Dolar (USD)
32.14
Euro (EUR)
34.58
Gram Altın
2439.12
BIST 100
10218.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Demokrasi, Barış Ve İstikrar

16 Nisan tarihi referandumuna iki gün kaldı. Bütün Türkiye, 16 Nisan Pazar günü sandık başına giderek anayasa değişikliği paketi konusundaki tercihini ortaya koyacak. Referandum, her şeyden önce bütün Türkiye'nin katılması gereken demokratik bir mekanizmadır. İktidar partisi veya muhalefet partileri seçmeninin sandık başına gitmesi yetmemektedir. Sahillerde, kırsallarda ve şehirlerde yaşayan bütün seçmenlerin, 16 Nisanda sandığa giderek oy kullanmayı demokratik bir görev bilmeleri gerekmektedir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı altında yeni bir siyasal ve idari sistemin oylanacağı 16 Nisanda, toplumun bu konudaki yaklaşımının kapsamlı ve derinlikli bir şekilde sandığa yansıması çok önemlidir.

Referandum sürecinin motoru Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak Parti'dir. Referandum kampanyası süresince ortaya koydukları performans ışığında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Ak partinin, toplumsal kesimleri motive ve mobilize etmede çok başarılı oldukları görülmektedir. Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sadakat duygusu ve düşüncesinin, geniş toplum kesimlerini referandum kampanyası boyunca çok motive ettiği ve bir çok toplumsal kesimi harekete geçirdiği görülmektedir. Referandum sürecini ve sonucunu belirleyen ana dinamiğin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sadakat etrafında şekillendiğini söyleyebiliriz.

15 Temmuz darbe girişimi ve Suriye olayları, toplumda büyük bir duyarlılık meydana getirmiştir. 15 Temmuz darbe girişiminin yarattığı travmanın sarsıcı etkilerinin hala atlatamayan toplum, ülkemizi Suriye'ye çevirmek için büyük planların ve tuzakların yapıldığına dair endişeler taşımaktadır. 15 Temmuz darbe girişimi gibi büyük iç işgal operasyonlarını püskürtmek ve Türkiye'yi Suriye'ye çevirme planlarını boşa çıkarmak için Türkiye'nin güçlü, istikrarlı ve demokratik bir sosyal, siyasal ve idari yapıya ihtiyaç olduğu konusunda, toplumda gerçek bir farkındalık vardır. 16 Nisan referandumunda bütün toplum, stratejik seçmen bilinciyle tercihini kullanacaktır. Referandum sürecinde yapılan anketlerde kararsız seçmenlerin çokluğuna sık bir şekilde vurgu yapılmıştır. Aslında yüksek olan kararsız seçmenin çokluğu değil, stratejik seçmenin çokluğudur. Kamuoyu araştırmaları, stratejik seçmenin yüksekliğini ortaya koyma konusunda başarısız olmuşlardır. Stratejik seçmen olma bilinciyle hareket eden toplum, 16 Nisan'da 15 Temmuz darbe girişimine karşı demokratik bir deklarasyonda bulunma ve Türkye'yi Suriyeleştirme oyunlarını bozma motivasyonuyla mobilize olmuş durumdadır. Toplumun, demokratik mobilizasyonu ve motvasyonu, 16 Nisan referandumunun sonucunu belirleyecektir.

Toplum, 16 Nisan referandumunun seçimlerden daha önemli olduğunun farkındadır. Ülkenin istikrarlı bir demokrasiye ve yönetime kavuşturulmasının Türkiye'nin hayati ihtiyacı olduğunun fakında olan toplum, 16 Nisan günü sandığa gitme konusunda büyük bir arzu duymaktadır. Yapacağı tercihin ülkenin direkt demokrasi ve istikrarıyla ilişkili olduğunu fark eden toplum, aktif olarak yürütülen referandum kampanyaları sayesinde 16 Nisana tamamen kilitlenmiş durumdadır. Şimdiye kadar yapılan hiçbir referandum, 16 Nisan referandumu kadar halkı harekete geçirmemiştir. Toplum, 16 Nisan referandumuna Demokrat Parti'nin "Yeter! Söz Milletindir!" ünlü sloganının uygulamaya geçirilmesi olarak bakmaktadır. 16 Nisan, milletin tarihle ve demokrasiyle olan randevusudur. 16 Nisan randevusunda toplum, demokrasi, istikrar ve gelecek için en uygun olan sonucu ortaya çıkarmak için seferber olmuştur.

İki büyük sorunla karşı karşıya kalmış bir halde olarak Türkiye, 16 Nisan referandumuna gitmektedir. İlk sorun, terörizm ve şiddettir. Türkiye, 2016 yılını terör saldırılarıyla dolu bir yıl olarak geçirdi. PKK-TAK, DHKP-C ve DAİŞ başta olmak üzere Türkiye, bütün terör örgütlerinin hedefi oldu. Büyük şehirler, terör saldırıları yüzünden ıssızlaştı. Türkiye, terör saldırılarıyla bunaldığı bir anda 15 Temmuz darbe girişimi şeklinde tarihinin en büyük terörist işgal girişimine maruz kaldı. Toplumda terörizm ve şiddet konusunda birikmiş derin bir hassasiyet vardır. İkinci olarak terörizm ve 15 Temmuz, toplumun dış dünya algılarında radikal bir değişiklik yaratmıştır. Toplum, terör saldırıları ve 15 Temmuz darbe girişimi karşısında Avrupa ve Amerika'nın Türkiye'yi yalnız bıraktığını, hatta arka planda FETÖİZME ve terörizme destek verdiğini düşünmektedir. Toplum, 16 Nisana terör örgütleri ve onları destekleyen küresel güçlere karşı birlik olma duygu ve düşüncesi içindedir. Toplumun terörizm ve emperyalizm karşıtı olarak şekillenen duygu ve düşünce dünyası, 16 Nisanda ülkenin demokrasisini ve barışını korumayı esas alan demokratik bir sonuç ortaya koyacaktır.

16 Nisan referandumu, şimdiye kadar yapılan birçok referandum gibi, sıradan bir halkoylaması değildir. 16 Nisan, ülkemizin sosyal, siyasal ve idari hayatında büyük değişim ve dönüşümlere yol açacak bir milattır. 16 Nisan referandumunda sonuç ne olursa olsun, ülkemiz kaybetmeyecektir. 16 Nisan referandumundan Türkiye, demokrasisini, barışını, istikrarını ve bütünlüğünü tahkim ederek çıkacaktır. Diktatörlük ve iç çatışma kabusları ve korkuları üzerinden siyasal sonuç elde etmeye çalışan güçlerin beklentilerinin aksine, 16 Nisan referandumundan demokrasi ve istikrarı güçlendiren bir sonuç ortaya koyacaktır. Toplum, 16 Nisan sonrasında demokrasinin, barışın ve istikrarın tahkim olacağı umuduyla referandum sandığına gitmeye hazırlanmaktadır.