Dolar (USD)
32.18
Euro (EUR)
35.00
Gram Altın
2499.16
BIST 100
10643.58
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 May 2024

​Ecir Demirkıran'ın bir tutan Umut'u

Üstad Cemil Meriç’in “Kimi başında taçla doğar, kimi elinde kılıçla... Ben kalemle doğmuşum. İnsanlar kıyıcıydılar, kitaplara kaçtım. Kelimelerle mûnisleştirmek istedim düşman bir dünyayı.” dediği gibi birbirini kırmayı meziyet sayan insanların çoğunlukta olduğu bir dünyada daha fazla kırılmamak, örselenmemek ve incinmemek adına biz de kitaplara sığındık. Gündemin kan ve ateş kokan vahşetini bir nebze unutmak ve unutturmak adına kitaplarla olan yolculuğumuz devam ediyor.

Kitaplardaki dünya ütopik de olsa bizi mutlu ediyor. Bir rüyadan başka bir şey olmayan ancak aynı zamanda bir imtihan alanı da olan bu dünya misafirhanesindeki süremiz bitip gerçek bir hayata uyandığımızda sanırım aklımızda yine okuduğumuz kitapların tadı ve lezzeti kalacaktır.

Bütün kitaplar tek bir kitabın daha iyi anlaşılması için okunur gavlimeşhurunda olduğu gibi aslında insan denilen kitabı okuyup anlamaya çalışırız. İnsandan aleme, alemden yaratıcıya ve onun gönderdiği ilahi kitap olan Kur’an’ı anlamaya doğru bir yolculuktur okumalarımız.

Bu yazımızda kadim dostumuz, kıymetli ağabeyimiz Batmanlı şair yazar Ecir Demirkıran’ın son eseri olan Bir Tutam Umut romanını tanıtmaya çalışacağız. Romanın mutfak aşamasında bulunmam hasebiyle yazılma serencamına şahit olduğum bu kitap, benim de basılmasını merakla beklediğim bir kitaptı. Kitap biraz gecikmeli olsa da 2023 yılında Serencam Yayınlarından çıktı.

Bir Tutam Umut, Ecir Demirkıran’ın şiir ve çocuk edebiyatı türleri dışında yazdığı ilk roman denemesi olma özelliğine de haiz. Bu yüzden Ecir Bey bu kitabına bayağı emek verdi. Hem kendini hem şehrini anlatması onun bu heyecanının haklı sebeplerindendir.

Romanın ilk nüshaları Nurten Bozkurt, Muhammed Zeki Mirzaoğlu, Müştehir Karakaya, İlyas Ekim ve Sabri Akbel gibi hem edebiyatı bilen hem de yöreyi gayet iyi tanıyan ustaların tavsiyelerinden ve onayından geçerek tekamüle erdi. Editör olarak bendeniz de elimden gelen katkıyı vermeye çalıştım.

Daha çok bir anı roman özelliği taşıyan bu kitap, Demirkıran’ın akıcı üslubu ve herkesin anlayabileceği sadelikteki dil ve anlatımıyla her yaşa hitap edecek bir konuma sahip.

Bir Tutam Umut, Güneydoğu’nun güzelliklerini, saklı gereğini, sıcak insanını adeta canlı bir resim tablosu gibi bizlere sunmakta. Kitabı okuyanlar daha önce hiç gidip görmeseler de okudukça aşina olacakları bir coğrafya ve arkadaşlık, dostluk hatta akrabalık tesis edecekleri insanlarla tanış oluverirler.

Nurten Bozkurt’un da belirttiği gibi Ecir Demirkıran bu eserinde; bir devrin sosyal, kültürel, siyasal ve ekonomik arka planını bir kahramanın yaşam serüveninden yola çıkarak başarılı bir şekilde ve akıcı bir üslupla aktarmıştır. Bu eser vasıtasıyla belki de birçok insan bir dönemin yarattığı insanı seyredecek ve bu insanın yaşantılarıyla empati kurmayı öğrenecektir.

Güneydoğu’da doğup büyüyenler ise bu kitabın satırları arasında bir zaman yolculuğuna çıkarlar. Batman’dan, Siirt’e, Siirt’ten Gevaş’a, Gevaş’tan Van’a, Van’dan Çukurca’ya, Çukurca’dan İran’a, İran’dan İstanbul’a, İstanbul’dan Ankara’ya, Ankara’dan Turhal’a, Turhal’dan Aksaray’a bir yolculuktur bu…

Bu yolculukta kimi zaman tozlu yollardan Van’ın İskele Caddesine düşer yolunuz. Devasa ağaçların arasında yürürsünüz. Sonra bir de bakarsınız ki artık bu ağaçlar, bahçeli evler yoktur artık. Yüreğiniz burkulur. Hey gidi günler dersiniz.

Bir eve misafir olursunuz ve misafirperverliği, güveni, insan sevgisini iliklerinize kadar yaşarsınız. Sonra bu günlere bakıp o sevgiyi, o güveni özlersiniz.

Sayfalar ilerledikçe ilk aşklarınız gelir aklınıza, saf ve temiz… Yüreğiniz cız eder. Bir eski şarkıda hayale dalar hüzünlenirsiniz. Sevdiğinizle İran’a kaçarsınız hem de tam 17 defa… Bu aşka, bu azme ve sadakate şaşırırsınız.

Okul günleriniz, gurbete ilk çıkışınız, ananız, babanız bir bir canlanır karşınızda… Hayatın acımasızlığı, kavgaları, mücadelesi bir kez daha sarsar sizi derinden.

Sonra geçmişle bugün arasında bir mukayese yaparsınız. Dünün tozlu, çamurlu yollarında insanlığın tüm hasletlerini gururla sırtında taşıyan yoksul ama mutlu insanları ile bugün her istediğine ulaşan, teknolojinin her imkânını sonuna kadar kullandığı halde mutsuz olan, doyumsuz insanlarını mukayese edersiniz. Bazen keşke o günlerde kalsaydık dersiniz. Fakat hayat her yönüyle yaşanacaktır. Acı da olsa, tatlı da olsa.

Bu yüzden roman adeta bir hatıra defteri, bir fotoğraf albümü gibidir. Unuttuğunuz hatıralarla karşılaşmak, unutmak istediklerinizle yeniden yüzleşmek adına bir fırsattır aynı zamanda… Romanı okuyanlar hele de yöreyi tanıyorlarsa Ecir Demirkıran’ın bu romanıyla geçmişe yaptıkları bu yolculuktan gayet memnun olacaklardır. Hele belirli bir yaşın üzerindekiler bu kitabı okuduklarında çocuklarına o günleri anlatırken hem eski günleri yaşayacaklar hem de çocuklarına, torunlarına o günleri daha canlı bir şekilde anlatacaklar ve onların da geçmiş ile bugün arasında bir mukayese yapmalarına vesile olarak onların bu günleri daha iyi anlamalarına yardımcı olacakları kanaatindeyim.

Bu güzel roman için Ecir Demirkıran’ı tebrik ederken ondan daha nice eserler beklediğimizi de belirtmek isterim.