Dolar (USD)
32.35
Euro (EUR)
34.71
Gram Altın
2394.74
BIST 100
10152.4
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

30 Nisan 2015

Efruz Bey'in kemikleri sızlıyor

Seçimlerin en sevdiğim yönlerinden birisi, vaatler bölümüdür. Özellikle muhalefet partilerinin vaatleri anlık mutluluklar bahşetse de kulağa hoş geliyor. Çünkü onlarda sınır yok. Onlar her şeyi bol keseden dağıtmak zorundalar. Kazanacağını düşünmek için yapılacak en güzel yollardan biridir bu.

Vaat etmek, her alanda söz sahibi olarak görünmek, herkesi istemeye istemeye olsa da kucaklamaya çalışmak, meydanların sihirli sözleri olan "eşitlik, adalet, hürriyet" gibi kavramları bol bol tüketmek meydanlara çıkanların ellerindeki en önemli kaynaklardandır.

Bütün bunları duyunca Ömer Seyfettin'in mükemmel eseri olan Efruz Bey'i hatırlamadan edemedim. Haberleri biraz seyretmek bile her tarafımızın Efruz Bey gibi liderlerle ve adaylarla çevrelendiğini anlamamıza yetiyor.

Ahmet Bey, sıradan bir memurken hürriyet ilan edilince bir anda çevresindeki bilgisiz insanlar tarafından kahraman ilan edilir. Halkın teveccühüne inanarak o da kendini kahraman sanır ve adını Efruz Bey olarak değiştirerek meydanlara iner. Hiçbir şeyden anlamadığı halde her şeyden anlıyormuş gibi yaparak kahramanlık masalına kendini kaptırır.

Şimdi meydanlarda Efruz Beyleri görmek mümkün. Aslında ayakları yere sağlam basarak bir şeyler söylemek daha muteber olmalı. Önce insanın kendi inanmalı söylediklerine.

Kabul etmek, takdir etmek kişinin kendi şanındandır. Doğruya doğru demek erdemdir. Ne yazık ki ben bu yaşıma geldim bir kez bile yapılan bir çalışmayı görüp de "Ben sizin gibi düşünmüyorum ama bu çalışmanız çok başarılı." diyen bir siyasetçiye rastlamadım.

Tayyip Erdoğan'ın "One Minute" çıkışından sonra birkaç muhalefet lideri çıkıp; "İyi bir tavırdı ama bunu sakın meydanlarda kullanma." demişti. "Ama" bağlacını cümleye yerleştirmeden edememişti bazıları yine.

Bu sadece meydanlar için geçerli değil. Televizyonlardaki tartışma programlarında hiç rastladınız mı programın bir yerinde "Ben bun konuda yanlış düşünüyormuşum, sayenizde daha net düşünmeye başladım." türünden cümleler kuran birine. Ben hiç görmedim. Beş saatlik bir programın başında ne diyorlarsa sonunda da aynı şeyi söylüyorlar, hatta söylemeyi bırakıp haykırıyorlar.

Bir vaatte bulanacağım diye olan biteni görmezden gelmek günümüzde çok da kabul görmüyor. Bunun siyasetle, taraf tutmayla ilgisi yok. Yaşadıklarımız var. Geçmişimiz daha çok net. Uzun zaman geçmedi aradan. Çok eski zamanlara gitmeye gerek yok. Türkiye'deki değişimi hep birlikte yaşıyoruz.

Bir muhalefet lideri diyor ki; "Biz gelince hastanelerde kuyruklar olmayacak." Şimdi düşünüyor insan; hangi hastane, hangi kuyruk. Benim yaşı altmışı geçmiş anam da babam da artık randevu alıp hastaneye gidiyor. İşlerini saatinde halledip eve dönüyor. Çocukken çok iyi hatırlıyorum, babam sabah namazını kılar, alacakaranlıkta hastaneden sıra almaya giderdi. Benim hatırladığımı bu vaatçiler unuttu mu şimdi?

Efruz Bey'e dönelim. Kendini meydanların rüzgarına öyle bir kaptırmıştı ki Efruz Bey, kendini bir anda halk kahramanı sanmaya başlamıştı. Hatta onun bu önlenemez yükselişine kapılan İttihat ve Terakkiciler onu hemen himayelerine almışlardı. Ta ki Efruz Bey'in şişirme bir balon olduğu anlaşılana kadar.

Hafızaları iyice yoklayıp, geçmişle günümüzü sadece birkaç alanda bile kıyaslamak aklı selim düşünceyi hayata geçirmek için yeterli olacaktır. İçten ve dıştan büyük bir taarruza maruz kalan memleketimizin daha yapacak çok işi var. Efruz Bey'in kemiklerini sızlatacak komik vaatlerle kaybedecek zamanı yok ülkemizin. Ayağımızın takılmasını, geriye düşmemizi bekleyen içte ve dışta o kadar gizli-açık hesap yapan var kiu2026

Şüphesiz, biliyoruz ki hesapların en güzelini yapan Allah'tır.