Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

16 Şubat 2021

Dünya nasıl yönetilir?

Devlet nasıl yönetilir? Bir ülke nasıl yönetilir? Dünya nasıl yönetilir?

İktidara gelmek için çaba gösterenler aynı zamanda Dünyayı da yöneteceklerinin farkındalar mı?

Ülkeyi yönetmeyi anladık da Dünyayı yönetmek de ne oluyor ve nasıl oluyor?

Şehirleşme ile beraber işler ve hizmet alanları birbirinin içine girmiş ve çok da karmaşıklaşmıştır. Şehirlerde alt ve üst yapı ile dinlenme alanları ve sanayi ile konut ve işyerleri ile daha birçok mekân ve hizmet ile çok girift bir durum var. Ya birbirlerini körlüyor ya da birbirlerini destekliyorlar.

Haliyle dünyanın da aşırı şehirleşmesi ve dünyadaki coğrafi, iktisadi, siyasi, vesaire tüm çalışma ve hizmetler karmaşıklaşmıştır. Küçücük bir ülke de olsanız en büyük ülke de olsanız aldığınız her karar, yaptığınız her iş dünyayı etkiliyor. Ama az ama çok oranda mutlaka etkiliyor.

Ülke ister parlamenter sistem ile ister başkanlık sistemi ile doğrudan doğruya düşünülsün bir Başbakan veya bir Devlet Başkanı tarafından yönetilecek. Bir ülkeyi yönetiyorsanız aynı zamanda dünyayı da yönetiyorsunuz demektir.

Amerika dünyayı yönetiyor mudur? Evet yönetiyordur. Bazı konularda yüzde altmış ile yüzde seksen arasında Amerika yönetiyordur. Geri kalan ülkeler de kalan yüzde oranında yönetiyorlardır.

Türkiye ne kadar yönetiyordur? Bazı konularda yüzde yirmidir, otuzdur, ellidir. Bazı konularda yüzde birdir, ikidir, beştir. Diğer bazı ülkeler binde üç, beş gibidir. On binde üç değerinde yöneten ülkeler bile var. Afrika’nın ya da Avrupa’nın küçücük devletleri gibi mesela. Ama her ülke dünya üzerinde etkilidir, söz sahibidir. Sadece yönetme oranları değişiktir.

Muhalefet partileri (bu kavramı benimsemesek bile), daima ve her şeraitte iktidarın alternatifi olarak görünmelidir. Seçmenin buna dair güvenini ancak ve ancak kendileri kazanabilirler. Eğer muhalefet partileri, millette iktidar alternatifliği güvenini oluşturamamışlarsa sorun bizzat kendilerindedir.

Kendilerini, programlarını yeteri kadar güçlü, güvenli ve kâfi gösteremeyen bir muhalefet, iktidar olsa ne olur olmasa ne olur? Böyleyse hem kendilerine hem de ülkelerine büyük bir zarar verirler. Dolayısıyla hem iktidar hem muhalefet partileri ülke yönetmeye talip olduklarında dünyayı da yöneteceklerini bilmeli ve her türlü soru ve sorunlara daha iktidara gelmeden hazır olmalıdırlar.

Mesela “Yunan ve Türk karasularında kıta sahanlığı kavramı var. Toprakların korunduğu gibi denizlerin de korunması lazım. Anadolu ve Rumeli vatan da Mavi olan deniz vatan değil mi? Tabii ki vatan. E yunan diyor ki 6 mil olan bu kıta sahanlığını 12 mile çıkaracağım. Bizim taraf da diyor ki savaş sebebi sayarım. Antalya’ya hapsolmuş bir Türkiye’yi kimse kabul etmez. Ancak Yunan, böyle yapar ve Yunan’a savaş ilan edilirse bu ulusal, uluslararası, sosyolojik açılardan ve dinen caiz midir?

Mesela çalışmalarda sorulan bir diğer soru: “Birçok yerde sanayi dolayısıyla işçi ve işçi servisleri var. İşçi servisleri yola çıkmadan evvel motorlarını ısıtmak zorundalar. Küçük arabalar beş on dakika, büyük arabalar on yirmi dakika park ettiği mahalde motor ısıtıyorlar. Sabahın altısında yapılan bu işlemin insanlara gürültü, enerji, çevre, psikoloji, sosyoloji ve dini alanlardan fayda-zarar açıları cihetiyle çözümü nedir?”

Türkiye her iki örnekte nasıl karar verirse versin ülkesini yönettiği gibi Dünyayı yönetmiş olur mu? Yönetiyorsa yüzde kaç yönetir? Hangi karar verilirse ülkenin ve dünyanın yönetimine daha hayırlı ve daha yüksek oranda yönetim katkısı olunur?

Parlamenter sistemciler, Başkanlık sistemciler, iktidar ya da muhalefet kim varsa Siyasetçilerin bu ve benzeri sorulara mutlaka bir cevabı olması lazım. Çünkü ülkeye şekil veren yegâne güç siyasetçilerdir. Milleti, bu icraatlar “akli, ahlaki, ilmi, adil ve milli mi” diye bilgilendirmesi gereken ancak “o parti, bu parti” diye ayrıştıran fikir adamları cevap vermeliler. Çünkü siyasetçilerin ufkunu aydınlatacak, yön verecek olanlar da fikir adamlarıdır. Fikir adamının bundan başka bir şey yapması gariplik ve ahmaklık olur.