Dolar (USD)
32.28
Euro (EUR)
34.68
Gram Altın
2411.72
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE


Dindar akademisyenleri anlayamıyorum

Sayın Cumhurbaşkanım,

Başında yazmasam bile her mektubuma “Bismillah, tevekkeltü alellah” sözü ile başlar; başta zat-i aliniz olmak üzere “Ümmet-i Muhammed (s.a.v.)”in tamamına ve bütün mazlum ve mağdur insanlara hayır dua ile son veririm.

Bu girişten sonra söylemek istediğim şudur: Kurdu kuşu anlarım. Gülü bülbülü, laleyi sümbülü anlarım. Siyasetçiyi ve bir edebiyatçı olarak edebiyatçıyı anlarım. Hıristiyan’ı Yahudi’yi, deisti ateisti, faşisti komünisti de anlarım. Ama son günlerde aklım iyice karıştı. Çevremde gördüğüm bazı dindarları özellikle de dindar akademisyenleri anlayamıyorum.

Bir siyasetçi temel ilkelerde sabit kalmak şartıyla üslupta, metotta değişikliğe gidebilir. Bir gün takdir ettiğini bir sonraki gün eleştirebilir. Bir edebiyatçı hiç olmayan bir olayı olmuş gibi hikâye edebilir. Bir Hıristiyan biz Müslümanlara saçma da gelse Hz. İsa’yı hem Tanrı, hem Tanrının oğlu, hem Allah hem peygamber kabul edebilir. Bir Yahudi ilkellik de olsa kendi ırkını üstün ırk, diğer ırkları kendi ırkının ancak hizmetçisi olarak görebilir. Deist Tanrı var din yok; ateist Tanrı da yok din de yok diyebilir. Ama akademik bir vasfı da olan dindar bir insan ruhsatla amel etmeyi gerektiren mücbir bir neden de yok iken nasıl konjonktüre göre üslup ve tavır değiştirebilir? Eğer bir konuda kanaat değiştirmiş ve söylediklerinden samimi iseler aklı başında hiçbir insanın buna itirazı olmaz. Nitekim kanaati kendini bağlar ve “kişi sevdiği ile beraberdir”. Ancak birilerine şirin görünmek için ise bu bilim insanına yakışmaz.

Yoğun olduğunuzu biliyorum; ama ne olursunuz ara sıra bu tür akademisyenlere kendilerinin birer bilim insanı olduklarını, görevlerinin bilimle uğraşmak olduğunu; bilimsel verilerle hareket etmenin ve konuşmanın kendilerine daha bir yakıştığını hatırlatın. Her sözünüzü tekrarlayacaklarına konuşmalarınızda kullanabileceğiniz sözler, takip edebileceğiniz politikalar üretsinler. Size yük olmasınlar. Yâr olanlara, bar olmak değil, bar almak yakışır.

Siz, “Gazi Mustafa Kemal de bizim bir değerimizdir” dediğinizden beridir dindar akademisyenler bununla yetinmeyip, televizyon, gazete ve sosyal medyada onun anti laik, anti Kemalist hatta müvahit ve mücahit bir lider olduğunu ispatlama yarışına girdiler.

Barış her zaman güzeldir; dindarların Atatürk ile barışmış olmaları da güzel. Ancak riyakârlık yapmadan, tarihi gerçekleri çarpıtmadan, Atatürk’ü olduğu gibi kabullenip barışmak olursa. İnanın Kemalistler şaşkın, CHP’liler çaresiz. Söyleyecek sözleri, kullanacakları argümanları kalmamış gibi.

Sizi anlıyorum. Siz asker sivil, sağcı solcu, dindar dinsiz, laik anti laik bu ülkede yaşayan herkesin Cumhurbaşkanısınız. Söylemleriniz elbette kapsayıcı olmalı. Ama bilim insanları konjonktürel davranamaz, rüzgârgülü gibi hareket edemezler. Bilimsel bilgiye ve belgelere göre konuşurlar. Yoksa bilim insanları da olsalar inanılırlıkları kalmıyor. Bu tür insanların memlekete de kendilerine de hayırları olmaz. Sadece insanların kafasını karıştırıp anlamsız tartışmalara ve liderliğinizde yapılan devasa hizmetlerin gölgelenmesine neden olurlar.

Milli Mücadelenin Başkomutanı ve Türkiye Cumhuriyetinin ilk Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk’ün siyasi ve askeri başarısını inkâr etmek tarihi gerçeklerle örtüşmez. Ancak dindar kesimin özellikle dindar akademisyenlerin onu dindar biri olarak takdim etmeleri tarihi belgelerle örtüşmediği gibi onun manevi şahsiyetine de haksızlık olur. Çünkü o her ne kadar Millet Meclisini tekbirler ve salatlarla açmış ve yine o dönemde İslâm’ın en yüksek din olduğunu hutbelerle ilân etmiş ise de Cumhuriyetin ilanından sonra böyle bir iddiası yoktur. Aksine böyle biri olmadığını hem sözleri hem de yaşam biçimi ile ortaya koymuştur. Buna itirazı olanlar, Nutuk adlı eserine, TBMM Genel Kurul Tutanaklarına, özellikle internetteki tbmm.gov.tr adresinde halen mevcut olan 1937’deki TBMM’yi açış konuşmasının metnine bakabilirler.

Sayın Cumhurbaşkanım, eğer siz Milli Mücadelenin Başkumandanı Mustafa Kemal Atatürk’ü bu dindar akademisyenlerin elinden ve zulmünden kurtarmazsanız Kemalistler ve bazı CHP’liler kahrından ölürler. Hükümdar güneş gibidir; bütün canlılar güneşin ışınlarından faydalanırlar. Kemalistleri ve CHP’lileri bu lütuftan mahrum bırakmayınız.