Dolar (USD)
32.39
Euro (EUR)
34.59
Gram Altın
2391.85
BIST 100
10045.74
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

14 Haziran 2020

Dolabın üstündeki kadın ayakkabısı

Çocukluğumuzun şarkıları, 50 yıl sonra, bugünün gençleri tarafından zevkle dinleniyor.

Günümüzün “ekrana, klavyeye mahkûm” genci bana, “Şimdilerde niçin öyle güzel şiirler, şarkılar yazılamıyor!” diye sorduğunda, Faruk Nafiz Çamlıbel’le cevap veriyorum:

“Ne şâir yaş döker, ne âşık ağlar,

Tarihe karıştı eski sevdalar.

Beyhude seslenir, beyhude çağlar,

Bir sağa bir sola çoban çeşmesi.”

En kötülerinden biri olabilir, “çok kötü” bir döneme denk geldik.

Yaşlı “Anne-babanın” çocuklarına ağır geldiği, adeta “Bir an evvel ölseler de, hem onlar kurtulsa hem de biz” bakışlarına hedef olduğu bir dönemdeyiz.

Evlâtların “çoğu” böyle değil elbet ama gittikçe artan sayıda böyle.

İnsanımız artık “evlât” sahibi olmak istemiyor ki, anne-baba olmak ne demek, bilebilsin!

Ne kadar acı:

Muhabir elinde mikrofon “Evli misiniz, evlenmeyi düşünüyor musunuz?” diye soruyor…

Muhtelif cevaplar verilmiştir elbet, ama ekrana “Yoo, düşünmüyorum, böylesi

çok daha rahat, hiç işim olmaz!” diyenler getiriliyor.

Televizyon kanalı, “evlenmemeleri teşvik” için sadece “kötü” misalleri yansıtmış olabilir ama tablonun bir ölçüde gerçeği sergilediği de ortada:

Boşananların ve tek yaşayanların sayısı gittikçe artıyor.

Evlilik artık külfet olarak görülüyor.

Gençlerin “mümkün olan en kısa zamanda evden kurtulma” çabasında da belirgin bir tırmanış var.

Çocuklar, anne ve babalardan hızla kopuyor.

Dedelerini ve büyükannelerini tanıyan çocukların sayısı hızla azalıyor.

Bugünün “anne ve babaları”ndan çok azı, geçmişteki gibi “15-20” torun sahibi olabilme imkânına sahip, üç-dört torun olursa öp de başına koy.

Başta “süresiz nafaka” olmak üzere “evlenmemeyi” teşvik eden, verilen bütün sözlere rağmen “nedense” bir türlü çözüme kavuşturulamayan “kanun tuzakları” bir yanda…

Evlenme maliyetlerinin çoğu aile için “astronomik” boyutlara ulaşması, ekranlardan yükselen “femi-faşist telkinler” öte yanda…

“Evlenme” yaş ortalaması 30’a dayanmış; 21 yaşında İstanbul’u fethederek çağ açan Merhum Fatih’in Ruhu “erken evlilik” mağduru!

Ah o eski sevdalar.

Prof.Dr. Hayrettin Karaman, Yazar Elif Ayla’nın “Müslümanın Hayat Bilgisi” adlı kitabı için konuşurken, çocukluğunun kahramanlarından birinin muayenehanesindeki “kadın ayakkabısı teki”ni anlatır.

Şöyle:

“Operatör Doktor Selahattin Bey, benim çocukluğumda Çorum’da çok meşhur bir operatördü. İşte efendim, eli çok hafif, maşallah kime bıçak atsa şifa buluyor, böyle bir zat. Birgün bana şunu anlattılar: ‘Muayenehanesinde eski bir kadın ayakkabısı varmış. Kadın ayakkabısının bir teki. Bir dolabın üstünde, açıkta duruyor. Birinin dikkatini çekmiş, Selahattin Bey’e sormuş, bu ayakkabının sebebi hikmetini. ‘Bu annemin ayakkabısı’ diye cevap vermiş Selahattin Bey. Adam ‘Burada ne işi var?’ diye bir soru daha sorunca, ‘Benim annem kapı kapı dolaşıp hizmetçilik yaparak beni okuttu ve bu da onun eski ayakkabısı’ diye başlamış anlatmaya….“Anam sağ olsaydı her gün ayağını öperdim. O yok, ayakkabısını seyrediyorum burada. GEÇMİŞİMİ UNUTMAK İSTEMİYORUM!”

Ah o tek ayakkabıların sahipleri ve o “öpülesi” tek ayakkabıları dolaplarının üstünde tutanlar…

Geçmişi Unutmak İstemeyenler!..

Okulları Geçmişi Unutturmayan Birer irfan Yuvasına Dönüştürmeyi “İbadet” Bilen Ruhlar!..

Arayış içindeyim.