Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.70
Gram Altın
2397.91
BIST 100
10164.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

29 Nisan 2015

Dilenciler gerçek yoksul değildir

Ebu Hureyre'den:

u2013 Gerçek yoksul, (avucuna) 2-3 lokma verilip gönderilen dilenci değildir. Asıl yoksul olan, utandığı için kimseden hiçbir şey istemeyen kimsedir.

(Buhari, Zekat 53; Nesai, Zekat 76)

* * *

İnsanların aklına, yoksul denince, genellikle yolda karşısına çıkıp Allah rızası için sadaka isteyen veya kapısını çalıp 'Hastam var, yetimim var.' diye merhamet edebiyatı yapan dilenciler gelir. Bizde isteyeni boş çevirmeme kültürü çok yaygındır. Bunun sebebi, dinin yoksullara yardım emri olduğu kadar, örfün de etkisi büyüktür. Gerçek muhtaç birini, eli boş çevirmek, büyük bir felaket ve musibet olarak anlatıla gelmiştir şifahi kültürümüzde.

Dini ve örfi duyarlılıktan kaynaklanan verme refleksini, maalesef bazı insanlar, eskiden beri istismar etmektedirler. Hatta bu konuda son zamanlarda örgütlenme ve mafyalaşma içine girenlerin bile olduğunu haberlerde görüyoruz.

Yoksula sahip çıkma, muhtaca yardım etme duygumuzu, artık daha fazla istismar ettirmemeliyiz. Karşımıza geçip avuç açıp dilenen insanların, gerçekte yoksul olmadıklarının farkına varmalıyız. Böyle insanları eli boş döndürmeyi gönlünüze sindiremezseniz, onlara 3-5 lokma vermekten çok, yol gösterici olunuz. Devletin sosyal yardım ve hizmetler kurumuna başvurmasını tavsiye ediniz. Yardım kuruluşlarına ve vakıflara yönlendiriniz. Para vermek yerine; eğer ilaç almak istiyorsa, reçeteni getir ilacını alayım deyiniz. Ekmeğim yok diyorsa bir ekmek alıp veriniz. Bir kap yemek veriniz. Yol param yok diyorsa, otobüs biletini alanız.

Eğer muhatabınız, gerçekten yoksul değil de istismarcı ise, sizin bu tekliflerinizin hiç biri ona cazip gelmeyecek, bir an evvel sizin yanınızdan uzaklaşmaya bakacaktır.

İslamiyet, dilenciliği, en son kazanç kapısı olarak ilan etmiş; kişi açlıktan ölme sınırına gelmişse, insanlara el açıp ihtiyaçlarını arzedebilir, demiştir. Bunun dışında gerçekten muhtaç olmadığı halde insanlardan merhamet dilenmeyi, Allah'ın merhametinden mahrumiyete sebep saymıştır. Bu gibi kişilerin dilenme sonucu insanlardan alıp götürdükleri nesneyi, cehennemden bir ateş parçası saymıştır. O gibilerin karınlarını ateşle doldurduklarını beyan etmiştir. Dilenciliğin, sahibini ahirette nasıl yüzü kara çıkaracağına, halkın gözü önünde onu rüsvay ve perişan edeceğine de ayrıca işaret buyurmuştur.

Anlaşılan o ki, el açıp dilenen kişiler arasında yoksulu aramak, o gibilere yardımda bulunmakla vazifesini yaptığını sanmak yanlış bir davranış olur. Çünkü gerçek yoksullar haya sahibidirler. Utangaçtırlar. Hallerini kimseye açamazlar. Sabırla Rablerine yalvarıp ondan yardım dilenirler.

İşte, mü'minlere düşen görev, bu gibi gerçek yoksulları bulup yardımına koşmaktır. Bu gibilere koruyucu aile olmaktır. Çocukları varsa, okuma yardımı yapmaktır.

Aslında bu konu, bireysel bir çaba olmaktan çıkarılmalı, kurumsallaştırılmalıdır. Resmi ve sivil yardım kuruluşları tarafından bölgedeki gerçek yoksullar tespit edilip hamiyet sahipleri, yardımseverler oralara yardıma kanalize edilmelidir.

Bazı iş yerlerinde yardım sandıkları konulduğunu görüyoruz. Bu usul de istismara açıktır. O gibi yardım sandıklarını, adı bilinen yardım kuruluşlarından, vakıflardan birinin koyduğu tescillenmeli, şahsi insiyatif ve tasarruflara mümkün mertebe meydan bırakılmamalıdır.

Çevresindeki gerçek bir yoksulu bilen veya bulan kişi, bu kişinin ihtiyaçlarının karşılanmasına aracılık yaparsa, o yardımı sanki kendisi yapmış gibi sevap alır. Çünkü bir hayra sebep olan o hayrı bizzat yapan gibidir.