Dolar (USD)
32.47
Euro (EUR)
34.73
Gram Altın
2440.77
BIST 100
9915.62
02:17 İMSAK'A
KALAN SÜRE

08 Ocak 2024

​Eğitim nereye toplum oraya

Eğitimi nasıl kurgularsanız size hedeflediğiniz kitleyi elinize verir. Bu önemli araç 19. yüzyılda faşizm rüzgârlarının estiği bir dönemde çok etkili bir silah olarak kullanıldı.

Hamdullah Suphi Tanrıöver’in, “Mussolini’yi, doğru yolu gösteren büyük bir vatanperver olarak gördüğü yıllardan bahsediyorum.

Diğer bir CHP Vekili, Feridun Fikri Düşünsel ise; Bütün Avrupa, faşizmin cihana getirdiği emniyet ve neşe ile ona doğru atılırken faşizmin bu suretle sanki pek tehlikeli bir şeymiş gibi görülmesi beni derin düşüncelere sevketti” diyerek İtalyan faşizmini, İstiklal Harbi’ni kazanmış bir ülkeye örnek model olarak tavsiye ediyordu.

Kafa böyle olunca eğitim de bu anlayış üzerine bina edildi. Yani faşizmin etkin olduğu böyle bir zaman diliminde tek bir renkten, inançtan, dilden ve ırktan müteşekkil yeni bir ulus yaratılmaya çalışıldı.

Rahmetli Nurettin Topçu’yu hatırlayalım, o da ;"maarif hangi yöne yürürse millet ruhu da onun arkasından gider" diyordu.

Haklıydı rahmetli haklı olmasına ancak bir ilerleme dini ihdas edilince bu dinin de militan yuvaları kuruldu ve toplumun yönü, yörüngesi şaştı, şaşırdı.

Şaşıran insan yolunu kaybeder, kendini kaybeder, benliğini ve şuurunu yitirir.

O günden beri sanat, edebiyat, felsefe ve düşünce üretemiyoruz. Her an göçecekmişiz gibi şekilsiz, zevksiz, derinliksiz, alelacele binalar dikmemizin bir nedeni de budur.

Uzun zamandır ne şair, ne düşünce adamı ne sanatçı ne ressam ne de senarist yetişiyor.

Bin yıllık sanat, felsefe, düşünce birikimine ve tarih şuuruna sahip olan bu milletin derinliği elinden alındı.

Asıl sormamız gereken soru şudur; bu milletin fertlerini büyük düşünmekten alıkoyan nedir?

Şöyle de düşünebiliriz; elli yıldır, aynı toprağın, aynı iklimin, aynı kültürün çocuklarının, ölüm bayraklarıyla donatılan devrimci ideolojilerin, üniforma manyağı kafası kırık meczup ideologların tuzağına düşürülmesinin nedeni ne olabilir?

Tamam, Amerika’nın ve İngiltere’nin tuzakları diyebilirsiniz, hakkınız var. İçimize yerleştirdikleri ajanların, vatansızların marifetiyle gerçekleştirildiğini de ifade edebilirsiniz. Tamamıyla katılıyorum.

Ne var ki ultra ırkçı, gevşek, insanı ve değerlerini öncelemeyen, düşünce melekelerini dumura uğratan eğitim sistemini de hafife almayınız derim.

FETÖ gibi proje bir terör örgütüne kaptırdığımız çocuklarımızın sonrasında vatan düşmanı azılı birer militana dönüştürülmesini nasıl izah edebilirsiniz?

FETÖ’nün bundan elli yıl kadar evvel bu ülkenin okullarını karargâh gibi kullanarak buradan üzerimize bomba yağdıracak, tank sürecek ve kurşun sıkacak kadar gözü kara militanlar yetiştirmesini tahlil edebildik mi?

Bugün “Batı” pazarında maaş kollayan, marka esiri, şöhret tutkunu, şuursuz bir kitlenin varlığını neye borçluyuz dersiniz?

Ülkemizde marjinal bir kitle olarak karşımıza çıksalar da Nazi benzeri bir partinin sırf Kürt, Alevi, Arap diye insanları soykırımla tehdit etmesi nasıl bir akıl tutulmasıdır?

Asgari ücretin belirlenmesinden hemen sonra fiyatları ikiye katlayan bir ahlaksızlığı nereden edindik?

Neden bu ülkenin insanı küresel elitlerin kirli tezgâhların farkına varamıyor? Aralıksız yirmi yıldır bu soruları soruyorum dostlar…

Açıkçası cevaplarını bildiğim sorular bunlar. Yüz yıl önce temeli atılmış ideolojik, militarist, tek düşünce egemenliğine sahip, derinliği olmayan bir eğitim sistemin varlığını, o dehşet verici öğütücü, aynılaştırıcı yönünü dikkat çekiyorum.

Maalesef bu korkunç yıkım kimsenin umurunda değil. Her gelen bakanın, bir diğerinin programını değiştirmesi, büyük reform olarak takdim ediliyor. Yirmi yıldır bu yanıltıcı illüzyondan kurtulamıyoruz.

Kısacası eğitim konusunda hala kafamız karışık ve ne yapmak istediğimiz konusunda net değiliz. Bir yolumuz yok ve yolda kaybolduk…