Dolar (USD)
34.13
Euro (EUR)
37.72
Gram Altın
2916.38
BIST 100
8898.23
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

28 Kasım 2021

​Diyûbendî Medresesine-Medreselerine Dair

Diyûbend Medresesi-medreseleri ile ilgili ilk esaslı bilgiyi Afganistan Anadolu Ajansı Muhabiri Melih Ahıshali Bey’den dinlemiştim. Melih Ahıshali ile yaptığımız bir söyleşide bugün Afganistan’da hükümeti ele geçiren Taliban Hareketinin aslında bir öğrenci hareketi olduğunu ve bu öğrencilerin (Taliban Arapçada talebeler anlamındadır) tahsil gördüğü medrese kökeninin Hint Alt kıtasındaki Müslümanların kurduğu Diyûbendî medresesine dayandığını öğrenmiştim.

Davet Mektebi dergisinin “Medreseler Özel Sayısında” da Dr. Ömer Tay imzalı bir makale okumuştum… Makale, daha çok Diyûbend medresesinin tarihteki yerini anlatıyordu. Bu makale sonrası merak ettiğim bazı soruların cevabını bulmak için bazı makaleler daha okudum. Şu sonuca vardım. Bugün Mısır’da El-Ezher ne yapıyorsa Hindistan’da Diyûbend medresesi bunu yapıyor. Gazneliler’in Nişabur’da, Selçukluların İsfahan’da ilk olarak kurdukları Nizamiye medreseleri bu medresenin temelini oluşturmuştur. Yani Diyûbend medresesi bir gelenekten gelmektedir.

19. Asırda (1866) Hint alt kıtasında Diyobend şehrinde Darülulûm-Diyobend isminde orijinal bir medrese kurulmuştur. Bu medrese, Hindistan’da başlayan İngiliz işgali sonucunda eğitim-öğretim kurumlarında Batılı müfredatlar kullanımı sonucunda kurulmuştur. Aslında İngilizlerin Hindistan’daki bütün alanlarda işgalinin bitirilmesi sonucu oluşturulduğunu söylemek daha doğru olur.

Medreseye ismini veren Peştuca ve Farsça Diyobend veya Diyubend (دیو بند) şeklinde telaffuz ediliyor. Batılı kaynaklarda Deoband olarak yazılıp söyleniyor. Türkçede klasik medrese çevreleri Diyûbend şekli tercih ederken Batılı kaynaklardan beslenen akademisyenler ise Deoband ismini kullanıyor. Bu kelimenin Diyabend olduğuna dair güçlü delillerim var. Şöyle ki Farsçada bazı ağızlarda “Tehran” kelimesi “Tehrun” şeklinde telaffuz edilir. Zannımca Diyûbend isminin de Diyâbend şeklinde okunması/söylenmesi olasıdır. Son dönem Osmanlı kaynaklarına bakmak gerekir. Çünkü Osmanlı kaynaklarında Farsçadaki ağızlara dayalı kelime çok az kullanılmıştır. Sadece “civanmerd” kelimesi cömert olarak Türkçeye geçmiştir. Bu kelime, yazılı olarak değil sözlü olarak Türkçeye geçmiştir. Diyûbend ya da Diyobend kelimesini biz Hintli Müslümanlardan bu şekilde telaffuzunu öğrendiğimiz için “o-u” şekli kullanıla gelmiştir.

Diyâbend (Diyûbend) ismi Hindistan'ın başkenti Delhi'nin 150 km kuzeyindeki Diyobend kasabasından geliyor. Burada kurulmuş olan Dar'ul-Ulûm-ı İslami-Diyûbend Medresesi'nin adından türetilmiş olan Diyûbendî ise, Sünni Hanefi mezhebinin Matûridî itikadına göre dinî eğitim veren ilahiyat okulundan mezun olan talebeleri tanımlamak maksadıyla kullanılmaktadır.

Bugün Diyûbend Medresesi, Hint alt kıtası olarak tanımladığımız Hindistan, Pakistan, Afganistan ve Bangladeş'in yanı sıra Afrika, uzak doğu ülkeleri ve İngiltere’de de faaliyet gösterdiğini söyleyebiliriz. Ülkemizde de çeşitli vakitlerde medrese hocaları talebeleriyle birlikte Diyûbend şehrine giderek buradaki medreselerin misafiri olmuşlardır. Anadolu’daki klasik medrese geleneği ile buradaki medreselerde öğretilen tedrisatı karşılaştırma imkânı bulmuşlardır. Muhammed Kasım Nanutevi ve Reşid Ahmed Ganguhi öncülüğünde bir grup genç âlim tarafından bu medrese kuruluyor. Medresenin adına Daru’l-Ulûm Diyûbend veriliyor. Diyûbend’de ilk ders, Çatta Mescidi’nin önünde bugün yerinde şadırvan bulunan nar ağacının altında yapılmıştı.

Diyûbend medresesinde kurucu molla Kasım Nanutevi sekiz temel prensip belirlemişti. Medresenin bakımı için fon sağlanması, öğrencilerin ihtiyaçlarının karşılanması, şura ehlinin düzeni sağlayarak fikir birliğini tesis etmesi, medresenin hocalarının aynı meşrepten olması, müfredatın daha önce belirlenen şekilde olması, medresenin onarımı için bir gelir kaynağının temin edilmesi, hükümetin ve zenginlerin katılımı medrese için zararlıdır. İyi niyet ve böyle iyi niyetli kişilerin sağlayacakları fonlar.

Bu prensipler hakkında; hükümetin ve zenginlerin medrese üzerinde etkileri hakkında konuşulabilir/tartışılabilir. Medreseler, genellikle devlet yöneticileri veya zenginler tarafından bir âlimin ders vermesi amacıyla inşa ediliyordu. Fakat Diyûbendî medresesindeki ulemâ kendi arasında topladıkları paralarla medreseyi yaptırmışlardı.

Gelecek yazımızda Diyûbend medresesinin Osmanlı Devleti ile ilişkilerine değineceğiz.