Dolar (USD)
32.37
Euro (EUR)
34.63
Gram Altın
2398.45
BIST 100
10208.65
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

22 Ağustos 2016

Düzenbaz düzenin kuklaları!

Düşmanlarının ortasına otağ kurmuş bir fatihimiz var. Bir taraftan dünyayı kumarhane gibi işleten finans oligarkları diğer taraftan Evanjelik, Kabalist, Tapınakçı yapıların projeleri, terör örgütleri ve içerideki ihanet! Evvel refik badel tarik(önce yoldaş sonra yol) diyerek işe koyulan lakin daha yola çıkmadan yoldaşları tarafından hançerlenen bir lideru2026 Akıllı tutum ve tavır geliştirmekten dili yanan Çinli şair Su Tung Po'nun ifadeleriyle söyleyecek olursak kalın kafalıların sürekli önünün açıldığı bir ortamda tek başına bırakılan bir lider. Bir avuç kaliteli yazarı saymazsak fare deliği önünde kediler gibi bekleşen fırıldak AKP'li yazarlarıyla, boyundan büyük işlere kalkışarak iktidar dizayn etmeye yeltenen çapsız yöneticileriyle ve algı operasyonlarıyla her geçen gün zayıflatılmaya çalışılan bir lider.

Diğer taraftan sırf Türkler bir daha ayağa kalkmasın diye işletilen batı sistemi karşısında İslam coğrafyasını uyandırmaya çalışan şerefli bir lider. 200 yıldır masum insanları katlederek elde ettikleri kömürü, petrolü ve gazı yakarak ayakta kalmaya çalışan düzenbaz bir düzenin karşısında dimdik durarak milletiyle istiklal mücadelesi veren bir lider. İşte biz bu lideri bulmadık, yetiştirdik. Nasıl ki FETÖ üst aklın bir projesi ise hiç kuşkunuz olmasın Tayyip Erdoğan da bu milletin, derin Anadolu'nun bir projesi idiu2026 Bir proje olarak FETÖ'yü bu denli abartanlar Tayyip Erdoğan'ı hafife almasın lütfen. Milletimiz Tayyip Erdoğan'ı tam da bugünler için yetiştirdi. Milletin sakınarak koynunda büyüttüğü bir liderden bahsediyoruz. Anlatalımu2026

I.ve II. Dünya savaşları birbirini tamamlayan savaşlardı. III. Dünya savasıyla da parçayı tamamlamak istiyorlar. İlk savaşta Osmanlı(Hilafet) başta olmak üzere imparatorlukların kellesi alındı. Abdülhamid'in indirilmesiyle de Türkiye önüne hedef koymaktan men edildi. Kısacası büyük devlet olma iddiası taşımayacağını beyan ederek küresel sisteme biat etti. II. Dünya Savaşı sonucunda İsrail kuruldu. Servetlerini büyük krizlerden ve büyük savaşlardan temin eden küresel sistem bu savaştan sonra finans ağını sistemleştirerek gücünü arttırdı. 1978 Washington mutabakatı ile birlikte "piyasalar ne kadar serbest olursa o kadar refah ve zenginlik" vaatleriyle/bahanesiyle işleyen çarka liberalizm takviyesi yapılarak finansal despotizmin temelleri atıldı.

Anlayacağınız liberalizm, küresel finans oligarkların gıcırdayan dişlilerine dökülen birkaç damla yağ idi! 1944'den günümüze karşılıksız basılan doların dünya hakimiyetinden söz ediyoruz. 2013 yılında Boston Consulting finans şirketinin yayınladığı rapora göre; 135 triyon doları bulan küresel servetin 52.7 trilyonu binde birin elinde. Küresel ekonominin %40'dan fazlası 43 bin şirketin kontrolünde ve bu şirketler de 147 bankacılık ve finans şirketinin tekelinde! Bugün para piyasalarında manipülasyon amaçlı dönen 830 trilyon dolarlık sanal para ile dünyayı kumarhaneye döndüren ve devletlerin bütçesini 3'e 5'e katlayan, finans operasyonlarıyla da devletleri kendine esir eden acımasız bir sistemden bahsediyoruz. İşte böyle bir düzenekte liberalizm devletlerle hesaplaşır. Para baronlarına söyleyecek lafı yoktur. İdeologları ise milli ve yerli politikalara burun kıvırarak devlet piyasaya müdahale etmesin, serbestlik vs gibi yutturmacalarla küresel finans baronlarının önünü açar.

Böyle bir dünyada artık milletlere yer yok, mevzubahis olan bireyin serbestliği! Artık sahnede ulusüstü şirketler, finans kuruluşları, siber askerler, istihbarat yapıları, FETÖ başta olmak üzere ülkelerde konuşlandırılan terör örgütleri başrol oynuyor. Bizler tam da böylesi bir zaman diliminde millet olarak tarih sahnesine çıkma şansını yeniden elde ettik. 200 yıldır korkulan ve olunmasına müsaade edilmeyen bir şeyi yani millet olmayı yeniden gündemimize aldık. Çünkü tüm plan bu milletin bir daha tarih sahnesine adım atmaması üzerine kuruluydu. Türkiye 1. Dünya Savaşı sonrası verdiği sözü 2007 yılına kadar tuttu. Bu itaat sözüydü. Erdoğan bu sözleşmeyi yırtıp attığı gün "sonun Saddam gibi olacak" tehditleriyle operasyon üstüne operasyon geçirdi. Türkiye sürekli yeni sözler verilmeye zorlandı. 2014-2015 yıllarında yeni bir sözleşme için farklı bir yol denediler ancak Erdoğan, kararlılığından zerre taviz vermedi. 15 Temmuz ise bu işi topyeku00fbn bitirme hamlesiydi.

15 Temmuz işgal girişimi milletimizin gösterdiği olağanüstü dirençle karşılaşınca başarısızlıkla sonuçlandı. Bu halk hareketi aynı zamanda 200 yıllık bir projenin hesaplarını altüst ederek 50 yıldır derin Anadolu'nun bir projesi olan Erdoğan'ı yeniden tarih sahnesine sürdü. Yazımın başında düşmanlarının ortasına otağ kuran bir lider demiştim. İşte tam da sıra bu düşmanları ifşa etmeye geldiği gün Doğu ve Güneydoğu'da PKK ve DAEŞ terör eylemleri ile medya manipülasyonları baş gösterdi. Ülkede bir iç savaş çıkartana kadar vazgeçmeyecekler. Lakin biz de vazgeçmeyeceğiz! Ve hiç şüpheniz olmasın üstesinden geleceğiz. Öyle gelişmeler olacak ki kurulan tüm tuzaklar, bağlantılar ne varsa gün yüzüne çıkacak.