Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2390.72
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

01 May 2023

​Demirağ'ı batırdılar, sıra Bayraktar'da!..

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cumartesi günü dünyanın en büyük Havacılık, Uzay ve Teknoloji Festivali TEKNOFEST için hasta yatağından kalkıp Anadolu kırmızısı Togg T10X ile yanındaki Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev, eşi Mihriban Aliyeva ve Emine Erdoğan ile festival alanına girerken yüzbinlerin sevgi gösterisiyle karşılandı.

Düşman çatlatan bir festival...

Muazzam bir seremoni...

*

Fakat CHP Genel Başkanı ve Millet İttifakı Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu geçtiğimiz günlerde bu güzellikleri gölgelemeyi amaçlayan öyle bir video yayınladı ki, akıllara ziyan!.. Neymiş efendim; şayet iktidara gelirse, bu festivalin yapıldığı alan olan Atatürk Havalimanı’nı “Havacılık ve Uzay Çalışmaları Merkezi” haline getirmek için Amerika’da faaliyet gösteren Sierra Nevada Şirketi’ne (SNC) verecekmiş.

Kılıçdaroğlu, İstanbul’un kalbindeki rantabl Atatürk Havalimanı’nı “doğmamış çocuğa don biçmek” kabilinden daha cumhurbaşkanı koltuğuna oturmadan yatırım adı altında ABD’ye vaad etmeye başlamış!.. Bir taraftan yabancılara mülk satışına karşı çıkarken, diğer taraftan daha göreve gelmeden ülkenin en stratejik yerlerini elden çıkarmaya karar vermişsiniz bile!.. “300 milyar dolar temiz para”nın nasıl geleceği belli oldu!..

Muhalefetteyken Katarlılarla ortaklığa karşı çıkacaksınız, fakat iktidara geldiğinizde yerli ve millî unsurları saf dışı ederek Amerikalı dostlarınızla yeni bir sayfa açacaksınız... Hem de Joe Biden’in dediği gibi, “Darbe ile değil, demokratik yollarla!..

*

Kul hakkı yemedim ve kul hakkı yedirmeyeceğim, herkesle helalleşeceğim...” demek sözle olmuyor!.. Sözde helalleşme değil, özde helalleşme yapmadıkça bu millet size iktidar yüzü göstermez.

Neden mi?.. 1912’de kurulan Tayyere Mektebi’nden bahsedip bazı isimleri sayarken es geçtiğiniz ve şimdi üzerinde pazarlığa başladığınız “Atatürk Havalimanı”nın sahibi Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yerli ve millî müteşebbisi Nuri Demirağ’ın ailesinden helallik almanız gerekir de ondan.

Tek Parti Zihniyeti”nin Nuri Demirağ’ı nasıl iflasa sürüklediği herkesin malûmu.

Hikâye uzun!..

Madem ki “Atatürk Havalimanı”nı gündeme getirdiniz, “kimin malını kime pazarlıyorsunuz?..” diye sorarlar... “Bu havalimanı Nuri Demirağ’dan metre keresi bir kuruştan istimlâk edilmiş” diye savuşturulacak kadar basit bir mevzu değil, çok derin!..

*

Şöyle ki; Nuri Demirağ, bugünlerde üzerinde iktidar ve muhalefetin kavgaya tutuştuğu Yeşilköy’de (şu andaki İstanbul Atatürk Havalimanı) fabrika için Elmas Paşa Çiftliği’ni satın alarak 1559 dönümlük geniş arazi üzerinde 1000x1300 metre ölçülerinde bir uçuş sahası yaptırarak, bu sahanın üzerine ayrıca Nuri Demirağ Gök Okulu, uçak tamir atölyesi ve hangarlar inşa ettirdi. “Türkün yaptığı uçakları elbette Türkiye’de yetişen pilotlar uçuracaktır” düşüncesiyle hareket edip, “Gök Ortaokulu” açarak Türk gençlerine istikbâlin göklerde olduğu fikrini aşıladı.

13 Temmuz 1938’de Eskişehir’de yapılacak tanıtım inişi esnasında piste erken iniş yapan yol arkadaşı pilot Selahattin Reşit Alan’ın şehit olması üzerine, “pilotaj hatası”nı kabul etmeyen Türk Hava Kurumu’nun 1 Mart 1939 tarihinde “şartlara uygun değil” diyerek verdiği uçak siparişlerini iptal emesiyle darbe üzerine darbe yedi. Üst üste yaşanan olumsuzluklara rağmen idealinden asla vazgeçmeyerek, Salahattin Reşit Alan’ın vefatı üzerine yarım kalan “Nu.D-38” ve “Nu.D-40”ın imalatını 1944 yılında tamamladı.

Bütün övgülere rağmen kurum ve kuruluşlardan sipariş gelmemesi üzerine zora girdi. Yaklaşık 1,5 milyon lira harcayarak ortaya koyduğu millî eserlerin heder olmaması için dönemin Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’ye defalarca mektup yazdı. İspanya, İran ve Irak’ın talip olduğu uçakları başta İsmet İnönü olmak üzere devrin muktedir güçlerinin “yakarız, yine de sattırmayız” demesiyle idam fermanı imzalandı. Uçaklar uzun yıllar Yeşilköy hangarında bekletildi. Tesisler istimlâk adı altında metrekaresi 1 kuruşa elinden alındı. Varlıklarına el konularak iflas ettirildi.

Nuri Demirağ, 2. Dünya Savaşı sonlarına doğru, bütün desteklerden yoksun bir şekilde itibarsızlaştırılarak yüzüstü bırakıldı. Ondan devralınan fabrika-arşiv ve uzman ekip potansiyeli, 1944’te yarı-resmî bir kuruluş olan Türk Hava Kurumu’na devredildi. Ankara’da, hem lisansa bağlı, hem de yerli dizayn uçak ve yerli motor imal etmeye başlandı. Tarihler 1952’yi gösterdiğinde “Marshall Yardımı”na jest(!) olarak teslim bayrağını çeken THK’nın bütün tesisleri kapatıldı. 14 bin metrekare kapalı alanı dahil, yapılan uçaklar, bunların imal edildiği makinalar ve tezgahlar, hatta arşiv gizli bir el tarafından yok edildi. Türk Uçak Sanayii, 1954 yılında Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKEK) devredildi. Ve Türk Uçak Sanayii, 1964 yılında resmen devlet eliyle batırıldı.

Demirağ ve ekibinin gecesini gündüzüne katarak, bin bir zorlukla oluşturduğu millî uçak sanayimiz ve birbirinden tecrübeli elamanları dağılıp gitti. Bu süreçte aslında Demirağ’a değil, Türkiye’nin millî sanayi ve egemenliğine pranga vuruldu. Türkiye ile birlikte millet kaybetti.

TOMTAŞ (Kayseri Tayyare ve Motor Türk Anonim Şirketi) ve Vecihi Hürkuş’un başına getirilen menfur olaylar silsilesi bu kez de milletini göklere çıkartan Nuri Demirağ’a uygulanıp, akla hayale gelmeyecek engellemelerle itibarsızlaştırılarak yüzüstü bırakıldı. Sadece Demirağ’ın serveti değil, büyük fedakârlıklarla elde edilen savunma sanayi imkân ve kabiliyetleri yerle yeksân edildi.

Yerli ve millî beyinlerin “istikbali göklerde” aramaması için cuntacılar, darbeciler, ihtilalciler, muhtıracılar her daim nöbet tuttu!.. Kimin adına?.. Tabii ki, en baba müttefikimiz(!) ABD adına!..

İşte bugün tartışmaların gündemi yorduğu bu alanın yani Atatürk Havalimanı’nın görülmeyen, vefasızlığa kurban edilen büyük fotoğrafı budur. Bu fotoğrafa bakmadıkça gerçeği anlamak, mümkün değildir.

Dün Demirağlar için ortaya konan kirli senaryolar bugün Bayraktarlar için devreye sokulmaya çalışılmaktadır. Ve bugün yaşananlar, “Sana Söz!” sloganı ile Türkiye Cumhuriyeti’nin 13. Cumhurbaşkanlığı’na talip olanların bir süre ara verdikleri nöbeti yeniden devralma girişimidir.

Hâmiş: Atatürk Havalimanı, ne Amerikalı şirketlere, ne de rantiyecilere değil, “Milletten Kazandığını Millete Veren” yerli ve millî ilk uçaklarımızı burada üreterek “İstikbâl Göklerdedir” şiarını kuvveden fiile çıkaran babayiğit Nuri Demirağ’a vefanın bir nişânesi olarak “Nuri Demirağ Millet Bahçesi ve Havacılık, Uzay ve Teknoloji Üssü” olarak değerlendirilmelidir.