Dolar (USD)
32.33
Euro (EUR)
34.69
Gram Altın
2392.94
BIST 100
10276.88
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Temmuz 2022

Domino

Rusya – Ukrayna Savaşı başlayalı yaklaşık 5 ay oldu. Ukrayna’nın NATO ve AB üyesi olma isteğini tekrarlaması ile başlayan süreç, mevcut durumda uzun süreli bir savaş ortamı oluşturdu. Savaşın pandemi sonrası küresel tedarik krizinin olgunlaştığı bir dönemde başlaması, dünya gıda tedariğinin stratejik bir noktasında olan Ukrayna ve Avrupa ile enerji tedariğinin merkezinde yer alan Rusya arasında devam ediyor olması en başından dünyada artık bir şeylerin eskisi gibi olmayacağının göstergesiydi.

Rusya’ya karşı Batı’nın uyguladığı ambargo ve Rusya’nın enerji tedariği noktasında yaptığı kısıtlamalar, başta petrol ve gıda olmak üzere birçok ürünün küresel piyasalarda fiyatlarını anormal derece yükseltti. Dünya bu ekonomik buhran ile uğraşırken, sanki bir “görünmez el”, siyaseten bazı hamleler gerçekleştirmeye başladı. Salgın döneminde Başbakanlık Ofisinde karantina kurallarını ihlal eden ofis partileri yaptığı gerekçesi ile istifa baskısı altında olan İngiltere Başbakanı Boris Johnson, partisinin grup yöneticisinin taciz suçlamalarının ardından 5 bakan ve 50’den fazla hükümet yetkilisinin istifa etmesi sonucu “parti kontrolünü kaybettiği” gerekçesi ile görevini bırakmak zorunda kaldı. Rusya’ya karşı Ukrayna desteğini sürekli olarak yüksek perdeden dile getiren Johnson’un istifası, belki de bir domino etkisine neden oldu.

Japonya siyasetinde son döneme damgasını vuran isimlerden eski başbakan Shinzo Abe, partisi LDP’nin bir seçim programı esnasında suikasta uğradı ve hayatını kaybetti. Abe için dikkat çekici olan nokta, Amerikan yanlısı ve Rus karşıtı bir siyaseti benimsemesiydi. Rusya – Ukrayna savaşı başladığından beri Almanya’nın Ukrayna’ya yeterli desteği vermediğini en ağır şekilde ifade eden, hatta Almanya Başbakanı Olaf Scholz’a “hakarete uğramış sosis” ifadesini bile kullanan Ukrayna’nın Almanya Büyükelçisinin görevden alınması ile birlikte, Almanya Başbakanının katıldığı bir partide kadınlara “tecavüz hapı” verildiği iddiasının konuşulması ise gerçekten zamanlaması açısından ilginç bir detay.

Son olarak bugün Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron’un 2014 yılında ekonomi bakanı iken UBER şirketi çıkarları için yasadışı girişimler yaptığının ortaya çıkması, zincirin şimdilik son halkası oldu. Sanırım tüm bunların birer tesadüf olması ihtimali akıllara gelen en son şey. Putin’in “savaş henüz yeni başlıyor” açıklamasını da bu sürecin içerisine koyarsak, üzerinde durulması gereken iki ihtimal ortaya çıkıyor:

Rusya, dünyadaki siyasi dengeleri değiştirebilecek bir güce sahip ve kartlarını yavaş yavaş oynuyor.

Amerika, Rusya’ya karşı yeteri kadar sert bir yaklaşım göstermeyen bazı ülkelerin iç siyasetlerine bilindik tarzı ile müdahil oluyor.

Yazının başında ifade ettiğim gibi, 2. Dünya Savaşı sonrasında kurulan dünya düzeninin sürdürülebilir olmadığı ve birçok şeyin artık eskisi gibi olamayacağı aşikar. Zamanla bu iki ihtimalin hangisinin gerçekleşeceği, gelecekte bizi neler beklediğine dair bir ipucu niteliğinde.