Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

07 Kasım 2015

Davutoğlu'nun zafer konuşmasının şerhi

Düşünüş, inanç ve medeniyetin dile hükmedeceği kuşkusuzdur. Bazen ağzını bozsa da insan, genel hal budur. İnsan düşündüğü gibi, inandığı gibi, ait olduğu medeniyetin diliyle konuşur. Bu da insanın "söylem"i olur.

Seçim sonuçları netleştikten sonra herkes gibi ben de Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun balkon konuşmasını merakla bekliyordum.

Benim merakım Başbakan Davutoğlu'nun ne söyleyeceğinden ziyade, nasıl söyleyeceği idi. Zira büyük bir zafer kazanılmış, başbakan kıskanılacak bir galibiyetin mimarı olmuştu. Bu nedenle "ne" konuşacağı değil "nasıl" söyleyeceği benim için daha önemliydi.

Merakla beklediğimiz zafer konuşması Konya'da başladı. Ankara'da devam etti ve nihayet balkon konuşması ile bitti.

Başbakan Davutoğlu Konya ve Ankara girişindeki konuşmasına elhamdulillah ile başladı vela ğalibe illallah dedi.

Sonra balkon konuşmasına başlarken;

"Allah'ın selamı"nı yaydı;

"İstanbul'a, Diyarbakır'au2026 selam" gönderdi.

Hemen sonrasında,

"Kudüs'ten Beyrut'a, Bakü, Gazze, Karabağ, Bişkek, Saraybosnau2026 Bir buçuk milyarlık İslam alemine selam olsun" dedi ve son selamda da,

"Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a bir kez daha selam olsun"diyerek selamlamayı bitirdi.

Başbakan Ahmet Davutoğlu bilincindeydi elbette işin, mütevazı, hasbi ve bilgece konuşmaydı.

Doğrusu bu kadarı bana yeterdi, çünkü Balkon Konuşmasında da istediğimi almıştım. 78 milyona, oradan da o "bir buçuk milyar..." yeterli gelen kocaman cümlelerdi.

Bu konuşmadaki HAMD, övünülecek başarıları nasip edenin Allah olduğu bilincinin ifadesidir. Hamd, bir nimete yani seçim galibiyeti için Allah'a yapılan yalnızca teşekkür değildi, aynı zamanda "biz ne kadar başarı elde edersek edelim esas övgü Allah'a aittir, zira ancak ve yalnız O cc dilerse başarı elde edilebilir" demekti. Hamdin devamında"la ğalibe illallah/Allah'tan gayrı galip yoktur (Galibiyetin kaynağı Allah'tır)" demesi buna matuftur.

Sayın Davutoğlu da konuşmasına selam ve elhamdulillah ile başlayınca, böyle bir günde başarının diğer sahiplerini ve asıl kaynağını özellikle ifade etmesi, sahip olduğu değerlerin kendisinin taşıdığı sorumluluğu şekillendirdiği anlamına geliyordu. Çünkü başbakanın seçimi kazanmasında saydığı bütün ülke insanlarının duaları(nın payı) vardı. Bu açıdan Ak Parti galibiyetinin hakkını teslim etmiş oldu.

Allah'ın selamını İstanbul-Diyarbakır olarak başlaması gelecek tasavvuru açısından çok önemliydi. Bu, ayrı-gayriliğin olmayacağının ifadesiydi.

Kudüs, Beyrut, Bakü, Karabağ, Bişkek, Saraybosna, Somali'ye selam göndermesi, hem ümmetin dualarına şükran hem de Türkiye'nin kadim medeniyetin bütün unsurları ile ilgilenmekten vazgeçmeyeceğinin ilanıydı. Çünkü Batı bize 100 yıldır, "sadece kendi ülkenizle ilgilenin, 'nüfuz, miras, din kardeşliği' diye coğrafyanızın dışına taşmayın" telkinleri yağdırıyordu.

Keza "Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan'a selam olsun"u Sayın cumhurbaşkanımızın bu hareketi taşıdığı noktayı belirtmekti hem de bütün fitnecilere bir "selam" göndermeydi. Daha sonuçlar kesinleşmeden ekranlarda "bu sonuçlar Davutoğlu'nun elini güçlendirecek, Sayın Davutoğlu artık Tayyip Erdoğan'a dur diyebilecek" şeklinde fitne rüzgarları esmeye başlamıştı. Bunu hisseden Sayın başbakan hikmete uygun davranarak fitneyi doğmadan gömdü. Ve gerçek şu ki Sayın Erdoğan bu başarının elde edilmesinde önemli paya sahiptir.

Benim için çok değerli olan diğer bir pasaj da:

"Sevgi çınarları büyüteceğiz, bu çınarların altında 78 milyonu kardeş kılacağız, tek bir ferdi dahi bu milletin ayırıma, tahkire, dışlanmaya muhattab olmayacaku2026"

Yeni Medeniyetin inşaına devam demektir bu sözler. Yeni Türkiye Yeni Medeniyet. Batı'nın o çok korktuğu Kadim Medeniyetin bütün dini ve etnik unsurlara gelecek va'di idi "sevgi çınarlarının altı."

Demek ki Allah'ın cc iradesi milletin iradesi ile örtüşüyor ise millet değer bulur, değer alır, değer üretir, değer verir.

1 Kasım akşamına kadar Batı'nın milletimizi tarihe malzeme olarak düşünmesi yerle bir olmuş ve yerini tarih yazacak millete bırakmıştır.