diğer bir çare olarak hemen evlendirilmesi gibi. İslam insan hayatının korunması gereken en yüce değer olduğunu ilan etmiş ve bunu norm haline getirerek kızların namus kaygısıyla öldürülmesi uygulamasını yasaklamıştır. Lakin toplum o gün için evliliği de bir güvence olarak uyguladığı için küçük yaşta evlenme uygulaması devam etmiş ve o günün şartlarında normal olarak karşılanmıştır.

Kaldı ki Hz. Âişe Peygamberimizden önce Cubeyr b. Mutim ile nişanlanmış ama erkek tarafı oğullarını İslam’a döndüreceği korkusu ile bu nişanı bozmuştur.

Bunların ötesinde Hz. Peygamber, çevresinden bu evlilik nedeni ile hiçbir tepki de almış değildir. Çünkü bu tür evlilik Arap örfüne göre yadırganan bir şey değil, aksine yaygın olan bir uygulamadır. Bünyamin Erul tarafından kaleme alınan “Siret Tedkikleri” isimli eserde işaret edildiği üzere o dönemde başta Hz. Muhammed’in kendi kızları olmak üzere, Hz. Ömer, Hz Osman ve Hz. Ali hep bu şekilde evlenmiştir. Çünkü toplumda yaygın olan uygulama bu şekildedir.

Yani vakıa sadece peygamberin şahsı ile sınırlı yahut cinsel fantezisi ile ilgili olmayıp genel uygulama münasebetiyledir.

Peki, kızlarımızı dokuz yaşında evlendirmek, İslâm’ın emredici bir uygulaması yahut peygamberin bir sünneti midir? Yani dinin mi gereğidir? Yahut bugün buna karşı çıkmak dine karşı çıkmak mıdır? Asla! Tartışılan bu konu sadece bize intikal eden tarihi bir malumattır. Çünkü hukuk/fıkıh ancak hukukçular/fıkıhçılar tarafından norm haline getirilir. Normlar da zamana, coğrafyaya, iklim gibi çevre şartlarına ve sosyal gerçekliklere göre değiştirilebilir.

Yani demem o ki hukuk geçmiş dönemdeki bilgilerin kes-yapıştır uygulaması değildir. İnsani bir gayretin, fıkhetmenin mahsulüdür. Fıkhetmek: bir şeyin özünü ve inceliklerini kavrayarak o delilden çağın ve toplumsal şartının işine yarayacak hükümleri üretmek faaliyeti.

Şayet aksine bir durum geçerli olsaydı, özellikle günümüzde insanın gayretine, yani anlayana, fıkhedene hiç ihtiyaç hissedilmezdi. Çünkü önceki bilgiler belleğine yüklenen bir bilgisayar kes-kopyala-yapıştır robotik işlemini çok daha kusursuz bir şekilde yerine getirecektir.