Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.79
Gram Altın
2407.92
BIST 100
10267.13
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Ocak 2017

Dengeler Yeniden Kuruluyor

Dünya, yeni dengesine doğru hızla ilerlerken küresel sermaye ile ulus devletler arasında yaşanan yeni nesil küresel dünya savaşının şiddeti gün geçtikçe artıyor. Bir süredir küresel sermaye ile mücadele eden ABD ulus devleti, başkanlık seçimlerinde desteklediği Trump ile küreselleşmeyi destekleyen ve bu sayede bilançoları ülkelerin GSYİH (Gayri Safi Yurtiçi Hasıla) büyüklüğünden neredeyse daha büyük hale gelen küresel sermayeye karşı milliyetçilik akımını hızlandırdı. Tek dünya devleti kurmayı hedefleyen küresel sermayenin desteklediği Clinton'a karşı "Önce Amerika" sloganıyla seçilen Trump, Beyaz Saray'daki ilk resmi iş gününde küresel sermayenin önünü açan Obama yönetiminin yaptığı antlaşmayı iptal ederek yeni dönemi başlattı. Dünya ekonomisinin %40'ına tekabül eden Pasifik'e kıyısı olan 12 ülke arasındaki Trans Pasifik İşbirliği Anlaşması'nın (TPP) ABD ayağını iptal etti.

Diğer taraftan küreselleşme sayesinde güçlenen Çin, ekonomik ve uluslararası ilişkilerde güç dengesinin yeniden şekillenmeye başlamasının ardından küreselleşmenin faydalarından bahsetmeye başladı. Davos'a katılan ilk Çin lideri Şi Cinping "Dünyanın sorunları için küreselleşmeyi suçlamak anlamsız" derken Çin Başbakanı Li Keçiang "Ekonomik küreselleşme, zenginliğin yaratılmasını ve eşzamanlı olarak zenginliğin paylaşılmasını sağladı." şeklinde açıklama yaptı. Olayın ilginç yanı ise 1954 tarihli bir anayasa ile sosyalizm idaresi kuran Çin, 1 milyar 374 milyonluk nüfusa istihdam sağlamak için küresel sermaye ile işbirliği yapmış, kurduğu yönetim sistemiyle halkı düşük ücret ile çalıştırarak küresel sermayenin yatırımlarını ülkesine çekmişti. Böylece eski yazılarımda da belirttiğim gibi elde ettiği dış ticaret fazlasını da tekrar küresel sermayenin bankalarına yatırmış böylece sistemin devam etmesini sağlamıştır.

Güçlü Türkiye

Bu süreçte Türkiye de oluşan yeni güç dengelerinde hak ettiği konumda olmak için çalışmaya devam ediyor. Türkiye, içini temizledikçe uluslararası ilişkilerdeki gücü de artıyor.

Almanya Başbakanı Merkel'in şubat ayının ilk haftasında Türkiye'ye çalışma ziyaretinde bulunacağı haberinin ardından İngiltere harekete geçti. İngiltere Başbakanı Theresa May erken davranarak cuma günkü Trump ile görüşmesinin hemen ardından cumartesi günü ülkemize geldi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım ile görüştü. Eli boş gelmemişti. Oluşan yeni güç dengeleriyle ilgili Trump ile görüşmesinden de getirdiği bazı mesajlar vardı. Nitekim aynı gün Trump ve Putin de bir telefon görüşmesi gerçekleştirdi. Dünyanın yeni güç dengelerinin konuşulduğu bir iletişim zinciri vardı.

Bu arada Fransa'dan da ilginç bir hamle geldi. Fransa Anayasa Mahkemesi, 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarını da kapsayabilecek şekilde" bazı suçların reddinin suç sayılmasına" ilişkin yasanın ilgili hükmünü iptal etti. Aynı şekilde Danimarka parlamentosu, sözde Ermeni soykırımının tanınmasıyla ilgili tasarıyı reddetti.

Derecelendirme Kuruluşları

Küreselleşme akımının tersine döndüğü bu süreçte küresel sermaye, ülkemizde gücünü kaybettikçe daha hırçın bir şekilde saldırmaya devam ediyor. Küresel sermayenin yönettiği kredi derecelendirme kuruluşları not indirimleriyle ülkemizin ekonomik gelişmesini engellemeye böylece bizi ekonomik sıkıntıya sokarak uluslararası ilişkilerde gücümüzü azaltıp böylece hükümete istedikleri politikaları uygulatmak için hamleler yapıyorlar. Kredi derecelendirme kuruluşlarından S&P ile antlaşmamız olmamasına rağmen algı operasyonu yapmak amacıyla kendi belirledikleri not açıklama tarihi olan 5 Mayıs'ta değil de alelacele bir şekilde Fitch'in hemen öncesinde açıklama yaptı ve Türkiye'nin kredi notu görünümünü durağandan negatife çekti. Onun hemen ardından da Fitch devreye girerek Türkiye'nin uzun vadeli döviz cinsinden kredi notunu yatırım yapılabilir seviyenin bir basamak altına indirdi. Not görünümünü durağanda bıraktı.

Fitch'in yaptığı açıklamayı beraber inceleyelim. Ne dediklerine ve aslında ne anlatmak istediklerini analiz edelim. Fitch'e göre, Mart veya Nisan'da gerçekleşmesi MUHTEMEL(!) referandumda EĞER KABUL EDİLİRSE Türkiye'de DENGELERİN BOZULDUĞU(!) bir sistem yerleşecek.

MUHTEMEL: Yani(!) Küresel sermaye, yönettiği terör örgütleri üzerinden saldırarak referandumun gerçekleşmemesi için elinden geleni ardına koymayacak.

EĞER KABUL EDİLİRSE: Yani(!): "Kabul edilmemesi için medya gücümüzle, desteklediğimiz sivil toplum kuruluşlarımızla velhasıl tüm gücümüzle çalışacağız." diyorlar.

DENGELERİN BOZULDUĞU: Yani(!) Küresel sermayenin Türkiye'de yıllardır kurduğu faiz üzerinden sömürü sistemi bozulacak ve böylece Türkiye'nin hak ettiği zenginliğe, refaha ve güce ulaşacağı bir sistem oluşacak. Milletin kazanacağı bir denge sistem kurulacak.

Kıymetli dostlar. Gazete ve televizyondan haberleri takip ederken bu şekilde "eleştirel söylem analiziyle" okuma yaptığımız zaman bize sunulan gündemden kurtulup Paul Klee'nin de dediği gibi "görünen görüntünün ardındaki görünmeyen gerçekleri görmeye" başlıyoruz. Size de tavsiye ederim.