Dolar (USD)
32.34
Euro (EUR)
34.86
Gram Altın
2384.15
BIST 100
10206.05
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

31 Temmuz 2023

Doğaya kıymak, hayata kıymak

“Kıyametin koptuğunu görseniz de elinizdeki fidanı dikin.” Hz. Muhammed

“Ey hemşehri, sakın kesme! Yaş ağaca balta vuran el onmaz;/Bu kütükler 'Nice yıldır, hiç birine kervan gelmez, kuş konmaz'/Bunları kes, o baltanla çürümüş ağaçları yere ser./Bak, sizin köy şu yemyeşil koruluğun gölgesinde ne güzel!/Gönülleri açmadadır yaprakların arasından esen yel./Yazık, günah olmaz mı ki, çıplak kalsın bu zümrüt yurt, şirin yel./Hem dünyada en birinci borç değil mi her kula,/Bir tohumu fidan yapmak, fidanı da bir orman?/Eğer böyle olmasaydı ne kalırdı oğula: 'Mirasımı artır' diye öğüt veren Atadan?/Sakın kesme! Her dalında bir güzel kuş ses versin. / Sakın kesme! Gölgesinde yorgun çiftçi dinlensin. / Sakın kesme! Şu verimli köye kanat, kol gersin. / Sakın kesme! Aziz vatan günden güne şenlensin.” Mehmet Emin Yurdakul

İnsanın sahip olduğu en büyük zenginlik, doğadır. İnsan doğa sayesinde beslenmekte, nefes almakta, yaşamakta, barınmakta ve çalışabilmektedir. Doğa, insanın evidir, ruhudur, aklıdır, kitabıdır, maneviyatıdır, sanatıdır, felsefesidir. İnsan doğaya bugün evi, sanatı, felsefesi, ruhu ve aklı olarak bakmayı unutmuş, onun yerine doğaya talan edeceği, yağmalayacağı, yıkacağı ve tahrip edeceği bir zenginlik ve rant kaynağı olarak bakmaktadır. Doğaya, ormanlara, ağaçlara, sulara ve hayvanlara bir rant, zenginlik ve zevk kaynağı olarak bakıldığı için doğa tahrip edilmekte, ağaçlar sökülmekte, sular kirletilmekte, hayvanlar zevk uğruna öldürülmektedir. Hakimiyet, servet ve şehvet hırslarının esiri olmuş vahşiler yüzünden doğal ve insani medeniyet, hep birlikte yok olmakta, insan türünün varlığı ilk defa doğanın tahrip edilmesinden dolayı tehlikeye girmiş bulunmaktadır.

İnsan, artık doğadan öğrenmemektedir. Yaptığı derin talanın ve yağmanın kendi varlığını yok etme tehlikesiyle karşı karşıya getirdiğinin farkında olmayan, derin bir duyarsızlık, düşüncesizlik ve duygusuzluk içinde ağaçları ve ormanları katleden, suları kirleten ve bütün yaşam alanlarımızı yağmalayan barbarlar yüzünden yeryüzü bugün yaşanmaz hale gelmiştir. İnsan, yaşadığı yeryüzü cennetini kendisi için bir cehenneme çevirmeyi başaran barbar bir varlık olarak evrenin hafızasına kazınmayı başarmıştır. Doğa, insanların barbar ve vahşi hırslarını tatmin edecek kadar sonsuz ve sınırsız kaynaklara sahip değildir. Doğa, bütün varlıkları besleyecek, barındıracak ve yaşatacak kadar verimli ve zengindir. Sınırsız ve vahşi nitelikteki servet ve hakimiyet hırslarımızı doğayı talan ederek tatmin etmeye kalktığımızda, doğa yok olmakta ve yeryüzü insan için yaşanılmaz bir cehenneme dönüşmektedir.

Ağaç ve orman, bütün canlılar için yaşam kaynağıdır. Canlılar, ağaçların ve ormanların kendilerine sunduğu meyvelerden, ürünlerden ve havadan yararlanarak hayatlarını sürdürmektedirler. Hz. Muhammed, ağaç dikmenin bütün canlılara hizmet olduğunu ifade ederek ağaç dikmenin verimli bir hayır ve sadaka olduğunu ifade etmektedir: “Bir müslümanın diktiği ağacın meyvesinden, ektiği ekinin mahsûlünden herhangi bir insan, veya herhangi bir canlı yerse, o meyve, ağacı diken müslüman için sadaka olur. ”Ağaç dikmek varlıklara hizmet anlamında en büyük hayır olduğu gibi, ağacı ve ormanı talan etmek de en büyük vahşet ve kötülüktür. Ağacı ve ormanı talan etmek ve yağmalamak, yeryüzünde bütün canlılara yapılan asli kötülüktür, günahtır ve barbarlıktır. İnsanın ve bütün diğer canlıların hayatının devamı, doğaya bağlıdır. Doğayı, ağaçları ve ormanları tahrip edenler, insan hayatının devamı için gerekli olan doğal habitatı kökten ortadan kaldırmaktadırlar. İnsan hayatına yönelebilecek en vahşi kıyım, doğa, orman ve ağaç kıyımıdır. Ormana ve ağaça kıymak, insana kıymaktır. Ormana ve ağaca sarılmak, hayata ve insana sarılmaktır. “Bir insanı öldürmek, bütün insanlığı öldürmek olduğu gibi,” bir ağacı kesmek de bütün hayatı kesmek gibidir.

Doğaya, ağaca, ormana, dağlara, ovalara, hayvanlara akılla, ahlakla ve adaletle davranmadığımız için insan ilişkilerimiz de bir türlü normalleşememektedir. Ağaçları kesenlerin, gözlerini kırpmadan insan kesebileceklerini unutuyoruz. Doğayla hukuk, barış ve duyarlılık çerçevesinde ilişkiler kurmayı başardığımız takdirde kendi aramızdaki ilişkileri de özgürlük, demokrasi, hukuk, barış temelinde inşa edebiliriz. Doğayı yağmalama barbarlığı, bütün insan hakları ihlallerinin temelini oluşturmaktadır.

İnsanın asli görevi, yaşamak ve yaşatmaktır. Kıyamet gibi son görülen anda dahi hayatı korumak ve devam ettirmek için neler yapılabilir sorusunun cevabını Hz. Muhammed, ağaç dikmek şeklinde vermektedir. Hakimiyet ve servet uğruna ağaçları kesenler ve ormanları talan edenler, keyfi bir şekilde hayatın kökünü kazımaktadırlar. Hiçbir manevi, ahlaki, akli ve hukuki sınır tanımayan talancılar ve yağmacılar, Hz. Muhammed’in ağaç dikin emrini hiçe saymakta, kendi saltanatları ve sefahatlari uğruna doğayı ve insanı birlikte ortadan kaldırmaktadırlar.