Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.74
Gram Altın
2454.33
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Nisan 2023

Değerlerimizi değersizleştirme operasyonu

Bugün insanları yolundan, doğallığından saptırmak ve özünden koparmak suretiyle başta Allah'a ve insan fıtratına savaş açan küresel sistem aynı zamanda şeytani düzeneği temsil etmektedir. FETÖ işte bu şeytani düzeneğin ordusu konumundadır.

Ilımlı İslam Projesi ile FETÖ bu ülkeye verilmiş bir narkozdu. Zira cerrahi operasyonu ondan sonra yapacaklardı. Milletimiz buna müsaade etmedi. Her defasında milletimizi aşağılamaları da bundandır.

G.W. Bush tarafından ABD Barış Enstitüsüne atanan Middle East Forum Başkanı Daniel Pipes tarafından kullanılan “Ilımlı İslam Projesi”, Graham Füller’in “doğrudan desteklenmesini” tavsiye ettiği ve önünü açtığı FETÖ’ye havale edilmişti.

1897 kongresinde, İslam’ı yeryüzünden tasfiye edip Tanrı’nın kendilerine vaat ettiği cihan hâkimiyetini tesis etmek için uzun soluklu bir plan yaptılar. Finans, din ve siyaset üzerine bina edilmiş korkunç, acımasız ve insan karşıtı bir projeydi bu!

Tek bir din, tek bir dil, Kudüs’ün de ‘başkent’ olduğu tek dünya devleti kapsamında bir tanrı imparatorluğunu gerçekleştirmeyi hedefliyorlar.

Yeni Dünya Düzeni dedikleri şey de bunun bir aşamasıydı. Kissinger’ın ifadesiyle, dünyayı aynı zamanda bir “dinler savaşı”na sürüklemek. İslâmiyet’in ortadan kaldırılarak ortak bir “insanlık dini” icat etmek.

Bu bakımdan ülkemiz ezoterik örgütlerin, uluslararası derin yapıların, finans oligarkların merkezinde ve hedefinde olan bir ülke konumundadır.

Bu hedefin gerçekleşmesi için de önce bu milletin geçmişiyle olan bağlantıları kopartıldı. “İnsanların geçmişiyle bağlantılarını koparabilirsen kolayca ikna edilebilirler” diyen Karl Marx aslında doğru bir şey söylüyordu.

Bir toplumu, geçmişinden, kültüründen, değerlerinden, kutsallarından uzaklaştırırsanız orayı sömürülmeye müsait bir yer haline getirirsiniz.

Bugün Türkiye’de İslami değerlere yönelik sistematik olarak başlatılan manipülasyonların, saldırıların küresel sistemin nihai hedefiyle yakından bir bağlantısı vardır.

Hatırlayın bir ara CHP Seyhan Belediye Meclis Üyesi Ali Aydoğan “Bizim yalancı Muhammed’e ve onun uydurduğu tanrıya ihtiyacımız yok” demişti.

Sonra Hakkı Devrim, peygamberimizden kabile şefi olarak bahsediyor, Canan Arıtman adındaki bir siyasetçi de “Başörtüsünü Sümerlerdeki fahişeler takardı” diyordu.

Hatta Orhan Aydın adında bir gazeteci de “İbrahim’e kurban yerine bir fidan dik denseydi dünya cennet olurdu” diyerek kasıtlı veya değil bu yozlaştırma operasyonuna su taşıyorlardı.

Böyle yüzlerce örnek koyabilirim önünüze… Olayın bir yönü bu.

Geçenlerde seccadeye ayakkabılarıyla basan Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüntüleri çok tartışıldı. “Yerdeki seccadeyi görmedim. Özür dilerim” diyerek tam meseleyi kapatacak oldu ancak bu sefer de aynı hareketi başka bir yerde yaptığı ortaya çıktı.

Asıl trajik olan dindar görünümlü, başörtülü, seküler, sağcı-solcu birçok kesimden gelen destek mesajlarıydı. Seccadeyi halı parçası diyen, put olarak gören, bir değer olmadığını öne süren bu insanlar faturayı seccadeye keserek işin içinden sıyrılmayı denediler.

Hatta bir gazeteci Kâbe'nin duvarında yer alan ve Müslümanlarca kutsal sayılan Hacer-ü'l Esved taşına kadar getirdi meseleyi. Bırakın seccadeyi Hacer-ü'l Esved taşını bile put olarak gördü.

Şimdi tuhaflık şurada, peygamberimizden ve hadislerinden örnekler veren bu insanlar örneğin 10 Kasım törenlerinde çocukların büst önünde secde ettirilmesini nasıl değerlendiriyor?

Bu örneği bir çatışma ortamı doğsun diye vermedim. Bu ülkenin sözüm ona aydınlarının bu ülkenin değerlerinden, kültüründen ne denli uzaklaştıklarını anlatmaya çalışıyorum.

Çünkü gerçek aydın ve sanatçı, kendi zamanının ve ülkesinin irfanına sahip olmalı ve aynı anda ülkesinin dilini, dinini, değerlerini, kültürünü, tarihini, edebiyatını da bilmelidir. Bu kopuş batıcı eğitim sistemin tesis edilmesiyle başladı.