Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

18 Temmuz 2017

Dini Tahrif, Vatanı Tahriptir!

Meseleler meselenin istediği zaviyeden ele alınmazsa çözüm noktasında atılan adımlar her zaman eksik kalacaktır.

Bu topraklarda kim dini tahrif etme gayretine girdiyse, vatanı da tahrip etmek istedi. Çünkü bu toprakların ruhunu yoğuran İslam'a düşman olanın bu vatana duyacağı bir aidiyet yoktur. Ve tarih de bunu ispat etmiştir.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu Bey, TRT'de yayınlanan 15 Temmuz özel programında:

"Tehlike büyüktü ve sadece 15 Temmuz günüyle sınırlı bir tehlike değildi. Bu tehlike 15 Temmuzdan sonrası için büyük bir tehlikeliydi. Hem bize bırakılan, büyük dedelerimizden kalan tarihi mirasın geçmişin, hem de geleceğe ait bir tehlikeydi. Bu tehlike sadece Türkiye'yi yönetmekle alakalı bir tehlikeli de değildi. Biz bunun kırıntılarını da gördük. 28 Şubat da gördüku2026 Dinimizi farklılaştırmak istediler. Biz bunu gördüku2026 1980 darbesinde gördük. Hepsinin kompozisyonunu bir araya aldılar. Dikkat ederseniz FETÖ'nün dış dünyayla daha iyi temas kurabilmek için onların temel hedeflerinden birisi olan dinimize yönelik farklılaştırma ve başkalaştırma çabaları öyle fuzuli çabalar falan değildi. "

"İstemediğin bir şeye engel ol, engel olamıyorsan dahil ol istediğin yere yönlendir." Diye temel bir istihbarat kuralı vardır. Laik zihniyet eliyle yıllarca İslam'ı bu topraklardan kazımak isteyen emperyalist güçler, bu şekilde bir yere varamayacaklarını bildikleri için bir taraftan da "Ilımlı İslam- indirilmiş İslam- Şiilik u2013Vehhabilik- Selefilik- suya sabuna dokunmayan dervişçilik- cemaat hizipçiliği- " gibi birçok şekil ve versiyonla İslam'ı tahrip ederek kaleyi içten yıkma metodunu uygulamak istediler.

15 Temmuz tombaladan çıkmış bir gece değildi. Fetö terör örgütü uzun yıllar boyunca sistemli olarak faaliyet gösterirken sadece devlete sızarak ele geçirme operasyonunun maşası değil, bütün İslam Coğrafyasında, İslam anlayışını değiştirerek Müslümanları, Haçlıların bendi haline getirmek ve yeni yüzyılda Müslümanların zihnini "Kainat İmamı eliyle yeni bir anlayışla yoğurma operasyonuydu" ve asıl tehlike buydu.

28 Şubat darbesi, laiklik adı altında Müslüman Anadolu insanının ruhuna vurulmak istenen darbelerden bir tanesiydi. Bu yolla bir şey elde edemeyeceklerini gören güçler, daha içerden hamle yaptılar ve 28 Şubat'ın da perde arkası aktörlerinden olan Fetöcüler öncülüğünde direk işgale kalkıştılar.

İslam aleminde yüz yıllar boyunca ortaya çıkmış ve hemen hepsinin arkasında ya bir Siyonist Yahudi eli ya bir Hristiyan Misyoneri yahut bir dönme bulunan görünürde "İslam" diye çıkan hareketlerden birisiydi Fetö. Bu topraklarda İslam'ın kurtuluş yolu olan Ehli Sünnet İslam çizgisi dışında kim faaliyet gösteriyorsa arkasında mutlaka bu topraklara düşman başka bir güç vardır. Tarih ispat ediyoru2026 İngiliz desteğiyle Vehhabilik yapanından İran desteğiyle Şiilik yapanına, mezhepsizlik adı altında ehli sünnet düşmanlığı yapanından milleti uyuşturmakla görevli gibi davranan cemaatine ve Daeş gibi kullanıma uygun örgütüne kadar her yapının arkasında mutlaka bir emperyalist güç ve istihbarat örgütü çıkacaktır.

Yine Süleyman Soylu beyin sözüyle bitirelim.

"Ama bir şey daha yaptılar. Belki bizim milletimizin üzerinde düşünmesi gereken en önemli meselelerden bir tanesi buduru2026 Sadece kenarda durmadılar. Sadece merkezde bir takım inşaları gerçekleştirmediler. Aynı zamanda bir milletin en çok ihtiyacı olan bir nesli yok ettileru2026 Türkiye'nin aslında bir neslinin içini boşalttılar ve bizim insan kaynağı metodolojimizin bundan sonra ne olacağı aslında bu geçtiğimiz yaşadığımız süreçten elde ettiğimiz derslere de bağlıdır"

Vatanın kurtuluşu neslin kurtuluşuna bağlıdır. Bunun için ise dinine itikadına tarihine geleneğine bağlı nesiller yetiştirmekten geçer. "İnsan kaynağı metodolojisini" belirleyecek kıstas bu toprakların inancı ve ruhu olan Ehli Sünnet İslam anlayışı olmazsa ne vatan kalır elde ne de nesiller vesselamu2026