Dolar (USD)
32.26
Euro (EUR)
35.02
Gram Altın
2466.64
BIST 100
0
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

12 Aralık 2019

Düşman Metaforu

Dünya 2. Büyük Savaşın ardından, yeni bir siyasi ve ekonomik sistemle tanıştı. Gücünü para ve silaha bağlayan Amerika, ilk hegemonik hamlesini BRETTON WOODS anlaşması ile yaptı. Doların dolaşımına ve rezerv para olacağına dair, dünya ekonomik sistemine böylece adım atılmış oldu. Siyasi sistem ise silah, bir anlamda da NATO temelinde şekillendi. Zira Amerika, Sovyetler tehdidi bahanesiyle, NATO üzerinden Avrupa çöküyor ve yine aynı saiklerle, birçok yerde üstler kurarak kontrolü ele geçiyordu.

Fakat ilerleyen zamanda Sovyetler‘in dağılması, yeni bir iklimi beraberinde getirdi. İşte burada bir parantez açmak lazımdır ki Sovyetlerin dağılmasıyla, o dönem bize de fırsat doğduğu tartışmasızdı. Nitekim Türkiye’nin, Türki Cumhuriyetlerle buluşarak, Balkanlara kadar uzanan bir etki alanı oluşturması işten bile değildi. Ama tam da o süreçte PKK terörünün, bir anda sahne almasına ve dış mihrakların bizi içeriden durdurmasına bir türlü engel olamamıştık. Neyse parantezi kapatıp konumuza geri dönersek, yukarıda da değindiğimiz gibi artık Sovyetler yoktu. NATO’nun yani derin Amerikan aklının, acil başka bir düşman bulması amaçları gereği şarttı. Bu minvalde 11 Eylül saldırılarını, daha evvel hedef belirledikleri yüce Dinimizi, hadsize terörle ilişkilendirip, vurgun planlarına altlık oluşturmakta kullandılar. Sonrası mı? Sonrası gayet açık… Müslüman ülkelerin tüm zenginlikleri bir biçimde sömürülüyor, petrol ise dolarla işlem görerek Amerika kazanmaya devam ediyordu.

Gelin görün ki NATO’ya can veren ruhun, bunun da tüketilmeye yüz tuttuğundan, yeni arayışlar içerisine girdiğine geçenlerde şahit olduk. Keza ABD Dışişleri Bakanının NATO zirvesi öncesi yaptığı; “İttifakımızın, Çin Komünist Partisi’nin ortaya koyduğu mevcut ve potansiyel tehdidi ele alması gerekiyor” açıklaması bu demekti. Elbette ABD Dışişleri Bakanı bu sözleri, hangi duygularla sarf etti şimdilik bilemiyoruz. Lakin ortada yükselen bir Amerika-Çin mücadelesi varken, böyle bir demeç verilmesi fazlasıyla manidar. Öyle ki Çin ile iyi ilişkiler geliştiren, petrol üretiminden ordu modernizasyonuna, ekonomik işbirliğinden teknolojik altyapıya, milyar dolarlık anlaşmalara imza atan Lübnan, Ürdün, Yemen, Irak, İran, Sudan, Libya, Nijerya, Bolivya… vb. ülkelerin, şuan yaşadıkları sanırım bu ifadenin şerhi kabul edilebilir. Yoksa NATO Zirvesi'ne şimdilik düşük tonda yansısa da, Çin’in “ortak tehlike” olarak tanımlanması, başka bir izahı kaldırmaz.

Bu zaviyeden bakmakta yarar var

Peki, küresel sermayenin Çin’i ile ekonomik, ileriye yönelik de stratejik hesapları olan Avrupa’nın pozisyonu? Kaldı ki Amerika’nın gümrük vergilerine takılan tek ülkenin, sadece Çin olmadığı malumunuz. Almanya, Fransa ve diğer Avrupa devletlerinin de, etkilendiği bir durum mevcut önümüzde. Belki de Fransa ve ondan biraz daha sessiz Almanya, bir Çin-Amerika hatta Rusya-Amerika çatışmasına, bu sebepten karşı duruyorlar. Zira Macron’un, açık bir dille Rusya ve Çin doktrinini sorgulaması ve NATO'nun, terörizmle mücadeleye yoğunlaşmasını savunması, özetle bu hissi vermekte… Eğer öyleyse niçin NATO bildirgesini imzaladılar derseniz? Bunu tek cümleyle; “bağımsız Avrupa Ordusu adına, bir zaman kazanma hamlesi” olarak değerlendirmek mümkündür. Hal böyleyken “NATO’nun beyin ölümü” tartışmalarına da, bu zaviyeden bakmakta yarar var.

Madem NATO ile başladık, Baltık ülkeleri ve Polonya’yla ilgili planların, Türkiye tarafından “veto” restiyle karşılaşmasına da kısaca değinerek yazımızı tamamlayalım. Öncelikle buradaki amacın, NATO’yu kilitlemek olmadığı çıkan sonuçtan zaten belli… Nedir o zaman? Hemen söyleyeyim… Bu kartın açılmasına, zirve sırasında “YPG ile ilgili skandal bir karar çıkma ihtimali” dersek kesinlikle abartmamış oluruz. Çünkü bazı liderlerin, YPG’ye NATO nezdinde meşruiyet açma niyetini, hatırlarsanız çoğumuz basından izlemiştik. O yüzden günün sonunda yeni bir karar çık/a/madığı gibi, 2017 yılında “YPG’yi, PKK’nın Suriye kolu” olarak kabul eden metinin korunmasını, Türkiye’nin yaptığı restin karşılık bulması açısından, tarihe not düşmek gerekiyor.