Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

20 Şubat 2017

Darbeler parantezini kapatmak için evet

Gündüzdüu2026 Ama gecenin ağırlığı sabaha çökmüştü.

Hava sisliydi. Güneş görülmüyordu. Vesayetin isi gökyüzünü kaplamış, yeryüzünde zulme başlamıştı. Cunta, JİTEM, brifingli yargı, malum medya, BÇG, Beşli Çete ve işbirlikçileri sahayı kuşatmak, millet iradesini askıya almak için olanca gücüyle çalışıyordu.

Karar vermişlerdi.

Yıl 1993 olduğunda önce örtülü darbe denediler. Devreye terörü, suikastları, provokasyonları, faili meçhul cinayetleri, işkenceleri soktular. Devlet içinde illegal yapılanmalar ile uyutulan hücrelere talimatlar verdiler, ülkenin kaosa girmesi için ellerinden geleni yaptılar.

1993'ün devamı için tarih olarak 28 Şubat 1997'yi belirlediler. O tarihe kadar millete her türlü haksızlığı yaptılar. Cinayet ve işkence şebekeleri ile yasakçı zihniyetlerle sokaklarımızı, okullarımızı, kurumlarımızı daha doğrusu geleceğimizi işgal etmeye kalktılar. Ekonomimizi, özgürlüğümüzü, değerlerimizi ve kutsallarımızı hedef aldılar. İnsan onurunu ayaklar altına aldılar.

Neden?

Milli irade güçleniyordu.

İnsanlar gerçekleri görüyordu.

İstanbul lobisi sarsılıyor, Anadolu sermayesi büyüyordu.

Başta enerji politikaları olmak üzere, savunma sanayinde devrim niteliğinde adımlar atılıyor, projelendirmeler yapılıyordu. Ekonomi yerlileşiyor, emeğin değeri yavaş yavaş ortaya çıkıyordu.

Millet ise özgürleştikçe mevcut sistemin değişmesi için mücadele ediyor, temel insan haklarının genişlemesi, yasakların son bulması ve bağımsız bir Türkiye özlemiyle dik duruyordu. Bu duruş vesayetçileri, baronları ve yasakçıları kaygılandırıyor, 1993 örtülü darbesinden 28 Şubat 1997 açık darbesine geçişine neden oluyordu.

Kabus derinleşiyor, uykusuz günler başlıyordu. Günlerimizi yasaklar, skandal kararlar ve linçler karanlığa çeviriyordu. Adalet talebini dile getirenler işkencelerden geçiriliyor, özgürlüklerine müdahale ediliyor, hakları gasp ediliyordu. Biz başını örten kadınlara devletin alanı olarak ilan edilen kamusal alanın kapıları sımsıkı kapatılıyor, sürek avı ile zulme direnenler illegal yollarla cezalandırılıyordu.

Ekonomi yerle bir ediliyordu. Darbenin ülkeye maliyeti 350 milyar doları aşıyor, 2011 yılının vergi gelirlerinin tam 2 katından fazlası 5 yılda hepimizin cebinden yıllık ortalama 5 bin dolar olarak çıkıyordu.

**

AK Parti ile yeni bir diriliş süreci başladığında bu kez 17/25 Aralık küresel operasyonu ile üzerimize geldiler. Geldiler ama sivil siyasete tosladılar. Durmadılar. 15 Temmuz'a kadar aralıksız terör dahil her türlü kirli yönteme başvurdular. Her denemeleri boşa çıkınca 15 Temmuz gecesi üzerimize uçaklar, tüfekler ve tanklarla geldiler. Millet ise ayağa kalktı, karanlık geceyi bu kez aydınlattı, darbecileri 12 saat de püskürttü. Püskürtmenin ardından devlet devreye girdi, süpürme harekatı başlattı. Ancak tıkanıklar vardı. Sistem darbeciler eliyle kurgulanmıştı. Bu kurgu değişmeli, milletin önü açılmalıydı. Sivil siyaset devreye girdi. Her türlü provokasyona rağmen gece gündüz demeden çalıştı, milletin önüne yeni Türkiye'nin yeni sistemini getirdi. Şimdi sistem milletin onayına sunuldu. Millet sandığa giderken sadece 28 Şubat ya da 15 Temmuz değil bir daha 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül yaşanmasın diye "EVET" demeye hazırlanıyor. Güçlü bir "EVET" in vesayetin sonu, darbeler parantezinin kapanışı olduğunu milleti çok iyi biliyor.