Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

06 Mart 2014

DEĞERSİZLEŞTİRİLEN DEĞERLERİMİZ

Geçtiğimiz haftaŞanlıurfa Müftülüğü ve Türkiye Yazarlar Birliği Şanlıurfa Şubesinin ortaklaşa düzenlediği "Camideki Hoca Nasreddin Hoca" programı vesilesiyle şair-yazar dostumuzŞaban Abak Hocamız Urfa'daydı.Bize de kendisine mihmandarlık vazifesi verilmişti.

Şaban Abak, "Tarifi Bende Kalsın" adlı kitap çalışmasıyla Bir İslam Alimiolarak Nasreddin Hoca'nın bir İslam alimi ve toplum önderi olduğu gerçeğini ortaya çıkarmıştır. Onun bu çalışmasıyla klasik metin şerhi çalışmalarının sadece nazım değil nesir üzerinde de uygulanabileceğini göstermişti.

Bu defaki programımız biraz farklıydı. Biz,Tarihu00ee Halilü'r-rahman Gölü kenarındakiDergah Camiinde Şaban AbakHocamız'dan Nasreddin Hoca sohbetini dinledik. "Camide sohbet verdirelim" fikrimizi daha önce il Müftümüz İhsan Açık Hocamızailettiğimizde kendisi de olumlu karşılamıştı.

Müftü bey de dertliydi. Onun daha önceleri bir sohbetinde Urfa Büyükşehir'in yeni ilçesi Karaköprü'nün"Mabedsiz Bir Şehir"e dönüştüğünden dert yanmıştı. Oysa mabedsiz şehirle beraber içi boş mabedlerimizle de karşı karşıyayız. Yıllardan beri camilerimiz öksüz, camilerimiz kimsesiz bırakılmış. Gençlerden, kadınlardan, çocuklardan, memurlardan, sanatçı ve fikir adamlarından yoksun bir camii profilimiz var. Bütün mesailerimiz namaz saatlerine duyarsız bir vaziyette.

Diyanetin binlerce personeli var. Ekseriyeti Camilerde Hocadırlar. Bunların vazifeleri sadece namaz kıldırmak mı olmalı. Onlara yeni misyonlar yüklemeliyiz. Son yıllarda Kur'an-ı Kerim kurslarıyla güzel şeyler oluyor. Ama yetersiz. Bu nedenle "Camideki Hoca Nasreddin Hoca" sohbetiyle hem camilerimizi hayatın merkezi haline getirmek hem de çocukları, gençleri ve kadınları mabetlerimize çekmek için çeşitli etkinlikler yapmalıyız. Bu etkinliğimiz de namaz dışı hizmet adına sayılmalı.

Camideki Hoca Nasreddin Hoca etkinliğiyle başka bir konuya daha ışık tutuğumuzu söyleyebiliriz. Şaban Abak hocamızı dinlerken Nasreddin Hoca'nın 13. Asırda Selçuku00eeler döneminde yaşayan büyük bir alimve molla olduğunu yeniden hatırladık. Onun tarihu00ee kişiliğine yeniden bir yolculuk yaptık. Hele bazı fıkraları ve bu fıkraların tahlilini dinlerken onun bir filozof olduğunu da gördük.

Şaban Abak Hocamızı dinlemeye devam edelim.

İslam medeniyetininzirve isimlerinin birer birer İslamsızlaştırıldığını,ardından kimliğinin ve temsilettiği idealin en tali' unsurunun ana bir sıfatmışgibi o isme eklenerek adeta yenidenüretilmiş bir kimlikle yine bizesunulduğunu söylüyordu.Bu durum öyle bir hal alıyor ki,UNESCO tarafından 'Nasreddin Hoca veKahkaha Yılı' ilan edilebiliyor. Yazarhaklı olarak bu 'kaba' adlandırmaya içerliyor. UNESCO ne bilsin. Bizimkilerden kimi önersiniz, diyorlar. Onlar da Nasreddin Hoca ama komedyen bir Nasreddin Hoca'yı teklif ediyorlar.

Kasıtlıolarak Nasreddin Hoca'yı farklı şekildebetimlemek isteyenlere yazar şu önemli

tespiti yaparak cevap veriyor: 'Hoca evet,güldürür, fakat asla 'gülünç' değildir. Komedyenin

ise bizzat kendisi gülünçtür.Aslında onu kahkaha ve güldürü ustası olarak göstermeye çalışanlar cahillikleriyle övünür bir taraflarını olduğunu söyleyebilirim. Mesela büyük batılı ülkelerde insanlar bildikleriyle övünürler. "Üç dil bilirim" falan. Biz de ise insanlar bilmedikleriyle övünürler. "Osmanlıca bilmiyorum çok şükür, iyi ki Kur'anı bilmiyorum" gibisinden.

Kıymetli üstadımızı dinlerken hatırıma "17 Aralık Operasyonu" geldiydi. Her yıl 17 Aralık tarihi geldiğinde biz Büyük İslam alimi Mevlana Celaleddin Rumu00ee'nin ölüm yıldönümünü yad ederdik. Onun "benim ölümüm bir düğün gecesidir, benim için ağlamayın, ben sevgililer sevgilisine gidiyorum" diyerek Allah'a kavuştuğu anı, "Şeb-i Arus" törenlerini hatırlıyorduk. Ama şimdi bu tarih zikredildiğinde büyük zat CelaleddinRumu00ee Hazretleri ve şahsiyeti akla gelmeyecek. Ülkemize, tarihimize, kimliğimize yapılmış büyük bir saldırı aklımıza, hatırımıza gelecek. Üzülüyoruz, bir kez daha üzülüyoruz. Vahşi batı, bize bizim insanımızla saldırıyor. Ağaçlar, baltaya karşı isyana kalkıştığında kahrolsun sapı da bizden demiş.

Yazarımızın "Tarifi Bende" kitabını imzalatıp okumaya koyuluyorum. Kitapta birbirinden güzel, şaşırtıcı veaydınlatıcı yorumlar var. "TarifiBende", bize yalnızca Nasreddin Hoca'yıgerçek kimliğiyle; bir İslam aydınıve toplum önderi olarak yeniden kazandırmaklakalmıyor; medeniyetimizingeçmiş parlak devirlerinin kişi, kavram

ve olaylarını nasıl okuyup yorumlayacağımızalanında da örnek bir şema sunuyor. Yazar, bu şemayı üstadı olarak gördüğü Sezai Karakoç'un tarihu00ee kişiler "Mevlana,Mehmed Akif,Yunus Emre" portre kitaplarında izlediği yolu denemiş ve başarılı bir tahlil çalışması da yapmıştır.

Şimdi dilerseniz Nasreddin Hoca'nınçok bilinen nüktelerinden birkaçınıŞaban Abak'ın yaptığı şerhlerle birlikteokuyalım:

Eşekle Birlikte Kaybolmak

'Hoca, kaybolan eşeğini aramayaçıktığında bir yandan da yükseksesle hamd ve şükür ile dualar etmektedir.Eşeğini kaybettiği için neden şükrettiğinisoranlara cevabı, hem dervişçehem filozofçadır: 'Ya ben de eşeğin üstündeolsaydım!' Şerh: 'Cevapta komikolan hiçbir şey yoktur. Mizah unsuru,belki zamanın yıpratıcılığına karşı koruyucubir zarf ve taşıyıcı bir vasıta işlevigörmektedir, ama mazruf başkadır. Eşek,burada dünya malını ve dünya malınabağlılığı temsil ediyor. Dünya malınabağlılık, insanı mal sahibi olmaktan çıkardığıgibi, malın insana sahip olmasıgibi trajik bir sonuç doğurur. Oysa insandünyayı ve dünyalıkları terk etmeyi başardığıoranda kendisi olacak ve kendinibulacaktır. Aksi durumda kaybolan eşeğiylebirlikte kendi de kaybolup gidecektir."

Duru bir Türkçe ile Nasreddin Hoca'nınnüktelerini şerh geleneğimizi yaşatarak

büyük bir yetkinlikle ele alanŞaban Abak Hocamız, Nasreddin Hoca'yı birmizah ustası, bir komedyen derecesinedüşürmeye çalışanların bu çalışmayı gördüktensonra ne söyleyecekleri merakediyoruz.